Bölüm 12: Ateş Krallığının Prensi

370 26 0
                                    


Selinadan:

Gözlerimi açtığımda odamda olduğumu fark ettim. En son ne olduğunu hatırladığımda ise içimi yine endişe kapladı. Duvardaki saate baktım henüz 6'ydı. Yataktan kalkmak için doğruldum ama başaramadım. Üstümdeki kolu fark ettiğimde ani bir hareketle dirseğimle birine çarptığımı fark ettim. Kafamı döndürdüğümde o kişinin yamaç olduğunu fark ettim ona yanlışlıkla vurduğum için gözlerini açmaya başlamış aynı zamanda kafasını tutuyordu. Sanırım dirseğim oraya gelmişti. Bir dakika yamacın benim yatağımda ve bana sarılır vaziyette burada ne işi vardı. Gözlerini tam olarak açtığında sanırım o da beni görmeyi beklemiyordu ki aniden konuşmaya başladı.

Yamaç:

-senin ne işin var burada?!

Selina:

-benim mi ne işim var burada, yamaç benim odamda olduğunun farkında mısın acaba sen? Ya da kafana yediğin dirsek darbesiyle afalladın mı?

Etrafına bakındıktan sonra nerede olduğunu anlamış olacak ki yüzü kızardı. Ben ise bu haline gülmeye başladım. Hala kafasını tutuyordu acaba canı çok mu yanmıştı.

Selina:

-evet yatağımda ne işin var sorabilir miyim?

yamaç:

-dün gece seni odana getirdikten sonra uyuyana kadar başında bekledim. Herhalde uyuyakalmışım. Abartılacak bir şey değil. Ama senin yaptığın peri!. Beynimi patlatmadığına şükretmeli miyim elin gerçekten ağır.

Selina:

-kusura bakma her gün yatağımda bir yabancıyla uyanmıyorum nasıl tepki vereceğimi bilememiş olmam normal. Beni korkuttuğun için bu haldesin hakettin. Yamaç?... yamaç??

Yamaç:

-efendim sarmaşık perisi

Selina:

-canın yanıyorken bile hala aynısın ama neyseki ben iyi bir periyim. Bakayım başına çek elini.

Yamaç elini çektiğinde şaşırmıştım doğrusu. Hafif bir morluk vardı. Gerçekten selina tebrik ederim kendimi.

selina:

-aman ufak bir morluk ben simdi sana bir karışım içiririm geçer korkma.

yamaç:

-morluk mu inanamıyorum bu kadarını tahmin etmemiştim. Ayrıca bana zehir içirmeyeceğini nereden bileceğim.

o bunları söylerken ben çoktan kalkmış ve bitki karışımını almıştım.

Selina:

-sus ve iç şunu. Zehir kullanmak isteseydim dün gece kullanırdım. Size inandığımı söylediğimi hatırlıyorum.

Yamaç:

-evet evet tabi. Dün gece demişken, melinaya baktın mı bıraktığımızda baygındı.

Selina:

-sapasağlam ayakta olduğuna eminim mutfaktan sesler geliyor uyandığımdan beri. Bende aşağı iniyorum kahvaltıya yardım edeceğim iksiri içip gelirsin. Tüm şişeyi iç sakın bırakma.

Yamaç:

-emredersin sarmaşık perisi. Zehirliyse hesabını sorarım ama.

Dediğine gülmüştüm. Yamaçla ilk tanıştığımızda çok iyi anlaşmıştık. O da su bitkileri ile yakından ilgiliydi. Gerçi şimdi anlıyorum. Su bölümü diye bir şey yoktu. O da napsın su bitkilerini seçmişti. Iyi biriydi. Uzman olduğunu öğrendiğimde güvenim kırılmıştı ama su an yeniden oluşuyordu. Onlara inanıyordum çünkü doğruyu söylediklerini hissediyordum.

Ateş Krallığı Ve Son KoruyucularHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin