Gerçek?

3 0 0
                                    

Andrew ve Neefrax birbiri ile ölümüne savaşırken,  ikilinin ortasından parlayan, göz alıcı bir ışık ikisini de savurmuştu.

Andrew derhal ayağa kalktı, Neefrax tetikteydi.

Işık söndüğünde,  Siena oradaydı, ruhların annesi.

Siena:

" Selam getirdim sizlere ölülerden, canını sizin için vermiş bedenlerden, son nefeslerinde sizi düşünenlerden." dedi.

Neefrax şaşkın ve sinirli şekilde:

" Siena! Ne işin var burada? Savaş tanrısı sana emrediyor, cevapla ölümün güzel kızı!" dedi.

Andrew olan biteni sesizce izliyordu ki Siena, on kolunun beşi ile Andrew'i işaret ederek:

" Savaşçı, hakkını teslim ediyorum, savaş tanrısına karşı iyi savaştın!

Lakin senin gibi bir ölümlü, en güçlü tanrılardan olan, Neefrax'ı ne denerse denesin yenemez.

Şimdi, yaşamının kararı Neefrax'ın.

Ölmeni isterse ruhunu hiçliğe yollayacağım, seni bağışlarsa ait olduğun yere gideceksin. " dedi.

Andrew korkuyordu,  ölümün ta kendisi, Siena onun hayatını Neefrax'ın ellerine teslim etmişti.

Ölümden daha büyük bir güç yoktu ki, Neefrax Andrew'in ölmesini istedikten sonra vazgeçse bile, bu Sienanın kendi kararına kalması demekti.

Ortam gergindi, Andrew'in beyni aynı anda milyonlarca kaçış planı yapmaya çabalıyor, tüm sonuçları değerlendiriyordu.

Neefrax yaralarını anında iyileştirerek biraz gerildi, kılıcını kaldırıp kın'ına koydu ve Andrew'in gözlerinin içine baktı.

Şaşkındı, Neefrax karşısındaki her kim olursa olsun onun bir sonraki hamlesini görebilen özel bir yeteneğe sahipti, aynı Andrew gibi.

Lakin bu yeteneği, Andrew'in süper bilgisayar gibi çalışan zihnini göremiyordu.

Neefrax'ın görebildiği tek şey, Andrew'in içindeki sonsuz ve derin karanlıktan başka bişe değildi.

Andrew halen deli gibi düşünüyordu,  saniyeler geçmişti ama bu süre içinde milyarlarca senaryoyu değerlendirmişti.

Tek olası kaçış yolu, elinden gelirse Neefrax'ın boğazına kılıcını saplayarak kendisini kızıl alev ile birlikte evrenin en ucra köşesine ışınlamaktı.

"KARAR!" dedi Neefrax.

Andrew'in kemikleri titriyordu, tüm gücünü bacaklarına yönlendirmiş,  her an parlamaya hazır bir ışık gibi bekliyordu.

" Fâni'nin hayatını bağışlıyorum!

Tek bir şartım var;

Ey fâni, ey Andrew, ey yüce savaşçı!

Nerede olursa olsun, birdaha asla karşıma çıkmayacağına, Siena yı aptal ölümlü dertlerine ortak etmeyeceğine ve bu yaşananları asla ama asla birine anlatmayaya yemin edersen, hayatın senin olabilir.

Savaştır benim dansım
Bayrağımdır kılıcım
Olmazsa savaşçının içinde kıvılcım
Kendini bir bok sansın."

Andrew sesizdi, başını öne eğdi, gözlerinden akan sıcak yaşlar, derin derin aldığı nefes, zoruna giden bir savaş.

Kaldırdı kafasını,  önce Siena'ya baktı içli içli, gözlerinin içine baktı, ikisininde gözleri ölüm kadar soğuk ve sesizdi.

Neefrax'a baktı, kendini beğenmiş ifadesi midesini bulandırdı, onun da gözlerinin içine baktı.

Neefrax'ın gözleri öyle güzeldi ki Andrew ona kızamıyordu, içinde gördüğü, cehennem ateşinin savaşa bürünmüş hali muhteşemdi.

Derin bir nefes aldı:

" Sorsana o ölü bedenlere, kalpleri halen atıyormu?

Atmaz ki,  sevgi nedir bilmezler.

Ölenlere üzülmüyorum, yaşayanlara acıyorum.

En çokta kendime,  bu iğrenç ve pis bedene, bu çivisi çıkmış düzene, bu nefret edilesi hayata.

Sayenizde öğrendim:

Yalanlarla yaşayanları gerçekler öldürür.

Gerçek olmak nasıl bir duygu Siena?

Hepimiz yalan isek, neden bir gerçek var ki?

Neden gerçek varsa, her şey yalan dolu ki?" dedi.

Siena, Andrew'e dönerek:

" Gerçek ortaya çıkana kadar yalan da yoktu,  yalan ortaya çıktığında gerçek de unutuldu." dedi.

Neefrax araya girerek:

" Peki Andrew,  senin için 'gerçek' gerçek nedir? Her şeyi yalan kabul ediyorsan?"

Andrew biraz daldı, Neefrax'a bakarken gözlerinin önüne Eiri'nin silueti geldi:

" Gerçekte aynı sevgi gibi.

Kaptırırsan yalan dolu bir denizin ortasında buluyorsun kendini.

Sevmeye kıyamazken birisi gelip elinden alıyor, sen gözlerine bakmaya utanırken başkası onu izliyor.

Gerçekten 'gerçek' diye bir şey yoktur.

Yalan denizinin üstünde yüzerken,  kendi doğrularımızı gerçek sayıyoruz, aslı astarı olmadan.

Yalana batarasan oradan seni doğruların mı çıkartacak, gerçekler mi?" dedi.

Neefrax bıkmış gibi:

" Peki tamam, felsefe gibi şeylere benim kafam yetmez, şimdi söyle:

Şartlarımı kabul ediyormusun, etmiyor musun?"

Andrew kafa sallayarak " Ediyorum, bir daha karşına çıkmayacağım" dedi.

Siena, Andrew'in yanına gelerek elini onun omuzuna koydu ve :

" Sen demiştin:

' Kendini kendinden kurtar', halen kurtarılmayı mı bekleyeceksin, yoksa kendi dediğini yapacak mısın?

Evine dön evladım,  insani sorunlarını ve sorularını kendin çöz." dedi ve Siena, Andrew'i dünyaya ışınlayarak kendisi de ortadan kayboldu.

AVCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin