Kanlı Ay

6 1 0
                                    

Alevler içinde oluşan kadın gözlerini açtığında, etrafına sanki yanlış bir şeyler varmış gibi bakındı.

Andrew de durumu anlamış olacak ki, kızıl alevi ile kılıçlarını çağırarak cübbesinin altına gizledi.

Kadın;

" Buradan biri bizden değil, herkes ayağa kalksın ve selam versin."

Orada bulunanlar birbirlerine baktı, biraz aralarında fısıldaştı, biraz da korkmuşlardı.

Kadın sinirle bağırdı ve

" BU BİR EMİRDİR!" dedi, herkes ayağa kalkarak sol ellereni yukarı, sağ ellerini de onun altında tutacak şekilde selamlarını yaptı.

Andrew bu süreçte kılını bile kıpırdatmadı, kadının gözleri onu arıyor, etrafına iyice bakıyordu.

Andrew elini oturduğu sandalyenin altına koyarak tutundu.

Bir kaç saniye geçmişti ki kadın,  Andrew'in olduğu yere doğru yavaşça yürümeye başladı.

Andrew sesini çıkartmadan doğru anı bekliyordu. En sonunda kadın, Andrew'in istediği yere gelmişti.

Andrew büyük bir hızla saldalyeden kalktı ve  tuttuğu sandalyeyi kadına fırlattı.

Andrew sandalyeyi fırlatır fırlatmaz cübbesini kaldırdı ve kın'ında duran kılıcını çekerek saniyeler içinde pozisyonunu aldı.

Kılıcı sağ elinde, hançerini sol elinde tutarken;

Sağ kolunu, kafasının soluna getirdi ve sol elinide tam tersi şekilde tutarak tam bir çapraz atılma pozisyonunu yakaladı.

Derin bir nefes aldı, aldığı nefesin büyük kısmını bacaklarına verdi ve geri kalanı da ellerine yönlendirerek hazır olmuştu.

Ellerindeki silahlar bir anda Kara-mavi rengini alırken, kadında kendini toplamaya çalışıyordu.

Her şey ağır çekimde gibiydi, Andrew hazırdı, son bir ayak hareketi yaparak soğuk ve sakin sesi ile söyledi;

" Bin kesiş"

Andrew öylesine güçlü ve hızlı şekilde iblis kadına atıldı ki, arkasında duran insansılar havaya savruldu, kilisenin; Andrew'in arkasında duran duvarı yıkıldı.

Andrew kadının arkasında belirdiğinde artık iş bitmişti.

Kadın kendine geldiğinde en son kafasına sandalye gelmişti ve vücudunda inanılmaz bir acı hissetmişti.

Bir saniye sonra kadının bütün bedeni kanlarla kaplanmaya başlamış, acısı en yüksek seviyeye erişmişti.

Andrew onu öldürdüğünden emin olsa da bir terslik vardı, kadın bedenini iyileştirip acı icinden çığlık atarak;

"AVCI! SENİ GÖKTE ARARKEN YERDE BULDUM!?" dedi.

Andrew o an anladı ki,  bu kadın da güçlerini Xavier den almıştı ve en az onun kadar güçlüydü.

Anında kilisenin çöken duvarından büyük bir hızla kaçan Andrew'in peşine iblis kadın düşmüştü.

Bella da o sırada ormanın derinliklerinde Andrew'in bir çocuğu, ki bu çocuk değildi sadece öyle görünen bir yaratıktı,  öldürdüğünü gördüğü için onun "sadist bir manyak" olduğunu düşünüyor ve ağlıyordu.

Bella ağlarken bir anda yanından Andrew hızla geçmişti, bir saniyeliğine de olsa ikisi göz göze gelmişti.

Andrew durarak hemen Bella yı kolundan tutup kenara fırlattı, fırlatır fırlatmaz da iblis kadından bir saldırı gelmişti.

Bella neler olduğunu anlamadan ayağa kalkarak Andrew'e neler olduğunu sinirle sordu.

Andrew elini Bellaya uzatarak uzak durmasını işaret etti, bir sonraki saldırı da gelmişti.

Andrew elini Bellaya uzatarak uzak durmasını işaret etti, bir sonraki saldırı da gelmişti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İblis kadının yürüdüğü yollar kan kırmızısı parlıyor ve güçlü bir aura yayıyordu.

Andrew daha dikkatli şekilde kadını izliyor, bir sonraki saldırısını bekliyordu.

Kadın ;

" Andrew? Avcı? Hangisi senin adın yakışıklı?" dedi.

Andrew de ;

" Avım olmak istiyorsan Avcı yım, yaşamak istemiyorsan celladın. " dedi.

Kadın güldü, Andrew'in ağazından çıkan sözler ve sesi inanılmaz sakindi, kadının yaydığı yoğun aura Andrew'e işlemiyordu.

Bella korkudan ölecek gibi hissediyordu,  karşısındaki kadın Xavier in en güçlü üçündü askeriydi, bir numaralı asker haricinde onu yenebilecek kimse yoktu.

Bella korkulu ve titrek sesi ile Andrew'e;

" Bu Rosia Andrew! Lütfen önünde eğil onun,  yoksa seni yok edene kadar parçalar,  lütfen! " dedi.

Andrew, Bellanın bu saçma tavrını anlamasa da Rosia ya dönerek;

" Rosia, hm. Nasıl ölmeyi tercih edersin? Hızlı mı yoksa çok mu hızlı? " dedi alaycı şekilde.

Rosia gülerek ;

" Haha! Sen mi beni öldüreceksin,  beni bu evrende efendi Xavier hariç kimse öldüremez." dedi.

Andrew bulunduğu yerden akıl almaz bir hızda fırladı, Rosia, Andrew ona doğru gelirken hala Andrew'in eski bulunduğu yere bakıyordu.

Rosia nın gözleri artık Andrew'i göremez olmuştı, gözünü az sola kaydırdığında, kafasına doğru gelen Andrew'in kılıcını gördüğünde şok olmuştu.

Rosia daha önce hiç bu kadar hızlı bir varlık görmemişti,  inanılmaz şaşkındı.

Andrew kılıcını hızlıca Rosia nın boğazına doğru salladı, Rosia son saniye kaçına bilmişti.

Rosia korkmuş ve şaşkın bir halle ;

" Buraya kadar! Avcının Avcısı ben olacağım " dedi ve özel yeteneği olan;

" İblis sanatı; Kara gül" yeteneğini kullanarak, etrafı bir anda doğrayan milyonlarca kesik atarak paramparça etmişti.

Andrew halen buz gibi soğuk ve sakindi, ona doğru gelen milyonlarca kesik parçalarını çok rahat ve hızlı şekilde savuşturdu.

Rosia çok şaşkındı, milyonlarca kesiği durdura bilmiş olan Andrew den nedense bir anda korkmaya başlamıştı.

Andrew sakince " Uyku vakti" dedi ve Rosia ya her yönden aynı anda saldırmaya başladı.

Andrew öylesine hızlıydı ki tek bir yönden saldırsa da Rosia nın gördüğü şey, üzerine her yönden gelen Andrewler di.

Andrew,  Rosia nın arkasında belirdiğinde, Rosia dizlerinin üstüne düşerek "bu nasıl bir büyü!?" dedi ve başı bir anda yere düşerek bedeni kendi bütünlüğü koruyamadan çürümeye başladı.

Andrew ise sadece kendisi duyacak şekilde " Kanlı ay" dedi ve bunu derken de yeni geliştirdiği tekniğine isim berlemiş oldu.

AVCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin