Kara Örümcek

4 0 0
                                    

Andrew 29 kişiyi göz açıp kapayana kadar hızlı şekilde öldürmüş ve geri adım atan kişinin yanına gelerek ona bakmaya başlamıştı.

Andrew aşalayıcı ve sakin bir ses tonu ile;

" Senin hayatın diyerlerinden daha mı değerli? Kendine bu değeri nereden biçtin?" dedi ve bekledi.

Karşısındaki kişi maskesini çıkartarak Andrew'e yüzünü gösterdi.

Ufak, kırmızı uzun saçlı, tuhaf yüzü ile insana benzeyen, büyük gözlü bir kız dı.

Ufak, kırmızı uzun saçlı, tuhaf yüzü ile insana benzeyen, büyük gözlü bir kız dı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Kızın sol gözünden akan ve kan'a benzeyen şey Andrew'in dikkatini çekmişti. kız, Andrew'in sorusuna karşılık;

" Benim hayatımın hiç bir değeri yok, Siena ana ne biçerse hayatım o olur." dedi.

Andrew eli ile kızın gözünü işaret ederek;

"Bu ne?" dedi.

Kız da üslubunu bozmadan;

" Bu bizim insanlarımızın aldığı bir ceza. Torgnus hanım hepimizin adeletli yaşaması için bizim gibi fakirlere bu cezayı veriyor." dedi.

Andrew biraz şaşırdı, bu gezegenin canlıları insanı andırsa da gelenekleri bi hayli dünyada kine benziyordu.

" Fakir olduğun için cezalandırılıyorsan hayvandan ne farkın var?

Sizin bu gezegeninizde ki hayvanları hiç bilmiyorum ama eğer fakirsin diye bunu hak ettiğini düşünüyorsanız, bu gezegende sizden daha aptal bir canlı yok demektir. " dedi Andrew.

Kız biraz sinirlendi ve ;

" Halkıma hakaret etme! Ağazını topla pislik herif!" dedi.

Andrew eli ile arkasında duran cesetleri işaret ederek;

" Bu halkın mı? Bunlara edilebilecek en büyük hakaret zaten ölmeleri değil mi?

Sen kızım; Karanlığın ortasında, elinde sadece bir kibrit ile aydınlığı arıyorsun.

Hissediyorum, sende onları sevmiyorsun ama onlardan başka da kimsen yok." dedi.

Kız kafasını eğerek düşünmeye başladı, Andrew tek dizinin üstüne çökerek elini kızın omuzuna koydu ve ;

" Bak, bu lanet yerden gitmeliyim. Bana; beni buradan götürebilecek birini tanıyorsan onun yanına götür" dedi.

Kız nedense Andrew'e inanılmaz bir güven besliyordu, içine akın akın akan bu his, onu adeta ele geçirmiş gibiydi. Tek kelime etmeden önden yürüyerek yolu göstermeye başladı.

Andrew uzun zaman sonra o huni benzeri yapıdan çıkmıştı ve bulundukları gezegenin akıl almaz derecede ki yüksel sıcaklığından anında bunalmıştı.

Gezegenin kızıl gök yüzü Andrew'in dikkatini çekmişti, daha fazla dayanamayarak kıza;

" Bu gezegenin adı ne ve neden hava böyle kırmızı?." dedi.

AVCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin