Yamaç:
-neye bakayım selina noldu.
Selinanın gösterdiği dala bakıyordum. Ama bana normal bir dal gibi gelmişti. O sırada tekrar söze girişti.
Selina:
-yamaç şu dal işte. Baksana 4 tane meyvesi var.
Bana gayet normal gelmişti ama selina sanki tuhaf bir şeymiş gibi bahsediyordu.
yamaç:
-yani neden olmasın ki sarmaşık perisi?
Selina:
-bu benim aklıma daha önce nasıl gelmedi. Birisinin daha varlığına burdan emin olabilirdik.
Yamaç:
-kimin varlığı ne diyorsun selina anlatır mısın artık.
Selina:
-yamaç o dal ateş krallığını temsil ediyor.
O sözlerden sonra zihnimde şimşekler çakmıştı işte. Diğer dallara baktığımda sayamayacağım kadar milyonlarca meyve olduğunu gördüm. Ama ateşi temsil eden dalda 4 tane vardı. Yani bu meyveler yaşayan insanları temsil ediyor olabilirdi.
Yamaç:
-ne demek istiyorsun selina eğer anladığım şeyse b-
Selina:
-tam olarak anladığın şey. Her meyve birini temsil eder. Ateş krallığından 4 kişi hayatta gibi gözüküyor. Kimse buraya gelmez o yüzden bunu kimse fark etmemiş olmalı. Ama yamaç dört kişi kim?
Selinanın sorduğu soruyu bende soruyordum. 4 kişi..
Selina:
-biri sensin diğeri melina diğeri alaz. Ama ya son kişi.. o kim yamaç? Onu bulmalıyız..
Dediklerinde sonuna kadar haklıydı. Onu her kimse bulmalıydık. Bir kişi daha vardı. Ve biz şu anda bu öğrendiğimiz şeyle kalakalmıştık. Hemen dönüp evana ve diğerlerine bunu söylesek iyi olurdu.
Yamaç:
-selina hemen dönüp bunu diğerlerine anlatmalıyız.
Selina:
-haklısın yamaç. Hadi fazla vakit kaybetmeden dönelim. Yakında sabah olacak. Ormanda gündüz gezersek birilerine yakalanabiliriz.
Yamaç:
-hadi o zaman sarmaşık perim..
Gülümsemişti. O kadar güzel gülüyordu ki. Elini tuttuğumda ilk önce biraz şaşırsa da elini çekmeden yürümeye devam etmişti.
...
Melinadan:
Ormanda alazı yakaladıktan sonra bir süre sarılarak kalmıştık. Nedenini bilmiyordum ama o an ona sarılmaya ihtiyaç duymuştum. Sonrasında gözlerime uzunca bakıp korkmamam gerektiğini söylemişti. Her şeye iyimser bakması beni mutlu etse de gerçekler bazen çok farklı olabiliyordu. Bir süre ormanda vakit geçirdikten sonra evan bizi bulmuştu. Aslında dönüş yolunu biliyorduk ama bizim için endişelenmiş olmalıydı. Şu anda da evanla beraber eve dönüyorduk. Evan önden gidiyor bizde arkadan alazla yürüyorduk.Sanırım yakında sabah olacaktı. Gündüz doğa krallığında dolaşamazdık. Gitmek için geceyi beklesek iyi olurdu.
Tam evin önüne geldiğimiz sırada ileride iki kişinin yanaştığını gördük. Evan endişelenip tam elini belindeki kılıca atacağı sırada karşımızdaki kişiler belirginleşti. Bunlar yamaçla selinaydı. Ama biraz farklıydılar. Bizi henüz görmemişlerdi. Ve onlar el ele mi tutuşuyordu? Bunun gerçek olup olmadığını anlamak için yakınlaşmalarını beklemiştim ki gerçekten öyle olduklarını fark ettim. Sanırım sonunda birbirlerine olan aşklarını itiraf etmişlerdi. Bir süre sonra bizi fark ettiklerinde ikisi de ellerini bıraktı. Hava her ne kadar hala karanlık olsa da yüzlerinin kızardığını anlayabiliyorduk. Hepimiz hafiften kıkırdamıştık ve sanırım bu hoşlarına gitmemişti. Selina aniden ciddileşti ve:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateş Krallığı Ve Son Koruyucular
Fantasyiki koruyucu, yok olan bir krallık, saklanan gerçekler ve ortaya çıkması bir çok acıya sebep olacak sırlar... ateş krallığının yıkılmasından sonra ateş koruyuculardan kimsenin kalmadığına inananlar ve gerçeklerin zıtlığı... gizli bir görevle başlaya...