Fazlası lazım

5 1 0
                                    

Xavier kalesine geri geldiğinde Eiri uyuyordu. Eirinin yanına giderek baş ucuna oturdu ve saçlarını okşamaya başladı.

Eiri biraz derin nefes almaya başladı, Xavier bunu dert etmeden onun saçlarını okşamaya devam etti.

Bir süre sonra Eiri çığlık atarak uyandı, Xavier onu omuzlarından tutarak;

" Bana bak! Burdayım güzel kızım!." diyerek sakinleştirmeye çalıştı.

Eiri derin derin nefesler alıyor, elleri titriyordu, gözleri etrafını iyice gözlüyordu.

Eiri öylesine çılgınca hareket ediyordu ki elleri parlamaya başladı, Eirinin Xan güçleri harekete geçmişti.

Xavier ona bir şey olacak korkusu ile ne yapacağını bilemeden Eiriyi sakinleştirmeye çalışıyordu.

Cübbeli müridlerinden biri Xavier in yanına gelerek

" Efendim yardım edebilirim" dedi.

Xavier innaılmaz korkunç bakışları ile arkasını döndü ve adama bakarak

" ONA DOKUNANI GEBERTİRİM!" dedi ve adamı paramparça etti.

Eiri kendini kontrol edemiyordu, elinden çıkan ışık yoğun bir şekilde parlamaya ve güçlenmeye başladı.

Xavier halen onun için endişeliydi ve eli ayağına dolanmıştı. Diğer müridler sadece uzaktan izliyordu.

Eiri sonunda; sol elinden oldukça yoğun ve güçlü bir ışın çıkartarak yanlışlıkla Xavierin kalbinde bir delik açtı.

Müridler korku ile bağırarak Xavier in yanına koştursalarda, Xavier arkasını inanılmaz sinirli şekilde dönerek;

"Size yaklaşmayım demedim mi?" dedi ve hepsini telekinezi gücü ile havaya uçurdu.

Eiriyi zor bela sakinleştirdikten sonra,  Xavier göğüsündeki açık deliği kapadı, tek sıkıntı kalbindeki ufacık bir deliği kapatamamıştı.

Bella da bu sırada düşünüyordu ;

"Xavier nerede saklanabilir ki?".

Bir kaç dakika beraber oturup konuşan Andrew ve Bella, çalıların arasından gelen bir ses duydular.

Andrew hemen ayağa kalkarak;

Sağ eli ile kılıcını tutarken sol eli ile de sırtında ki hançeri tutuyor, hazırda bekliyordu.

Çalıların arasından yara ve kanlar içinde birisi çıka geldi.

" Yardım edin lütfen!".

Andrew adamın ne dediğini anlıyordu ama Bella adamın sadece bir tür ses çıkararak yaralı olan halini anlatmaya çaşıştığını görüyordu.

Andrew ona " Sende kimsin?" dedi sakince.

Adam elindeki armayı Andrew'e uzatarak;

" Xavier, Işık kızı, ilerde, kale" kelemilereni söyledikten sonra son nefesini vererek yere yığıldı.

İkili şaşkındı, Andrew eğilerek adamı kontrol etti, ölmüştü.

İkili hemen ayağa kalkarak Andrew'in elinde ki,  adamın verdiği armaya baktılar.

Bella " Buldum! İlerde mağranın içinde bir kalesi var, beni de götürmüştü oraya, bu oranın arması!" dedi.

Andrew " Koş, düş önüme" diyerek ikili mağranın bulunduğu yere doğru koşmaya başladı.

Koşarken Bella, Andrew'e;

" Eirinin yaşadığını nerden biliyorsun ki, hem Xavier:i bulsan napacaksın?"

Andrew de hafif sinirli bir sesle ;

" Sen önüne bak, gerisi seni ilgilendirmez" dedi.

İkili hızla yol alırken, Xavier de en sonunda Eiri yi sakinleştirmişti.

Xavier, Eiri yi oturdukları yatağa tekrar yatırdı ve bir bardak su yaratarak Eiri ye içirtti.

Eiri kendine geldiğinde Xavier onun başında duruyor, onunla ilgileniyordu. Eirinin yüzü güldü, Xavier e;

" Nasılsın bitanem?" dedi gülerek. Xavier de maskesini çıkartarak Eiri ye güldü ve ;

" Beni çok endişelendirdin." dedi.

Eiri rahatlamış gibi biraz esnedi, biraz etrafına bakındı, bir süre sonra dışardan çığlık sesleri gelmeye başladı.

Xavier suratını asarak camın yanına geldi ve dışarıya baktı.

İnanılmaz sinirlenmişti, camdan gördüğü kişi Andrew di ve Xavier'in askerini adeta doğrayarak kaleye doğru geliyordu.

Eiri oturur pozisyon alarak Xavier e;

"Neler oluyor?" dedi.

Xavier sinirden delirmek üzereydi, Eiri ye bir şey demeden maskesini taktı ve duvarın içinden geçerek kale dışına çıktı.

Xavier havada dururken Andrew'e;

" Avcı! Küçük ışığın artk benim! Ona sahibim!" dedi.

Andrew elindeki ölü bedeni bir kenara fırlatarak ;

" Sen harbi geri zekalısın Xavier,  karşıma çıkacak cesaretin yok da havada durup bana mı laf ediyorsun?" dedi.

Xavier yere inerek anında Andrew'in gözünün önüne geldi, onun korkmasını bekliyordu ancak Andrew'in kılı bile kıpırdamamış, halen soğuk gözlerle Xavier'e bakıyordu.

Andrew anında kılıcını savurarak Xavier'e ufak bir kesik attı, Xavier geriye doğru ışınlansa da Andrew onun hızına yetişebilmişti.

Xavier bir kılıç yaratak ;

"Kolla kendini Andrew,  geliyorum!" dedi gülerek.

Andrew kaşlarını çattı ve pozisyonunu alarak saldırıyı bekledi.

Xavier, Andrew'e doğru inanılmaz hızla atıldı ve kılıcını hızla savurdu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Xavier, Andrew'e doğru inanılmaz hızla atıldı ve kılıcını hızla savurdu. Andrew bir anda ortadan kaybolmuştu.

Xavier yine her şeyi ağır çekimdeymiş gibi deneyimliyordu, Andrew bir anda Xavier'in üstünde? Hayır, her yönden ortaya çıkmıştı!

Xavier kafasını yukarı kaldırdığında beş tane Andrew görüyordu, her yönden nasıl aynı anda saldırmayı başarabiliyordu ki?

Xavier ikinci defa korkmaya başlamıştı. Andrew ise halen soğuk bakışları ile saldırısına devam ediyordu.

AVCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin