"Nedir bir insan?"

5 1 0
                                    

Xavier,  işkence ederken sahnedeki;

Prensi oynayan kişinin kolunu arkasında ters biçimde tutup onun canını inanılmaz yakıyordu.

Kahkaha atarak gülen Xavier,  diğer seyircilerin gülmediğini görünce onlara;

" Gülün evlatlarım! Gülün! Tanrınız için gülün! Benim için gülün!" diyerek herkesi zorla kahkaha attırmaya başlamıştı.

Prens rolündeki adam canının acımasıma dayanamayarak Xavier'i ittirerek kendini onun elinden kurtardı.

Herkes bir anda susmuştu, Xavier şaşkın gözlerle adama bakıyordu. Seyirciler kendi aralarında fısıldayarak;

" işimiz bitti" diye konuşmaya başladılar.

Xavier parmaklarını şıklatarak herkesin susmasını sağladı. Ortalıkta tam bir ölüm sesizliği mevcuttu.

Prens rolünü oynayan adam ağlamaya başlamıştı, diz çöktü ve Xavier e tapınarak;

"Lütfen yüce efendimiz! Yalvarırım beni affedin!" dedi.

Xavier halen şaşkın gözlerle onu izliyordu,  bir adım öne atarak adama tekme attı.

Adam yerde biraz yuvarlandı, kimse korkudan sesini çıkartamıyordu, Xavier senfoni ekibine dönerek;

" En sevdiğim şarkıyı çal" dedi.

Senfoni ekibi derhal Xavier'in en sevdiği şarkı olan " Parlak ay" şarkısının sadece melodili halini çalmaya başladı.

Xavier bir anda iki sandalye yaratak kendisi birine oturdu, yerde ağlayan prens'i oynayan adama da naif bir sesle;

" Kal ayağa evladım,  otur karşıma." dedi.

Adam çok şaşkındı, Xavier in lafını ikiletmenek için ayağa çabucak kalkarak sandalyeye oturdu.

Xavier derin bir nefes aldı ve ;

"  Nedir bir insan?
Nedir bir canlı?
Nedir bir tanrı?
Nedir bir varlık?

İstemez mi istediği gibi olsun her şey?
İstemez mi mutlu olmak?
Yaşamaz mı insan hayatı doya doya?
Gelmez mi ölüm en mutlu olduğun anda?

Sana verilen rol neyse oynamaz mısın onu?
Neden red edersin ki sana biçilen rolü?
Neden dinlemezsin ki beni?
Neden çıkarsın ki bana karşı?

Şimdi son sözlerin nelerdir evladım?
Merhamet?
Yalvarış?
İstek?

Değer misin sence bunlara?"

Prensi oynayan adam ve salondaki herkes Xavier'e adeta mal gibi bakıyordu.

Sözleri hem anlamlı hemde anlamsızdı, beceriksiz bir şairin yazdığı gibi sözlerdi mısraları.

Xavier ayağa kalktı ve adamın arkasına geçerek elleri ile adamın bedenini sarmaladı.

Hiç ses çıkartmadan adamın tüm bedenini boydan boya ellemeye başlamıştı.

Xavier hariç salondaki kimse kafasını bir santim bile oynatamıyordu, herkes o ikisini izlemek zorunda kalmış gibiydi, lakin bunun nedeni de Xavier in onları kontrol edebilmesiydi.

Andrew de tam bu sırada Bella ile iblis kadının cesetinin başında konuşuyorlardı.

Bella sinirle;

" Ufacık çocuğu nasıl olurda böyle vahşice öldürürsün birde gelip Xavier'in en güçlü adamlarından birini öldürebildin?!" dedi.

Andrew, Bella ya döndü ve elini omuzuna koyarak;

" sen bir geri zekalısın,  üzülme bunu değiştiremezsin,  ama ben bir şey yapıyorsam bunun bir nedeni illaki oluyor." dedi.

Bella biraz utandı, birazda sinirlendi. Andrew etrafını kontrol ederek tekrardan Bellaya;

" Xavier'in tek kalesi olmadığını biliyorum, o manyak tek kale ile yetinmez. Şimdi söyle;

Eiri yi nereye götürmüş olmalı?"

Bella sinirlendi, Andrew'i kendinden iterek uzaklaştırdı ve ;

" Sürekli Eiri, Eiri , Eiri! Of be yeter! Ne onu bu kadar özel kılan be?!" dedi.

Andrew, Bella ya bir tokat atarak;

" Bak geri zekalı, Eirinin içindeki Xan enerjisi bizimkiler gibi sınırlı değil.

Xavier onu boşuna yanına almadı, fark ettiki onu yenebilecek güçteyim, oda Eiri yi alarak onun aklına girip tüm gücünü ondan sömürecek, aynı size yaptığı gibi." dedi.

Bella halen biraz sinirli olsa da Andrew'in dedikleri mantıklı geliyordu, yere oturarak düşünmeye başladı.

Xavier de o sırada prens rolündeki adamı sandalyeye bağlamıştı,  elini adamın tüm bedeninde dolaştırdıktan sonra, elini adamın pantolunun içine sokarak onu tahrik etmeye başladı.

Adam korkudan tir tir titriyor, herkes bunu zorla izliyor, Xavier ise ne yaptığını bilmeden tüm sadistliğini gösteriyordu.

Xavier adamın penisini tutarak sıkıp patlatmıştı, adam inanılmaz bir acı ile bağırarak sandalyeden düştü.

Xavier kahkaha atmaya başladı, adam yerde acı içinde kıvranıyordu, onları da zorunlu izleyen seyirciler istemsizce ağlamaya başlamıştı.

Xavier telekinezi gücünü kullanarak adamı havaya kaldırdı ve kendine çekti.

Eli ile adamın yakasından tutup onun suratını kendininkine yaklaştırarak;

"Ah bu zevk,  ne kadar güzel değilmi?" dedi.

Adam acıdan başka bir şeyi düşünemediğinden ne yapacağını bilmiyordu.

Xavier bir anda adamın penisini tekrardan yaratak acısına son verdi, ama bu iş burda bitmemişti.

Xavier bir çeşit makina yaratarak adamı bu makinaya bağladı, adam sırt üstü yatıyor ve ellerinden bağlıydı.

Makinanın üstündeki bir yumruk büyüklüğünde olan metal top da tam penisin olduğu yerde duruyordu.

Xavier makinayı çalıştırdı, yukarda duran top sürekli adamın penisini eziyor, Xavier de sürekli adamın penisini tekrar ve tekrar yaratarak onun acısını sürekli taze tutuyordu.

Xavier biraz kahkaha attıktan sonra;

" Hahaha! Size iyi geceler güzel kullarım,  sonsuza kadar bu adamın minik çükünün ezilişini izliyeceksiniz. Görüşmemek üzeree!" dedi ve ortadan kayboldu.

AVCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin