Pişmanlık

11 2 0
                                    

Andrew gözünü açtığında, etraf kapkaranlık ve sesizdi. Sırt üstü yerde uzanıyor ve kendine gelmeye çabalıyordu.

Bacaklarının ağrısından kendini kaldıramaz hale gelen Andrew sonunda ayağa kalkmıştı.

Görebildiği her yer karanlıktı ve sadece bir kaç çocuk sesi geliyordu. Andrew bununda bir ilizyon olduğunu düşünmeye başlamıştı.

Bir kaç adım ileriye doğru attıktan sonra karşısında ufak bir kız çocuğu arkası dönük duruyordu.

Andrew dikkatli bir biçimde olduğu yerde bekliyordu. Kız arkasını dönerek kendisini gösterdi.

Andrew halen tetikte bekliyordu, ufak kız Amber dı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Andrew halen tetikte bekliyordu, ufak kız Amber dı. Amber,  Andrew'e biraz yaklaşarak " Bizi hani kurtaracaktın?" dedi.

Andrew sessizce beklemeye devam ediyordu. Kız etrafta, delirmiş gibi başını ellerinin arasına alarak, ağlaya ağlaya yürüyordu.

Andrew biraz daha geri çekildiği sırada arkasında bir oğlan beliri verdi, oğlan Andrew'e " Nereye gidiyorsun? Biz ne olucağız Andrew? Bizi kurtaracaktın hani?" dedi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Andrew biraz daha geri çekildiği sırada arkasında bir oğlan beliri verdi, oğlan Andrew'e " Nereye gidiyorsun? Biz ne olucağız Andrew? Bizi kurtaracaktın hani?" dedi.

Andrew aniden oradan çekilerek kaçındı. Oğlan Edward dı ve Amber ile birlikte oda aynı şekilde ellerini kafasına koyarak deli gibi etrafta dolanmaya başladı.

Andrew'in içindeki bir şey onu rahatsız etmeye başlamıştı, nefesi hızlanmış, kalbi düzensiz şekilde atıyordu.

İki çocukta aniden Andrew'in suratının önüne gelerek ona deli gibi bakmaya başladılar.

Çocuklar sürekli " KURTAR BİZİ ANDREW " diyerek sayıkıyor, Andrew'in kalbi daha hızlı çarpmaya ve nefesi giderek düsensiz olmaya başlıyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Çocuklar sürekli " KURTAR BİZİ ANDREW " diyerek sayıkıyor, Andrew'in kalbi daha hızlı çarpmaya ve nefesi giderek düsensiz olmaya başlıyordu.

Andrew elleri ile kafasını tutarak

" Susun" diyerek sayıklamaya başlamıştı. Kafasının içindeki bir şey sürekli korkunç bir kahkaha atarken Andrew hiç olmadığı kadar rahatsız hissediyordu.

Çocuklar halen Andrew'i zorluyor, Andrew'in kafasındaki kahkaha sesi sürekli yükseliyordu.

Çocuklar " BİZİ KURTAR ANDREW,  LÜTFEN , BAŞARAMADIN, CANIN CEHENNEME, NEDEN SEN DEĞİL DE BİZ ÖLDÜK Kİ ANDREW? HADİ SENDE ÖL!" diyorlardı.

Andrew'in arkasından " Hadi oyun oynayalım Amber!" diye Edward ın sesleri geliyordu.

Her şey bir birine girmişti. Andrew kafasını yukarı kaldırıp " SUSUN ARTIK!" diyerek bağırıyor ve çığlık atıyordu.

Etrafta onlardan başka birisi yoktu. Bir anda her şey sesizliğe boğuldu. Andrew sustu ve kafasını eğerek etrafına baktı.

Çocuklar kaybolmuştu. Bir anda karşısında Zenith'i görmüştü ve Zenith Andrew'i boğazından tutarak havaya kaldırmıştı.

Andrew zorlanarak " Neden?" dedi. Zenith ise sinirli bakarak "Ne neden piç?" dedi.

Zenith " Bütün bunlar senin suçun değilmi? NEDEN BANA YÜKLÜYORSUN TÜM SUÇLARINI!?"

dedi ve Andrew'i karanlığın içine doğru tekrardan fırlattı.

Andrew biraz öksürüp boğazını ovuşturdu ve ağlamaya başladı. Ağlarken de Zenith in dediklerini düşünüyordu.

Harbi, neden tüm bunları Zenith'e yüklüyordu ki? Zenith bunca zaman sadece kendi bedeni de olduğu için Andrew'i koruyordu.

Andrew bunu fark ettiğinde bağıra çağıra ağlamaya başlamıştı. Yere vura vura ağlıyor, gözüden düşen her damla, yere değdiğinde her yeri kan kaplamaya başlıyordu.

Andrew kafasını kaldırdığında karşısında yine annesi duruyordu. Clara Andrew'in yanına eğildi ve elleri ile kafasını tutarak nazikçe kaldırdı.

Andrew bir ümit sarılır diye beklerken, Clara Andrew'in suratına tükürerek ona bir tokat attı ve " Senin gibi oğlum olmaz olsun" dedi.

Andrew neye uğradığını şaşırmıştı, ne diyeceğini bilmeden babası belirdi önünde.

Andrew'in babası Daniel de gelerek Andrew e tekme atmış ve " Keşke o gün ölen biz değilde sen olsaydın, senin gibi çocuğumuz olmaz olsun" dedi.

Andrew ağlamaktan kendini tutamıyor,  anne ve babasının bu tutumundan dolayı inanılmaz bir pişmanlık hissediyordu.

Zenith tekrar Andrew'in başına gelerek " Hatalarını telafi etmek istiyormusun?" dedi.

Andrew kafasını kaldırarak Zenith e baktı ve biraz düşündü. Sonra " Evet,  yardım eder misin " dedi.

Zenith elini Andrew'e uzattı ve onu yerden kaldırdı. Etraf bir anda siyah bir denize dönüştü.

Zenith Andrew'i hafifçe suya iterek orada bıraktı ve " İyi uykular Andrew,  senden hep nefret ettim" dedi.

Andrew suyun huzur verici rahatlığı ile yavaş yavaş dibe çökmeye başlamıştı. Gözlerini kapattı ve karanlığın sonsuz denizinde kayboldu.

AVCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin