Kara Melek

5 1 0
                                    

Andrew ve Eiri arkalarını dönmüş giderken, Xavier de "Arafın Kara Zincirleri" ne bağlanmış ve oradaki sonsuz eziyet dolu hayatına başlamıştı.

Andrew bunun farkındaydı,  Xavier için nedense gram üzülmüyordu.

Eiri ise Andrew'in yaptığı planın işe yaradığına halen inanamıyordu. Andrew;

Zarek ve Bella'yı yakaladıkları gün Eiri ile birlikte plan yapmışlardı.

Andrew kendini Zarek'e yenildi gibi gösterip Xavier'in yanına gidecekler ve orada Xavier'in işini bitirecekdi.

Plan işe yaramazsa diye Andrew,  Eiri ye;

" Eğer başaramazsam büyük ihtimal seni alıp gidecektir. O zamanda sana aşık gibi tavırlar sergilerse sende ayak uydur, ben gelirken işaret veririm.

O bana saldırdığında sende ona eşlik et. Kızıl alev ile seni başka bir yere ışınlayıp ölmüş gibi göstericem..." demişti ve planları buydu.

İşe de yaramıştı, Xavier'in sadist kişiliği,  her ne kadar beş güneş sisteminin hakimi de olsa ona pek bir avantaj sağlamıyordu.

Andrew de bunu kullanarak Xavier'i alt etmişti.

Andrew yürürken Akoe'ye seslenerek;

" Bu gezegenden nasıl gideceğiz? " dedi.

Akoe de karşılık olarak;

" Burada bildiğim bir silah ustası var, sana sağlam bir zırh ve kılıç yapabilir." dedi.

Andrew kafası ile onaylayarak salladı , biraz bekledi. Yine bir şeyler ters gibiydi.

Etrafına bakındı, bir şeyler Andrew'i rahatsız ediyordu,  kılıcını tutarak beklemeye başladı.

Eiri de hazır pozisyon alarak Andrew'e ayak uydurdu.

İkili bir saldırının geleceğini bilyordu, lakin ne yönden olduğunu kestirmek zordu.

Yaklaşık otuz saniye boyunca saldırı bekleyen ikili pozisyonlarını bozarak sesizce etraflarını gözlemlemeye başladı.

Bir dakika sonra ilerideki bir tepede kocaman kanatları olan kara, dev bir meleğe benzer varlık duruyordu.

Bir dakika sonra ilerideki bir tepede kocaman kanatları olan kara, dev bir meleğe benzer varlık duruyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

" Mahkum!" dedi kara melek.

Andrew ve Eiri şaşkındı, bu şeyin sesi kafalarının içinde yankılanıyordu.

Aralarında neredeyse bir kilometre vardı ancak Kara Melek onların zihninde, telepatik olarak var olabiliyor du.

Akoe;

" Andrew! Çabuk beni bedeninden çıkartıp, kızıl alev ile evrenin en ücra köşesine yolla!" dedi.

Kara melek zıpladı ve uçarak gelerek, Andrew ve Eirinin yaklaşık 20 metre önüne iniş yaptı.

Melek o kadar büyüktü ki, Eiri onun yüzüne bakmak için kafasını kaldırdığında boynu acımıştı.

Andrew apar topar Akoe yi kozmik taş formunda ki elinden söktü ve onu kızıl alev ile yakarak evrenin en uzak köşesine ışınladı.

Akoe bunu neden istemişti bilmesede, Andrew onun telaşlı halini görünce olayın ciddiyetini anlayıp Akoe nin dediğini yapmıştı.

Kara melek devasa eli ile Andrew'i göstererek;

" Avcı!! Sen, büyük bir günah işledin!" dedi.

Andrew kaşlarını çatarak şaşkın suratı ile;

" Ne yaptım ki?!" dedi.

Melek derin ve iğrenç bir şekilde nefes alarak;

" ŞEYTAN!! ŞEYTAN!! ŞEYTAN!! Şeytana sahip çıkıyorsun!! Yanacaksın Avcı! Cehennemde yanacaksın!!" dedi.

Eiri Andrew'e dönerek;

" Hani Zenith ölmüştü?!" dedi.

Andrew eli ile sus işareti yaparak Eiri ye çenesini kapasını söyledi. Andrew meleğe dönerek;

" Beni nasıl durduracaksın?" dedi.

Melek kahkaha atarak;

" HAHAHAHAHA! AKOE, O NEREDE? NEDEN GİTTİ DÜŞÜNDÜNMÜ HİÇ?!" dedi.

Meleğin anlamsız ve düzensiz konuşması Andrew'in canını sıksa da bir konuda haklıydı; Akoe neden gitmişti ki?

Andrew biraz düşünerek;

" Nedenini biliyorsan sen söyle?!" dedi.

Melek biraz eğilerek;

" Evrendeki ilk canlı Akoe idi. Ben evrende var olan ilk 'ilk' im." dedi.

Andrew'in kafası anlık olarak karışsa da bir saniye sonra kafasına dank etti;

Bu şey, evrende var olan ilk şeydi ve bu da " Ölüm" dü.

Canlılık olamdan nasıl "ölüm" ün var olabileceğini soranlar için;

Ölüm, her şey için geçerli olan tek ve asıl sondur.

Ölümin gücü her şeye yeter ve istediği zaman istediğini öldürür. Bu isterse bir taş parçası olsun isterse ilk atom isterse bir canlı.

Andrew zor bir durumun içinde olduğunu anladığında ;

" Peki Akoe ile senin işin ne?" dedi meleğe.

Melek te ;

" Her son bana çıkar. Herkesin sonu benim ve herkesi öldürmek için ona ihtiyaç var." dedi.

Andrew kılıcını çekti, Eirinin de kolundan tutarak arkasını dönüp koşmaya başladı.

Eiri ne olduğunu anlamıyor, Andrew'e ayak uydurmaya çabalıyordu.

Melek elini uzatarak Andrew'i tuttu ve havaya kaldırarak gözünün önüne getirdi.

Melek elini uzatarak Andrew'i tuttu ve havaya kaldırarak gözünün önüne getirdi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Devasa bir yaratıktı, neredeyse 70 metre vardı. Andrew debelense de Meleğin elinden kurtulamıyor,  güçleri çalışmıyordu.

Melek biraz Andrew'e baktı, Ve ona ;

" Sen ölmeyi de hak etmiyorsun Avcı. Sen hayvanlar gibi bir hücreye tıkılmayı hakediyorsun." dedi ve Andrew'i bir anda ışınlayarak Eiri ye baktı.

Eiri ne yapacağını bilemeden öylece duruyordu.

Melek ona ;

" Senin içindeki o ışık, Avcının karanlığını aydınlatmaya yetmez.

Evine git ve tüm bunları unut."

dedikten sonra Eiri bir anda gözlerini;

Hiç bilmediği bir evde açmıştı.

AVCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin