Yıkım

2 0 0
                                    

Eiri su ısıtmak için demir kova bulmaya gittiğinde, Andrew olduğu yerde, başı eğik hüzün ve kederle oturuyordu.

Nedenini bilmediği şekilde tüyleri diken diken oldu, kafasını kaldırıp etrafına şaşkın şaşkın bakarken, gözünün önüne Zenith gelmişti.

Az ileride, kapının yanında duran Zenith,  kolunu havaya kaldırdı ve eli ile tavanı işaret etti.

Andrew halüsinasyon gördüğünü biliyordu ancak neden şuanda görüyordu ki?

Ayağa kalkarak çevresine baktı,  yerde duran kılıcını sırtına, hançerini de beline astı.

Camdan dışarıya baktığında bu sefer Aria yı görmüştü, bir kaç adım geri çekildi.

Arianın ölümü zaten Andrew'i sarsmıştı, şimdi de karşısında onun siluetini görmüştü, bu Andrew'i inanılmaz rahatsız etmişti.

Aria da kolunu yukarıya kaldırıp, eli ile havayı işaret etmişti.

Andrew dikkatle yukarı baktı, görebildiği tek şey usul usul yağan kardı.

Eiri elinde su dolu kova ile içeriye geldi, Andrew ayakta ve dışarıya bakıyordu.

Eiri " Sen iyi misin? " dedi. Andrew sesini çıkartmadı, belli ki bir şeyler tersti.

Andrew yavaşça geri geri yürümeye başladı, Eirinin yanına geldiğinde ona dönerek:

" Bu çok tuhaf, Zenith ve Aria yı gördüm" dedi.

Eiri şaşırdı:

" Nasıl yani? Nerde gördü-"

Eiri lafını bitiremeden Andrew, onun üstüne atlayarak kapanmıştı.

Birden bire hayal dahi edilemeyecek kadar yüksek bir ses dalgası, tüm evi yok etmişti.

Bir saniye sonra etraf öylesine parlaktı ki Andrew, Eirinin içindeki kemikleri görebiliyordu.

Gökte sanki binlerce güneş varmış gibiyidi.

Hemen ardından sıcaklık hızla artmaya başladı,  bunu anlayan Andrew,  derhal kızıl alev ile kendi çevresini çember şeklinde yakmıştı.

Isı dalgası akıl almaz derecekere ulaştı, ışık öylesine güçlüydü ki sanki güneş dünyaya çarpmış gibiydi.

Bir anda her yer alev almaya, Andrew'in tüm bedeni yanmaya başladı.

Bu şey ateş değildi,  radyasyon du, Andrew'in tüm bedeni acılar içinde kül olmaya başlamıştı.

Eiri gözlerini sonunda açmayı başardı, olayın başlangıcından 7 saniye geçmişti.

Eiri, Andrew'in tüm bedeninin yandığını görünce dehşete düştü, korkudan çığlık atmaya çalıştı ancak, basınç yüzünden kılını dahi kıpırdatamıyordu.

Andrew'in tüm bedeni, Xan enerjisini sömürerek iyileşmeye çabalıyor, bir yandan da bütün şehir yok olmaya başlıyordu.

Bunu yapan şey, Kuantum bombasından başka bir şey değildi.

Patlamanın ardından 15 saniye geçmişti, alevler ve radyasyon hızla düştüğünde Andrew'in bedeni kendini akıl almaz bir hızla iyileştirmişti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Patlamanın ardından 15 saniye geçmişti, alevler ve radyasyon hızla düştüğünde Andrew'in bedeni kendini akıl almaz bir hızla iyileştirmişti.

Eiri halen hareket edemiyordu,  Andrew'in kemikleri basınç yüzünden kırılıp tekrar iyileşiyordu, bu sayede ayağa kalkmayı başarmıştı.

Andrew devasa mantar bulutuna baktığında, korkunun tohumları onun için uzun yıllar sonra filizlenmişti.

Hemen arkasını dönerek Eiri yi zorla kuçakladı, basınç inanılmazdı.

Kuantum bombası, sıradan bir atom bombasınsan yaklaşık bir milyon kat daha güçlü ve yıkıcıdır.

Bombanın gerçek yıkıcılığı patladığı zaman değil, patlamadan 20 saniye sonra gözlemlenir.

Kuantum bombası, sıradan bir atom bombasından daha güçlü patlar ve ilk saniyler aynı etkilerin sadece daha yıkıcı hali gözlemlenir.

Lakin 20. Saniyeden sonra,  bombanın oluşturduğu mantar bulutunda, Kuantum dolanık parçacıklar artık serbest olduğu için;

Havadaki tüm molekül ve atomlarla etkileşime geçerek onları da dengesiz hale getirir.

Bunun sonucunda bulut, vakum etkisi ile kendi içine toplanırken çevresindeki her şeyi kendine doğru çeker.

Muazzam vakumdan sonra kararsız maddeler, diğer atomlarla anında etkileşime girdiklerinde ikinci ve insanlığın kendi eli ile yapabileceği en güçlü patlama ortaya çıkar;

Kuantum dolanıklık patlaması.

On milyon char/Tsar bombasına eş değer güce sahip olan bu ikincil patlama, patladığı yerde 4 km kadar derine krater açabilir.

Andrew, Eiriyi tüm gücü ile kucaklamıştı, bomba ikinci evreye geçti geçecek, tüm kıtayı yok etmeye hazırlanıyordu.

Bomba Andrew'in ve Eirinin bulunduğu evden yanlızca 2 kilometre uzakta patlamasına rağmen, ikisi de hayattaydı.

Andrew'in dayanıklığı muazzamdı, bedeni deli gibi kendini yenilemese muhtemelen toz olup gidecekti.

Eiri ise Andrew'in kızıl alev ile yarattığı çemberin tam ortasında olduğundan,  pek etkilenmemişti, ama olaylar çığırından çıkmak üzereydi.

Andrew tüm gücü ile koşuyordu, etraftaki insanlar buharlaşıyor ve yanıyorlardı.

Eirinin gözleri  ışık yüzünden kör olmuştu, etraftan gelen çığlıklar Eirinin durumu anlamasına hem yardımcı, hemde korkusu oluyordu.

Andrew nefes nefeseydi, artık bitmişti, ikinci evre başlamıştı.

Arkasına korkulu gözlerle döndü, döner dönmezde bir patlama daha yaşandı.

Andrew kendisine doğru gelen ikinci patlamanın şok dalgasına yakalanmış, yere yığılmıştı, sanki üstünde bir gezegen varmış gibi ağır hissediyordu.

İkinci patlama öylesine güçlüydü ki, merkezden gelen sıcak ve radyasyon,  tüm toprağı buhar etmeye başlamıştı.

Andrew anlık olarak zamansız yeteneğini aktifleştirdi, zaman yavaşladı.

Onca basınç ve sıcaklığa rağmen Andrew,  bir şekilde ayağa kalktı, elini yere koyarak kızıl alevi yarattı.

Kızıl alev ile yanan elini önce Eiriye sonra kendisine değdirerek, yakmaya başladı.

Alevler, zaman aşırı yavaşlamış olsada normal hızlarında yanmaya başladılar.

Andrew'in takati bitti bitecekti, Zamansız ondan çok fazla güç emiyordu, üstüne üstlük kızıl alev ve iyileştirme faktörü, canını çok yakacak düzeyde Xan enerjisi tüketiyordu.

Eiri yanarak ortadan kayboldu,  peşine de Andrew.

Zaman kendine geldiğinde, tüm kıta haritadan silinmişti.

AVCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin