Boşluk

2 0 0
                                    

Andrew dünyaya döndüğünde bir sokak arasında gözlerini açmıştı. Tuhaf olan bir şeyler vardı, sanki daha önce hiç bulunmadığı bir yerde gibiydi, ama daha önce çok gezdiği bir yer gibi geliyordu.

Ayağa kalktı, elini kılıcına attı ki fark etti, Siena ondan tüm silahlarını almıştı.

Bu pek sorun olmasa da yinede savunmasız kalmak pek Andrew'e göre bir şey değildi.

Caddeye çıkarak etrafına bakındı, burası ona çok tanıdık geliyordu ancak nerede olduğunu bilmiyordu.

Yavaşça yürümeye başladı, gök gürlemeye, şimşekler çakmaya başlamıştı.

Toprağa değen yağmur damlaları, hiç bitmeyen araba sesleri, insanların ona tuhaf bakışları, Andrew'i rahatsız ediyordu.

" Eiri nerede aceba, onu bulmam lazım, bu kalabalıktan kurtulmam lazım." dedi içinden.

Eiri'nin enerji izini sürmeye çalıştığında bir şey fark etti, hiç enerji algılayamıyor du.

Andrew şaşırdı, güçlerini kullanmaya çalıştığında olayı iyice anladı, ruhların annesi Siena, güçlerini ve Xan yeteneklerini Andrew den almıştı.

Andrew içinde hissedebildiği tek şeyin kızıl alev olduğunı fark ettiğinde şaşırdı, onu neden almamıştı ki?

Bunun bir önemi yok, bir an önce Eiri yi bulması lazımdı, çömelerek elini yere koydu.

Eiri'yi en son kızıl alev ile dünyaya ışınlamıştı, üstünde kalan alev izini takip edebilir ve onu bulabilirdi.

Etraftaki insanlar ona tuhaf şekilde baksa da Andrew devam etti, biraz odaklandıktan sonra çok az bir alev izine rastladı.

Biraz yoğundu, birazda uzak. Eiri yi dünyaya dönderirken fazla enerji kullanmıştı, bu yoğun alev enerjisi bundan kaynaklı olmalıydı.

Hava soğumaya başladı, yağmur hızlanmış, herkes evlerine dağılmaya başlamıştı.

Andrew'in beyaz uzun saçları onu sokağın ortasında net görünür hale getiriyordu, zaten tüm dünyada "vur" emri olan birisiydi, bu durumları daha da zorlaştırıyordu.

Kafasını sağına çevirdiğinde, iki binanın arasında ayakta bile duramayan bir kadın gördü.

Yanına giderek onu sadece izledi, kadın izlediğini anlayınca:

" Hey! Sapıkmısın, ne bakıyorsun?" dedi ve duvara çarparak kıçının üstüne düştü, fena sarhoştu.

Andrew biraz bekledi ve :

" Kapüşon'un, onu bana verirmisin? Benim boyuma göre duruyor." dedi.

Kadın zar zor kafasını kaldırarak Andrew'i iyice süzdü:

" Oha! Ne kadar uzunsun be! Bu şey sana olacak mı ki?" dedi.

Andrew kadını kolundan tutarak kaldırdı ve belinden tuttu.

Kadın biraz çekindi, birazda utandı, neredeyse Andrew kadar vardı.

" Bak, boyuma yakınsın, tam olmasa da idare edecek kadar uzun." dedi.

Kadın biraz gülerek elleri ile Andrew'i iterek:

" Hop hop dur bakayım! Kafam güzel diye beni götürmeye mi çalışıyorsun be? Haha!" dedi.

Andrew derin nefes alarak:

" Aptallığın elinde kurban biri değilim, seni taciz etmeye çalışmıyorum.

Sadece kapüşon'u vermen yeterli, karşılığında sana bir içki daha verebilirim şuan." dedi.

Kadın biraz sendeledi
" Peki al bakalım. " dedi ve kapüşon'unu çıkartarak Andrew'e uzattı.

AVCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin