Bölüm 3: Okul

568 31 6
                                    

Gözlerimi açtığımda etraf aydınlanmaya yeni başlamıştı. Heyecandan olacak ki tüm gece uyuyamamıştım. Daha doğrusu kesik kesik uyumuştum. Yataktan doğrulup aşağı kata indim. Erken uyandığıma göre kahvaltıyı hazırlayabilirdim. Bende öyle yaptım. Yaklaşık yarım saat sonra selina da uyandı.

Selina:

-günaydın mel.

Melina:

-günaydın seli.

Selina:

-okul için heyecanlı mısın? Ve sanırım ufak bir sorunumuz var:

Melina:

-heyecanlıyım ama daha çok endişeliyim. Dünya hakkında neredeyse hiçbir şey bilmiyoruz ve hiç tanımadığımız bir ortama gireceğiz. Ve sen ufak bir sorun var deyip beni daha da endişelendirdin.

Gerçektende öyle olmuştu bana bakıp gülmeye başladı. Bu durum ne kadar komiğine gitsede onun yüzündeki endişeyi de algılayabiliyordum. Bir anda kolumdan çekiştirip beni odaya götürdü.

Kıyafet dolabını açtı ve ekledi:

-peri kıyafetleriyle okula gitmeyi düşünmüyorsak büyük bir sorunumuz var.

Haklıydı. Perilerin giydiği elbiselerle mi gidecektik? Tamam çok şık parçalar değildi ama insanların böyle giyindiklerini hiç sanmıyorum özellikle günlük hayatta. Ben bunları düşünürken odanın köşesindeki bir valiz dikkatimi çekti. İçini açtığımda alaylanın bunu da düşündüğünü anladık. Bize çok garip gelen kıyafetler vardı ama mecbur alışacaktık.

İkimizde dünyaya ait kıyafetlerden giydik ve telefon konumundan yardım alarak okula doğru harekete geçtik. Telefon peri dünyasında kullanılan bir alet değildi. İstesek kullanırdık ama büyünün olduğu evrenimizde telefon bize çok gerekli gelmemiş olmamalıydı.

Etrafa dalgın dalgın bakarken okula geldiğimizi anladım. Büyük bir alandı. Bölümlerimiz farklıydı bu da ayrı sınıflarda olacağımız anlamına geliyordu. Kendi başımıza umarım başımıza iş almayız diye düşündüm. Ayrılmıştık sınıfı bulmaya çalışıyordum etrafta çok fazla öğrenci vardı. Herkes baa bakıyormuş gibi hissediyordum. Bu doğru değildi evet ama yine de bu histen kurtulamadım. Farklı olan çok özelliğim yoktu aslında belki göz rengim ve saç rengim biraz... ikiside kızıl kahveydi. Ateş perisi olmanın getirdiği özellikler işte. Biz periler genellikle elementlerimize göre fiziksel özelliklere sahiptik. Mesela selinanın gözleri yeşil ten rengi toprak rengiydi. Benim tenim beyazdı bu çoğu zaman tuhafıma gitse de her özellik elemente göre olmayacak herhalde deyip normal karşılardım.

Aklımdan bunlar gibi bir sürü düşünce geçerken birinin bana seslendiğini fark etttim. Tanımadığım biriydi. Uzun boylu, saçları koyu kahve gözleri benim gibi kızıl olan biri yanıma yaklaştı.

Yabancı:

-merhaba yenisin ve kayboldun sanırım.

-evet yeniyim de kaybolduğumu nasıl anladın?

Küçük bir gülümse takındı. Bende gülümsedim gerginlik olmasından hoşlanmıyordum.

Yabancı:

-bu koridordan tam olarak üçüncüye geçiyorsun ve her seferinde aynı yöne bakıyorsun. Ya kayboldun ya da ne yaptığının farkında değilsin. Ki onayını aldığıma göre birincisi.

-bugün ilk günüm. Biraz heyecanlı ve telaşlıyım. Farkında değildim.

-herkes ilk gün ne yapacağını bilemez inan bana. İstersen sınıfını bulmanda yardımcı olabilirim. Bu arada ben aras.

Ateş Krallığı Ve Son KoruyucularHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin