Bölüm 8

17.2K 870 103
                                    




Way down we go...


BÖLÜM 8:

DAMDAN DÜŞEN

Sıkıntıyla nefes verdim. "Niye dinlemiyorsun beni, gerçekten gelmene gerek yok! Zaten duraktayım şu an."

"Bekle o zaman durakta iki dakika daha!" dedi Meriç sinirle. Belli ki itirazlarımdan gına gelmişti. "Yakındayım diyorum işte kızım ya. Kapatıyorum, hadi. Geldim zaten."

Uflayıp kendimi durağın bankına bıraktım. Saat olmuş dört, Meriç Bey'in aklına anca gelmişiz, bir de zeytinyağı gibi üste çıkıyor. Oh ne ala memleket diye geçirdim içimden. Bu zamana kadar başıma gelen gelmişti zaten, bir otobüse atlayıp antrenmana da gidebilirdim herhalde. Zaten berbat ötesi berbat bir gündü, başıma daha kötü ne gelebilirdi yani?

 Zaten berbat ötesi berbat bir gündü, başıma daha kötü ne gelebilirdi yani?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yeniden uflayıp başımı arkama yasladım. Ne sabah salonda gördüklerimi aklımdan çıkartabilmiş ne de Tuğçe'nin "bye..." diyen uyuz sesini kulaklarımdan söküp atabilmiştim. Üstüne bir de koca bir gece ve bütün gün boyunca ortadan kaybolan Meriç Bey vardı tabi. Kendi derdim bana yetmiyormuş gibi bir de onu kafama takmıştım. Aman ne güzel...

Zaten seyrek gelen otobüs önümden geçip giderken sessiz bir küfür savurdum hala gelmemiş olan Meriç'e. Arabasını tam o an görmemiş olsam belki başka şeyler de söyleyebilirdim, ama az sonra beyaz cip u dönüşü yapıp önümde durmuştu. Sırt çantamı arka koltuğa fırlatıp kapıyı kapattığımda hareketlerimin istediğimden biraz daha sert olduğunu fark etmiştim. Umursamadım.

"Gergin miyiz?" diye takıldı Meriç güneş gözlüklerinin üzerinden. Onun bu vurdum duymaz tavrı bastırmaya çalıştığım öfkeyi iyiden iyiye harlıyordu.

"Niye gergin olayım." diye yalan söyledim. "Yoruldum sadece." 

Meriç'in dudakları daha da yukarı kıvrılmıştı. Sağ elinin tersiyle yanağımı okşayıp "Kıyamam sana ben." dedi. "Çok mu çalıştın sabah sen?"

O sabah ve soyunma odasında gördüklerim aklıma geldiği an bedenimin ısınmasına engel olamamıştım. Kızardığım belli olmasın diye suratımı cama çevirip "başka şans mı bırakıyorsun." diye geveledim. Neyse ki Meriç sözlerimle eğlenip gerçek düşüncelerimi fark etmemişti. Konuşmadan araba kullanırken yüzündeki o afacan tebessüm yüzüne asılı kalmış gibiydi. Belli ki keyfi yerindeydi ama onun halinden ne kadar memnun göründüğünü izledikçe benim sinirim her saniye biraz daha bozuluyordu. Sonunda kendimi tutamayıp "Ee, sen neler yaptın bütün gün?" deyiverdim.

Bir ipucu peşinde olduğumdan bakışlarımı suratına dikmiştim, ama Meriç hala fazlasıyla rahat görünüyordu. "Bir arkadaşımla birlikteydim." dedi omuz silkip. "Tahminimden uzun sürdü."

Oh diye geçirdim içimden. Midemden genzime yükselen öfkeyi kontrol altında tutmakta zorlanıyordum. Sana ne! diye bağırdım iç sesime. Nerde, kimle olduğundan sana ne! Neden böyle kızıyordum hiç hakkım olmadığı halde? Ne demek hakkın yok? diye araya girdi lanet düşüncelerim. Sen bütün gün ölümüne çalışırken o gezip tozsun mu yani? Adalet mi bu? Dudağımı ısırdım. Adalet miydi bu?

AYNALI SALONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin