Yabancı

24 4 1
                                    

Andrew sonunda bir ev'e kavuşmuştu, içeriye girdiğinde etrafına şöyle bir bakındı.

Duvarlar siyaha boyanmış, içerisi güzel dizayn edilmiş bir evdi.

Evin kokusu farklı idi, sanki hep buradaymış da, sonradan tekrar gelmiş gibi hissetirmişti.

Üstündekileri oturma odasında ki koltuğun üzerine çıkartıp bırakmıştı.

Lavaboya girerek aynanın karşısında sessizce kendine bakınıyordu.

İyice izledi, dokuz yıl uykuda kalmak, saçlarının beyazlaması, zamanın ne kadar acımasız olduğunu ona gösteriyordu.

Ellerini lavaboya koyarak aynaya iyice yaklaştı, sağ gözü halen pek göremiyordu .

Sağ gözünün üstünden inen bıçak izi halen gözünde idi, aklına sürekli o izi aldığı gün geliyordu.

Ufacık bedenin kendinden geçmesini, o çocukları bir bir katletmesini aklından asla atamıyordu.

Kendine uzun uzun bakarken içeriden          ' Bip!" sesi gelmişti, lavaboya girmeden önce koyduğu kahve hazırdı.

Mutfağa giderek kahve robotundan kahvesini alarak yarı çıplak şekilde lrdan ayrıldı.

Oturma odasında ufak bir kitaplık vardı, oradan da bir kitap alarak balkona çıktı.

Saphire Green'in yazdığı " Gök Yüzü" adlı kitabı almış, şöyle bir manzaraya baktıktan sonra açarak okumaya başlamıştı

" Şiirler şiiri" olarak anılan bu bu kitap, ilk sayfasından Andrew'i etkilemişti.

İlk sayfada yazan ufak bir alıntı:

" ... Göremedim gözlerini gök yüzünde.
Bulamadım kendimi senin ellerinde.
Işık olmadan neye yarar bir tanem
Senin gözlerinde, şefkatin de.

İçimde kırıldı ufacık kalbim.
Uzandım gök yüzüne, neredesin?
Çöktüm kendime yandı şu yüreğim.
Sensizliğin anlamı yok canım sevgilim..."

Andrew okumaya devam etti:

" ... Ah şu gökler ne karanlık.
Gözlerim arar oldu yıldızları.
Hırsızı mı var, söndüreni mi?
Seveni mi yok, özleyeni mi?"

Derin bir nefes aldı, kafasını kaldırarak göklere baktı, sessiz ve soğuktu.

Akoe ona seslenerek:

" İyi misin ? Duyguların birbirine girmiş durumda Andrew."

Andrew de:

" Kimsenin ulaşamadığı yerlere, kimsenin göremediği o güzelliğe bakıyorum.

Belki bunu hak etmiyorum dur, belki tek halkım zavallıca ölmek.

En azından bunu görmek bana güzel geliyor."

Ayağa kalkarak içeriye girdi, yatak odasına gelerek büyük olan aynada kendine bakındı.

" Kimsin sen?" Dedi kendine.

Ufak bedeni koca adam olmuştu haliyle.

" Sen ben misin? Yoksa ben mi senim? Sen misin benden olan, ben miyim senden geriye kalan?"

Aynaya yumruk atarak onu parçaladı:

" Kaç kişiyiz? Kaç yansımamız var, bizden kaç tane var."

Andrew bunları düşünürken içeride ki telefon çalmıştı.

Telefonu açtığında, onu arayan kişi Cade idi.

Cade ona ilk hedefini ortadan kaldırması için adres yollayacağını, yarın gece de bunu halletmesini istediğini söylemişti.

Andrew kabul ederek telefonu kapatmıştı.

Üstüne bir şeyler giydikten sonra evden çıkarak tekrardan Glowtech'in yolunu tutmuştu.

İçeriye girince de güzel karşılanmıştı, çalışanlara Ashley'in yerini sorarak onun yanına gitti.

Ashley'e:

" Selam, gözüm için bir şeyler yapabileceini düşünüyorum. Yardım eder misin?" dedi.

Ashley pek istemese de koltuğu işarater ederek uzanmasını istedi.

Andrew'in yaralı gözüne iyice bakarak gerekli olan şeylerin listesini bilgisayarından hazırlamaya başladı.

Bir kaç saat içinde  S.U.Y( Suni Uzuv Yaratıcısı) aracından Nanobot'lar üreterek her şeyi  hazırlamıştı.

R.C.S( Robotik cerrahi sistemler) aracını da kullanarak bu nanaobot'ları Andrew'in gözüne entegre etmeyi başarmıştı.

Bir kaç testin ardından Andrew eskili gibi görebilmeye başlamıştı.

Hemen savaş idmanı yaparak gözünün işlevini test etmiş, şaşırtıcı şekilde çok iyi sonuçlar almıştı.

Eskisine nazaran tepkileri daha da hızlanmış ve keskinleşmişti, bir mermiden hiç zorlanmadan kaçınabilir hale gelmişti.

Görüş açısı genişlemiş ve netletmişti.

Testlerin ardından Ashley'in yanına gelerek, ufak bir çocuk gibi ona sıkı dıkı sarılmıştı.

Ashley şaşkındı, böyle bir geri dönüş beklemiyordu.

Rahatız olmuş gibiyidi, Andrew'i yavaşça iterek kendinden uzaklaştırdı:

" Ben görevimi yaptım, sıra sende Andrew."

Andrew şaşırsa da pek bişr söylemeden sadece teşekkür etti.

Eve geri dönerek yine kendisine kahve koymuştu.

O sırada da yine Cade aramıştı.

AVCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin