Işığa Doğru

3 0 0
                                    

Andrew kılıçlarını "alev" boyutundan çağırmış, karşısındaki adam hazırlanmış, ufak Aria ise biraz geri çekilmiş bekliyordu.

Tüm silahlar Andrew'e çevrilmiş emir bekliyorlardı, Andrew biraz sinirli sesle;

" Adın ne senin piçin evladı?" dedi adama.

Adam gülerek karşıladı ve ;

" Hanry, senin en büyük hayranın Avcı! Onca insanı öylesine güzel katlettin ki, senin hakkında bir şiir bile yazdım!" dedi.

Andrew sıkılmış gibi bir of çekerek devam etti;

" Bak geri zekalı, Eiri yi ver seninle uğraş mıyim, hem böyle deli numarası da boş yere yapma, gerçekten sıyırmış birini tanıyorum." dedi.

Hanry biraz sinirlendi, sonuçta hayran olduğu adam ona bunları söylüyordu.

Hanry, Andrew'e bakarak içinden;

" İşte bu! Bu vahşet duygusunu buradan hissedebiliyorum! " diye geçirdi.

Andrew sabırsızdı, ya odadaki herkesi katledecekti yada Eiri yi alıp gidecekti.

Andrew'e silah doğrultan diğerleri ise gergindi, sonuçta; karşılarında tüm dünyanın aradığı, onca kişi katletmiş ve "Avcı" lakabı ile bilinen Andrew vardı.

Andrew sesini çıkartmadan bekledi, Henry,  Andrew den bir karşılık göremeyince küplere bindi ve;

" BEN SENİN EN BÜYÜK HAYRANINIM PİÇ! BANA SAYGI GÖSTERECEKSİN, BEN KONUŞURKEN BENİ DİNLEYECEKSİN!!"

Dedi ve Andrew'in üzerine doğru koşmaya başladı.

Andrew bunu hiç takmadı, Henry elindeki bıçak ile üzerine koşarken sesizce bekledi.

Henry elindeki bıçağı Andrew'e salladı, Andrew sıyrıldı.

Ortam sesizleşti, kimseden çıt dahi çıkmıyordu.

Henry nin gözleri sonuna kadar açılmıştı, suratında ki o anlamsız ifade ve bedeninde hissetiği soğuk, onu korkunun kollarına bırakmıştı.

Andrew;
" Sen; kendi zevklerin için aklından vaz geçmiş bir salaksın.

Kendinle beni bir mi tutuyorsun?

Sen sadece bir aptalsın, bense hedefime giden yolda, karşıma be çıkarsa çıksın öldürmekten çekinmeyen biriyim.

Kendi pis zihniyetini benimki ile karıştırma." dedi ve sesziliğine devam etti.

Bir kaç saniye sonra Henry dizlerinin üstüne çöktü, sol omuzundan başlayan ve bedenini boydan boya çapraz şekilde kesmiş bir yara, bedenini adeta acı içinde ağlatıyordu.

Henry sesini çıkartamıyordu, aklından;

" Sadece geri çekildi, hangi ara kesik attı ki bana?" düşüncesi geçiyor, her geçen saniye nefes alamaz hale geliyordu.

Sonunda Hanry yüz üstü yere yığılarak, alamadığı son nefesini de vermiş oldu.

Diğerleri korkulu gözlerle izlerken birden bire herkesin gözleri kararmaya başladı.

Andrew'e silah doğrultanların hepsi bunu yaşıyordu,  aralarından birinin gördüğü son şey; her şeyin tepetaklak oluşu idi.

İnanılmaz bir hız, Andrew orada bulunan herkesin kafasını kılını bile kıpırdatmadan kesmişti.

Aria ne yapacağını bilemiyordu, bu adam adeta bir tanrı gibiydi, kimse bu denli hızlı olmazdı, ona bakmak bile Aria yı korku içinde bırakıyordu.

Andrew ardına bakmadan ilerledi, etrafı iyice araştırdı,  Eirinin enerji izi yakınlardan geliyordu ancak bir türlü bulamıyordu.

Düşünmeye başladı, bulunduğu yer; etrafında hiç bir şeyin olmadığı boş bir bölgeydi ve Eirinin enerjisi çok yakınından geliyordu.

Kafasını kaldırıp yukarıya baktı, hiç bir şey yoktu.

Andrew sağ elini havaya kaldırdı, yumruğunu sıktı ve Xan enerjisinin büyük bir kısmını yumruğuna yönlendirerek yere tüm gücü ile vurdu.

Tam isabet, bir kaç metre geriye çekilmesi işe yaramıştı, altındaki zemin çökünce, alttaki boşluk alan ortaya çıkmıştı.

Andrew koca yarıktan içeriye atlayarak aşığa indi, Aria da peşinden gelerek ona yukardan baktı.

Andrew indiğinde karşısında bir giriş vardı, kapıyı kırarak oradan ilerlemeye başladı.

Aria da aşağıya inmenin bir yolunu bulmuştu,  yarığın kenarında inebileceği çıkıntı vardı, yavaşça inmeye başladı.

AVCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin