Uğultu

4 0 0
                                    

Andrew, Eiri ye sımsıkı sarılmış, Eiri de ona sarılırken ağlamaya başlamıştı.

Méra ve Xavier de yanlarına gelerek, ikiliyi göz yaşları içinde izliyorlardı.

Andrew kafasını onlara çevirince, Méra:

" Gözlerin alışmış ışığa, kalbin hazır mıdır: yeniden karanlığa?" dedi.

Tuhaftı, Méra'nın konuşma tarzı değişmiş, Andrew'in çok ama çok iyi tanıdığı biri gibi konuşmaya başlamıştı.

İşkillendi, içine bir kurt düşmüştü.

Eiri'ye bakarak:

" Neler oluyor?" dedi.

Eiri, Andrew'i ittirerek biraz geri çekildi.

Andrew hiç bir şey anlamıyordu, Eiri:

" Bana gel, yavaşça bana gel Andrew, seni özledim, sinirini özledim." dedi.

Andrew daha ağazını açamadan, Xavier kahkaha atmaya başlamıştı.

Bu çılgın kahkaha aynı onun ki gibiydi, itici ve korkunç.

Halen anlam vermeyen Andrew, bunun bi tür şaka olduğunu düşünse de, başı dönmeye başlamıştı.

Etraf bir anda sanki üzerine çıkıyormuş gibi gelmişti, ağaçlar kendisine doğru eğilmiş, yerle gök yer değiştirmişti.

Herkes Andrew'in üzerine yavaşça yürüyerek, aynı anda:

" Benden, kendinden, senden, bizden kaçabildin mi?

Beni kapalı kutuya koyarak, orda kalmamı mı ümit ettin Andrew?

İnsan hiç kendinden korkarmı?" dediler.

Andrew'in beyni allak bullak olmuş, ayakları bedenini taşıyamaz hale gelmiş, kalbi motor gibi küt küt atıyordu.

Yere, kıçının üstüne düştü. Eiri cebinden koca bir bıçak çıkartarak, Andrew'in kalbine sapladı.

Méra da elindeki bıçağı Andrew'in sağ gözüne sokmuştu.

Xavier ise son olarak, bıçağını onun kafasına saplayarak gözden kayboldu.

Andrew için etraf birden kararmıştı, bunun bir ilizyon olduğunu düşünüyordu.

Göz kırpması ile birlikte etraf bir anda değişmişti.

Kan gölüne dönmüş, yıkılmış binaların molozları ile dolu, ucu bucağı olmayan bir sokak.

Andrew'in bedeni korkudan titremeye başlamıştı, bilmediği bir şey onun kemiklerine kadar işlemiş, tir tir titretiyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Andrew'in bedeni korkudan titremeye başlamıştı, bilmediği bir şey onun kemiklerine kadar işlemiş, tir tir titretiyordu.

Sesizce molozların üstünden atlayarak ilerlemeye çalışırken, ayağının altındaki taş batarak, Andrew'i kanların içine düşürmüştü.

AVCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin