Gözlerimi açtığımda tuhaf bir odadaydım. Duvarları kırmızı ve altın rengi desenlerle süslenmiş tavanında ışıltılı bir avize bulunan ve oldukça aydınlık bir odaydı. Yerimden doğrulmak istediğimde kolumdaki serumu fark etmiştim. Kırmızı bir sıvı damarlarıma doğru akmaktaydı ama bu beni rahatsız etmemişti. Yavaşça serumu hareket ettirmeden doğrularak etrafa bakındım. Kocaman bir yatakta yatıyordum tam karşımda koskoca bir dolap sağ tarafımda balkona açılan büyük camlar solumda kitaplık ve yine solumda ileride kapı vardı. Oda genel olarak kırmızı desen ağırlıklı süslenmişti. Kitaplık kitaplarla doluydu. Sağ tarafımda yer alan camdaki yere kadar uzanan beyaz tüller odaya farklı bir hava katmıştı. Nerede olduğumu anlayamasamda odluğum yer oldukça hoşuma gitmişti. Yatağımın sağ tarafında dursa komodine döndüğümde üstünde bir çerçeve içinde selina abim ve alazla olan fotoğrafımızı görmüştüm. Bu fotoğraf benim doğum günümdendi. Bir dakika bu fotoğrafın burada ne işi vardı ve ben nerdeydim. Odanın büyüsüne öylesine kendimi kaptırmıştım ki bulunduğum durumu unutmuştum. Yavaşça serumu çekerek yerimden doğruldum o sırada başıma büyük bir ağrı saplandı. Her şey karanlık gibiydi en son neler olmuştu hatırlamaya çalışıyordum ama zihnimde silik birkaç anıdan fazlası yoktu. O anda hatırladığım bir şey zihnime saplandı. Alayla. Evet onu hatırlıyordum. Bir savaş. Çığlıklar ve büyük bir ısı. Ardından göz kamaştıran bir kırmızı ışık. Ama tüm bunları zhnimde birleştiremiyordum. yatağımdan ilerlemeye çalışırken aniden kapı açıldı. İçeri giren orta boylu esmer ve üzerinde beyaz kıyafetler bulunan bir kadın beni görünce gülümseyip hemen ardından ciddi bir tavır takındı ve bana doğru ilerledi.
?:
-prenses melina ayağa kalkmamalısınız.
Bana prenses mi demişti. Yani herkes ateş kralının kızı olduğumu biliyordu. Ama nasıl. Ve ne zaman?
Melina:
-bana neden öyle dediniz?
Bu söylediğime bir süre anlamayan gözlerle bakmış ardından gülümseyerek bana yaklaşmıştı. Yavaşça kolumdan tutmuş yatağıma beni geri götürdükten sonra yeniden doğruldu.
?:
-prenses melina anladığım kadarıyla biraz kafanız karışmış. Size benim bilgi vermem kesinlikle doğru olmaz. Bu yüzden size prenses selinayı çağıracağım. Bu arada adım arla, sizin kişisel yardımcınızım bir şeye ihtiyacınız olursa seslenmeniz yeterli.
Arlanın dedikleri oldukça tuhafıma gitmişti. Prenses selina arkadaşım olan selina mıydı? Ama nasıl prenses olmuştu? Benim neden kişisel yardımcım vardı ve tüm bunlar ne demekti? En iyisi oturup prenses selinayı beklemekti. Sanırım sorularımın cevabı ondaydı.
Aradan bir süre geçtikten sonra yavaşça kapının açılma sesiyle yataktan kapıya doğru dönmüştüm gördüğüm kişi karşısında önce mutlu olmuş ardından ise şok olmuştum. Bu selinaydı. Ama olduğundan daha tuhaf görünüyordu. Selina genelde spor giyinen bir insanken şu an üzerinde pembe uzun bir elbise ayağında pembe topuklular vardı. Kollarına yeşil bir tül geçirmiş kafasına ise gümüş yapraklardan oluşan bir taç takmıştı. Saçı oldukça özenli bir şekilde dalgalandırılmış makyajı doğal ama güne uygun olmuştu.
Selina:
-aman tanrım melina sen gerçekten uyanmışsın!
Demesiyle üstüme atlaması bir olmuştu. Evet görünüşü farklıydı ama hala benim en yakın arkadaşım olduğu kesindi.
Melina:
-selina bende seni gördüğüme sevindim ama bana ne olup bittiğini anlatmalısın. Kafam çok karışık ayrıca sen, senin bu halin ne?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateş Krallığı Ve Son Koruyucular
Fantasyiki koruyucu, yok olan bir krallık, saklanan gerçekler ve ortaya çıkması bir çok acıya sebep olacak sırlar... ateş krallığının yıkılmasından sonra ateş koruyuculardan kimsenin kalmadığına inananlar ve gerçeklerin zıtlığı... gizli bir görevle başlaya...