Kalbini Kapat

3 0 0
                                    

Andrew uyanmış ve yorgun şekilde, yan yana otıran Totras ile Eiri ye bakıyordu.

Eiri :

" İyi misin? Totras biraç ilaç getirsin mi?" dedi Andrew'in yanına gelerek.

Andrew demircinin adının, Totras olduğunu anlamıştı, yatağa oturarak:

" Gerek yok, sağolun." dedi.

Totras Andrew'in yanına gelerek oturdu ve :

" Andrew,  artık kendi gezegeninde aranan biri değilsin.

Xavier'i zorlaman ve Akoe'yi taşıman, bir çok tanrıyı peşine düşürdü, artık tüm evren peşinde." dedi.

Andrew sesini çıkartmadan dinledi:

" Neefrax. En belalısı o olacaktır diye tahmin ediyorum.

Kendisi çok güzel bir bayan, ancak çok güçlü ve kudretli, kendisi savaş tanrısı.

Bizzat kendim karşılaştım, boyu neredeyse 4 m vardı, karşısında ayakta durmak imkansız gibi gelmişti bana.

Lütfen Andrew,  kimsenin bulamayacağı bir yere git.

Evren o kadar büyük, biz ise o kadar kücüğüz ki, en ucra köşelerde saklanırsan kimse seni bulamaz." dedi Totras.

Andrew kafasını kaldırmadan :

" Savaş, ölüm ve yıkım. Bir savaş başlattılarsa, bende savaşırım.

Hayatımı asla bedavadan kazanmadım, kimse gelip elimden tutmadı, hep savaştım hep de savaşacağım.

Savaş tanrısı ha? Tanrıların olduğunu biliyordum,  lakin böylesini değil,  ismini duyunca bile tüylerim dikendiken oldu.

İlk işimiz Akoe'yi bulmak, o olmadan rakibim hakkında bilgi sahibi olamam, boşa kılıç sallamış olurum." dedi.

Totras da endişe ile:

" Sakın bu hataya düşme evlat! Neefrax ne Xavier ne de başka bir şey gibi, o aklının dahi alamayacağı kadar güçlü!" dedi.

Andrew sinirli bir sesle:

" Sen babam değilsin, buna karışma." dedi.

Totras Andrew'in çenesinden tutarak onun yüzünü kendine çevirdi.

Gözlerinin içine biraz bakarak Andrew'in içindeki umutsuz karanlığı gördü, bunu kendine yedirememişti.

Andrew'e bir tokatak atarak ayağa kalktı ve :

" Evet, baban değilim. Ama seni evladım olarak gördüm, kolladım seni korudum!

Bana saygın yoksa bile iyiliğe saygın olsun." dedi.

Andrew de:

" Eiri, çekil." dedi, Eiri yataktan kalkarak kenara geçti.

Andrew devam etti:

"  Kötülüğün tohumları tüm evrene salınmış iken iyiliği bekleme benden.

Ben; bana faydası olanı değil, benimle anlaşabileni tutarım yanımda.

Seninle şuan iletişimimiz bitmiştir Totras.

Babamın yerini almaya çalışma." dedi vr ayağa kalkarak kapıya yöneldi.

Totras sinirle:

" Oğlumu kollullarını geri ver!" dedi ve Andrew'in üzerine gelerek onun kolundan tuttu.

Andrew sakin şekilde yavaşça arkasını döndü, kollukta ki bıçağı çıkartarak Totras'ın karnına sapladı ve onu duvara mıhladı:

" Hiç benim değildi, sana vermemeni söylemiştim, şimdi oğlunla cennete güzel vakit geçir.

Benden se selam söyle,  cehennemin en sıcak yerinde yanarken size bakıcağım." dedi ve Totras'ı o halde bırakarak kapıyı açtı.

" Eiri gel, gidiyoruz" dedi, Eiri kapıdan hızla çıktı, Totras son nefesinde:

" Canavarsın... Andre-" dedi ve Siena ana'nın şefkat dolu kollarına ruhunu teslim etti.

Andrew de dışarıya çıkarak kapıyı kapattı.

Eiri bahçede arkası dönük şekilde ayakta duruyordu,  ağlıyordu.

Andrew uzaktan ona:

" Kalbini bunlara kapatmalısın Eiri, yoksa be yürüyeceğimiz bir yol, nede yürümek için tâkatimiz kalır." dedi.

Eiri sinirle arkasını döndü, koşarak Andrew'in yanına geldi ve ona tokat attı:

" NEDEN ANDREW NEDEN?! NEDEN SEM ETRAFTA İKEN BİRİLERİ ÖLMEK ZORUNDA!?"

Dizlerinin üstüne çökerek:

" Önce Aria, şimdi de Totras,  neden sonu hep aynı yola çıkıyor ki?!" dedi ve ağlamaya devam etti.

Astronia'nın kavurucu havası zaten bunaltıcıydı, Eirinin göz yaşları anında buhar oluyordu.

Andrew'in yüzü düştü, bir kez daha kendinden nefret etmişti, tek dizinin üstüne çömeldi, elini Eirinin omuzuna koyarak;

" Eiri, güzel bir hayatı hak eden tek insan sensin.

Senin hayatın güzel olsun diye, önümüze tanrılar bile çıksa durmam, duramam.

Bana, beni hatırlatıyorsun,  aciz, zavallı ve kimsesiz. Tek bir farkla, sen benim gibi pislik değilsin.

Ben ne yaparsam yapayım, isterse güneşleri tek nefeste söndürsem bile asla huzura eremeyeceğim.

Bizzat Siena ana söyledi, ki yürüdüğüm yol bunu doğruluyor.

Bende isterim, çiçeklerin arasında koşup kelebek kovalamak, bisiklet sürmek,  arkadaşlarımla oynamak.

Ama bunu hak etmiyorum, bunu hak eden kişi sensin, senin için gök kubbeyi yerlere çalar, yıldızları sana taç yaparım.

O yüzden, benimle birlikte her şeye kalbini kapat, bir benimki sana, bir de senin kalbin bana açık olsun.

' Ateşe su dökersen daha da alevlenir, içimdeki öfke de ne su ne de ateş, sadece katliam'

Unutma; Beni senin kadar, seni de benim kadar seven kimse olmayacak." dedi ve ayağa kalktı.

Elini Eiri'ye uzatarak ona kalkmasını işaret etti.

Eiri biraz tereddütse kalsa da Andrew yine haklıydı, ne onu öylesine seven biri olacaktı ne de Andrew'i sevdiği kadar başkasını sevecekti.

Bira düşündükten sonra Andrew'in elinden tutarak ayağa kalktı ve :

" Peki, tamam. Ama o güzel bahçede benimle birlikte koşacaksın.

Beni asla yalnız bırakmayacaksın, söz mü?" dedi.

Andrew sesini çıkartmadan Eiri'ye sıkı sıkı sarıldı, Eiri yine tereddüt etmişti ancak Andrew'in sarılışı, kalbindeki buzu eritmişti.

AVCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin