3 sene sonra...
Gözlerimi yavaşça açtığımda odamın camından sabahın ilk ışıkları yüzüme vuruyordu. Yavaşça diye tarafa dönerek alaza yöneldim. Yüzündeki hafif tebessümle hala uykuda olduğunu belli edecek derecede güçlü bir nefes alış sergiliyordu. Alazın yüz hatlarında kendimi kaybetmişken odanın kapısı aniden açıldı!
Ayaz:
-anneee annneee!
Şaşkınlıkla ayaz bakıyordum. Anne diye bağırarak odamıza dalmıştı. Arkasından bakıcısı da gelmişti ama bana mahçup gözlerle bakmakla yetinmişti. Bakıcıya yavaşça odadan ayrılmasını söylerken ayaz çoktan kucağıma atlamıştı bile.
ayaz:
-anne?
Melina:
-prensim sana da günaydın.
Ayaz bana sorgulayan gözlerle bakıyordu. Tabi bu kadar sese alaz da uyanmaya başlamıştı. Homurdanarak doğrulduğunda o da sorgulayan gözlerle ayaza bakmaya başladı.
alaz:
-oğlum senin burda ne işin var bu saatte?
Saat sabahın 5 i olduğu için bu soru oldukça normaldi. Ayaz kaşlarını çatarak babasına bakmaya devam ett.
ayaz:
-annemi özledim ve bu yüzden uyandığım gibi sizin yanınıza gelmek istedim. Ama bakıcı izin vermedi bende kaçtım.
İkimizde sırıtarak onu dinliyorduk. İnce ve bazı harfleri tam kullanamamasının verdiği tatlılıkla öylesine konuşuyordu.
alaz:
-sana bakıcını dinlemen gerektiğini söylemiştik ayaz hatırlıyor musun?
ayaz:
-evet hatırlıyorum ama annemi tüm gece göremiyorum baba, tabi sen hep onunla berabersin.
İkimizde gülmeye başlamıştık ayaz resmen babasını kıskanıyordu. Bizim gülmemizle beraber o da gülmeye başladı. Yarım saate yakın böyle vakit geçirdikten sonra hazırlanmak için kalktık.
Ayazı bakıcısı yanımıza aldıktan sonra alaz da duşa girmişti. Bende aynanın karşısına geçmiş artık oldukça belli olan karnıma bakıyordum. İçimdeki minik prensesin beni çok fazla bekletmeyeceğine emindim.
Tabii siz olayların belli bir kısmında sonrasına şahit olamadınız ve neler olup bittiğini bilmiyorsunuz. Sanırım kısaca özetlemem gerekecek.
En son mahkeme salonundaydık. Suçlular gerçek cezasını bulduktan sonra dışarıya adım attığımızda hepimiz huzurlu birer nefes alıyorduk. Başımızdaki belalar artık bitmiş. Geçmişin izlerinin çoğu silinmiş silinmeyen ya da eksik olan ne varsa üstünü kapamıştık. Artık yeni bir hayata başlamamız gerektiğinin hepimiz farkındaydık. Size sonraki süreçten bahsedeceğim. Gerçekten de dediğim gibi oldu. Hepimiz yeni hayatlarımıza başladık. İlk olarak evan ve elura oğa krallığının tahtına geçti. Şu an hala tahtalara ve halk tarafından çok seviliyorlar. Annem daha mütevazı ve sessiz bir hayat sürmek istediğini söyleyerek saraydan ayrıldı ve kendine halkın içerisinde bir ev tuttu. Her hafta düzenli olarak görüşmeye devam ediyoruz ama sizin bildiğiniz o otoriter kadın artık kendini işlerden tamamen çekti ve doğal bir yaşama adadı. Selina ve yamaç su krallığını yönetmeye devam ediyor onların da bir kızı oldu ve selina son üç gün içinde yeniden hamile olduğu haberini bize verdi. Kızlarının ismini eluranın annesinin ismi olan Adore koydular. Gerçekten krallıklarında mutlu bir hayatları var ve bu beni çok mutlu ediyor. Onlarla da iletişimimiz asla kopmuş değil. Eski günlerdeki kadar olmasa da hala en iyi arkadaşlarız. Ve son olarak biz, ben ve çekirdek ailem. Alaz, ayaz, ben ve bir süre sonra aramızda olacak olan yeni üyemiz Linda Sparks. Bizde olaylardan sonra ateş krallığında hayatımıza devam ettik ve ayazın doğumu aynı zamanda kız kardeşine hamile kalmamla birlikte ailemizi büyüttük. Hepimiz o yıllarda çok yıpranmıştık. Başta bir savaş sonrasında ortaya çıkmayan büyük sırlar bizi oldukça yormuştu. Gerektiğinde kayıplar vermiş, sevdiklerimizi kendi ellerimizle toprağa koymak zorunda kalmıştık. Ama bunları birer acı olarak görmeyi bırakalı çok zaman oldu. Artık her şeyi olması gereken ve olan olaylar olarak görüyor, küçük şeyler haricinde pişmanlık duyduğum şeyleri en aza indirgiyordum. Sonuç olarak artık düzlükteydik. Karşımızda sırlar engebeli yamaçlar yoktu. Alemiz ve korumamız gereken bir krallık vardı. Yani baştan beri olmasını istediğimiz her şeye sahiptik.
Bugün de selinanın hamilelik haberine ithafen hep beraber kahvaltı edecektik. Kahvaltının bizim sarayda yapılmasını bizzat ben istemiştim. Sanırım artık herkes yavaş yapvaş toplanmıştı ve bende hazırlansam iyi olurdu.
Kıyafetlerimi düzeltip saçıma da çiçekli bir toka taktıktan sonra yavaşça ana balkona doğru ilerlemeye başladım. Alazla ayaz çoktan kahvaltıya inmişlerdi. Yavaşça balkon kapısına yaklaştığımda herkesin çoktan masaya oturmuş ve neşeyle sohbet ettiğini gördüm. Annem masanın sağ tarafındaki ilk sandalyede oturuyordu, gülümseyerek ayaza bir şeyler anlatıyordu. Ayazda annemin kucağında oldukça heyecanla anlattıklarını dinliyordu. Masanın sol tarafında ilk sandalyede abim yanında ise selina vardı. Abimle selina kendi aralarında gülüşüyordu. Selinanın arada eli karnına gidiyordu. Abimin kucağında oturan adore de ara sıra annesinin karnına dokunuyor ve şaşkın gözlerle bakıyordu. Sanırım yeni bebekleri için en az benim kadar heyecanlıydılar. Evan ve elura ise sağ ve solda karşılıklı olarak oturmuşlar evan annem ile arasına bir sandalye çekmişti sanırım bu sandalye ayaz içindi. Evan da oldukça mutlu görünüyordu. Elura ile yıllar sonra kavuşmuş ve sonunda huzura ermişti. Onlar adına çok seviniyordum. Ve sonra gözlerim alaza döndü. O anda aslında onun da beni izlediğini fark ettim. Masanın sağ başında oturmuş ve gözlerini gözlerime dikmiş durumdaydı. Yüzünde mutlu bir gülümseme vardı, bu hayatta hiçbir şeye değişmeyeceğim o gülümseme... yavaşça ayağa kalkarak yanıma geldi, masadakiler o kadar derin sohbet halindeydiler ki bunu fark etmediler bile.
Alaz:
-ordan izlemek güzel olmalı, bir saattir herkesi izliyorsun.
Melina:
-böyle herkesi bir arada görünce alaz, aklımdan eski günler bir film şeridi gibi geçti ve şuanki mutululukları beni daha da çok mutlu etti.
Alaz:
-her şey geride kaldı, artık sadece bu gördüğümüz mutlu tablo var olacak biliyorsun değil mi?
Cevap vermedim. Alaza dönüp gözlerine bakmam yeterli oldu. Gözlerimin içi gülüyordu ve o da bunu anlamıştı. Yavaşça elimden tutarak yanağıma bir öpücük kondurdu. Ele ele tutuşmuş bir biçimde masaya doğru ilerledik. İşte o zaman kalabalık da bizi fark etmiş gülümseyen gözlerle bize bakmaya başlamışlardı. Yavaşça masanın başına geçtik ve oturduk. Ayaz da anneannesini kucağından koşarak bana geldi.
İşte o anda herkes yeniden eski neşesine devam etti ve kahvaltımıza başladık. O anda kafamı kaldırarak gökyüzüne gözlerimi diktiğimde, arada beni ziyarete gelen beyaz kuşun sarayın kulelerinden birinde durduğunu ve bizi izlediğini fark ettim. İşte şimdi tüm ailem buradaydı, ve benim hayatımın yolculuğu burada son buluyordu.
Final...
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
biliyorum bazılarınız bana bölüm yayınlamadığım için kızmış olabilir ama geçerli sebeplerim vardı, okuyucularım...
bu hikaye artık fazlasıyla uzamış ve içinden çıkılmaz bi hale geliyordu. ortaya bazı sebepler de çıkınca Wattpad'e uzun bir ara vermek zorunda kaldım. aslında kitaba hiç dokunmayacak ve böylesine bitmiş olarak bırakacaktım ama buna gönlüm elvermedi. ben sizlerle bu kitapla tanıştım ve bu kitap bir sonu hakkediyordu. an itibariyle bu ani verilmiş bir final kararı oldu ama bence olaylar güzel bir şekilde bağlandı.
hepinizi sevgiyle kucaklıyorum, periler ve uzmanlar...
başka evrenlerde görüşmek dileğiyle...
son kez iyi okumalara<3
-melina
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateş Krallığı Ve Son Koruyucular
Fantasiaiki koruyucu, yok olan bir krallık, saklanan gerçekler ve ortaya çıkması bir çok acıya sebep olacak sırlar... ateş krallığının yıkılmasından sonra ateş koruyuculardan kimsenin kalmadığına inananlar ve gerçeklerin zıtlığı... gizli bir görevle başlaya...