Kıskançlık

8 2 0
                                    

Bella gözlerini acı ve yorgunlukla açtığında, karşısında Andrew bir sandalyede oturmuş bekliyordu.

Bella gözlerini acı ve yorgunlukla açtığında, karşısında Andrew bir sandalyede oturmuş bekliyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bella biraz sersem şekilde etrafına bakındı, etraf yıkılmış bir oyuncakçı gibi duruyordu.

Hareket etmeye çabaladı ancak Bella,  sandalyeye sıkı sıkı bağlanmış ve üstündeki zırhta çıkartılmıştı.

Andrew'in orda olduğunu tekrar fark edince büyük bir sinirle bağırarak;

" SEN!! NEDEN HALA ÖLDÜRMEDİN BENİ!?" dedi.

Andrew sesizliğini bozarak ;

" Sizi bana kim düşman etti?" dedi.

Bella alaycı ve sinirli hali ile ;

" SANA ZATEN DÜŞMANDIM BEN, BENİ SEÇMEDİĞİN GÜN SANA DÜŞMAN OLDUM!" dedi.

Andrew derin bir nefes alarak

" Beelxar seni nereye götürdü. " dedi. Bella sesini çıkartmadı, Andrew biraz öne eğilerek ;

" Bella, ben sana ne yaptım, tek nedeni Eiriyi yanıma almak mı cidden? Düzgünce açıkla şunu,  Beelxar seni nereye götürdü. " dedi.

Bella " Canın cehenneme derdim de sen oraya bile layık değilsin, siktir git." dedi.

Andrew ayağa kalktı ve Bellanın yanına gelerek eğildi, ona ;

" Karşıma çıkacak cesaretin varsa buyur çık, çıktığında bu sefer seni en çok nasıl acı çekeceksen o şekilde bırakacağım. " dedi ve Bellanın yanından uzaklaşarak odadan çıktı.

Bella içinden ağlasa da dışından halen sinirli ve öfkeliydi.

**temsili resim**

Andrew oradan çıkıp öteki bir odaya girdi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Andrew oradan çıkıp öteki bir odaya girdi. İçeride Edward'da aynı şekilde bir sandalyede oturuyordu.

Andrew kendine bir sandalye çekti ve Edward ın tam karşısına oturdu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Andrew kendine bir sandalye çekti ve Edward ın tam karşısına oturdu. Edward'a ;

" Neden Zarek oldun?" dedi Andrew. Edward kafasını kaldırdı ve

" Senin amına koyabilmek için." dedi.

Andrew

" Bir zamanlar kardeşimdin, seni ve Amber'ı kaybettiğimi sandığımda ne kadar çok ağladım haberin var mı." dedi.

Edward hiddetli bir şekilde ;

" Onun adını ağzına almayı hak etmiyorsun!! Bana da kardeşim demeyi kes piç kurusu!! Seninle yaşadığım günlere lanet olsun!!" dedi.

Andrew şaşırmıştı, Edward sonunda eskiden beraber olduklarını kabul etmişti, bu da hafızasının silinmediği anlamına geliyordu.

Andrew " Peki benden neden nefret ediyorsun?" dedi.

Edward hiddetli ve içerlenmiş şekilde ;

" Sen! Usta Yu'nun gözdesi, Amberın yanından hiç ayrılmayan piç kurusu. Sen benim hayatımı mahvettin!! Seni bin parçaya bölsem de yetmez." dedi.

Andrew de " Peki anlat, seni bana ne düşman etti." dedi.

Edward aynı tavrı ile

" Sen! Sen geldiğin gün ne Amber ile bir konuşmam kaldı ne de kimsenin sevdiği biri oldum.

Sen o kadar güçlü ve yetenekliydin ki herkes sana hayrandı ama sen bunu görmeyip bilge gibi takılıyordun.

Sana ne kadar 'iyisin' dediklerinde gülüyordun, gülüşün halen midemi bulandırıyor.

Senin var olduğunu bilmek beni deli ediyor, kendimden geçiyorum. Kibirden o kadar uzak bir gülüşün vardı ki kendimi tutamıyordum.

Amberın sana hançer hediye etmesi, o yaşta tüm teklikleri ezberlemiş olman, sırf Amberın hatrına sana dokuz yıl bakmış olmam midemi bulandırıyor.

Bizden geriye sadece senin kalman da ayrı can sıkıcı, pislik bok herif seni. Ama o ışığın indiği zaman aydınlandım.

Gözlerimi açtığımda karşımda ulu Xavier duruyordu. Kudreti ve gücü o kadar fazlaydı ki hiç tereddüt etmeden önünde boyun eğdim.

Bana, senin ile savaşacak gücü vereceğini ve karşılığında hiç bir şey istemediğini söyledi, kabul ettim.

Karşına çıktığım her bir vakit kendini daha da çok aşabilmen beni deli ediyor. Xavier yanıma Bella yı da vererek seni öldürmemi emretti.

AMA SEN; O SİKİK AKLININ BOZUK OLMASINA RAĞMEN HALEN BU KADAR NASIL GÜÇLÜSÜN AMINA KOYAYIM?!

Senden hala o kadar çok tiksiniyorum ki..."

Dedi Edward.

Andrew,  Edward'ın her kelimesini dikkatle dinledi ve " Xavier ha, peki neden benim peşimdeymiş söyledi mi?"
dedi.

Edward gülerek " hahaha! Nereden bileyim be?" dedi.

Andrew düşünmeye başladı, biraz sonra

" Sen Xavier in yanına gittiysen Amber da hala hayatta olmalı, bir tür gezegenler arası yolculuk yapmış olmalısınız." dedi.

Edward kaşlarını çatarak büyük bir sinirle

" AMBERIN ADINI AĞAZNA ALMA ORUSPU EVLADI!!" dedi.

Andrew ayağa kalktı ve Edwardın gözlerinin içine bakarak ;

" Xavier nasıl biriydi, nasıl görünüyordu?" dedi.

Edward yine gülerek " bunu bilsem bile sana söylemezdim." dedi

Andrew sıkılmışcasına nefes vererek;

" Amberın hiç görmediğin yerlerini biliyorum, uykumdan uyandığımda senden önce onunla oldum, seni asla sevmedi ve Xavier in yanına geçtiğini görse yüzüne bile bakmayacağından eminin." dedi ve odadan çıktı.

Edward sinirden kaynıyor, Andrew'in arkasından küfürler ederek bağırıyordu.

Andrew kapattığı kapıya yaslanarak derin bir nefes aldı ve içinden;

" Sakin kal, gerçek soğuk benim,  Sakin kal." Dedi.

Eiri, Andrew'in yanına gelerek;

" Cidden onu kızdırmak için Amber ile ilişki yaşamış gibi yalan mı söyledin?" dedi.

Andrew canı sıkkın şekilde;

" Yalanın içinde yaşayanlarla, yalnızca yalan aracılığı ile konuşabilirsin, gerçeklere kalpleri kapalı, gözleri kördür." dedi.

AVCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin