MER-HA-BA!
Yeni haftaya muhteşem başlayın diye çok ama çok hızlı bir şekilde bölüm geliyor!
Bundan sonra ardı arkası kesilmeyecek bölümlerin çünküüü
SON DOKUZ BÖLÜMDEYİZ!
Sizden çok yorum, çok sevgi, pek çok da ilgi bekliyorum. Sonra birbirimizi çok özliycez... Yani, en azından ben sizi ve yorumlarınızı çok özlicem:)
Şimdilik keyifli okumalar diliyorum canlar. Accık karanlık bi bölüm olmuş olabilir. İdare edin :)
E.Ç.
**
Hold on to me...
**
BÖLÜM: +42
BAVUL
Elime bakıyordum. Rüzgar'ın elinin üstünde duran parmaklarıma... Sonra önüme, camın ötesine, yola, geceye, akıp giden ışıklara, sonra yeniden elime, yeniden parmaklarıma, yeniden Rüzgar'a... İçi çatlaklarla dolu, ama hala yıkılmamış bir duvar gibiydi sevgilim. Gözleri yolda, eli direksiyonda olsa da arabayı kullanan o değildi sanki; ruhu ardımızda bıraktığımız köşkte kalmıştı. Benim de kulaklarıma yapışmış sözler dönüyordu zihninde şüphesiz.
Elveda çocuklar. Bir anlamı yok ama, yine de özür dilerim.
Gözüm arka koltukta oturan Mert'e ve kucağında duran dosyaya kaydı istemsizce. Meriç tüm geçmişimizi tam da yaşadıklarımıza yakışacak karanlıkta, iki siyah kapağın arasına sığdırmak istemişti sanırım. Bu gece o eve giderken başımıza gelmesinden korktuğum tüm tuzaklardan daha ölümcüldü bize verdiği zarar. Akıl sağlığımı korumamı sağlayan tek şeyi, kalbimdeki nefreti sarsmıştı en derinden. Kafam karışık, kalbim huzursuz, gelecek daha da belirsizdi artık. Savruluyordum bir duygudan diğerine. Ve tutunabileceğim tek dal, Rüzgar'ım, benden çok daha kırık döküktü ilk kez.
Sen benim asla olamayacağım o mükemmel adam oldun her zaman Rüzgar. Bir fener ışığı, bir yol, her daim açık bir kapı... Ben hep seni bildim, az ötemde durduğunu, düştüğümde beni kaldırmayı beklediğini... Şimdi, varlığın olmadan yeniden Meriç olmak imkansız.
Gözlerim Mert'ten sevgilime çevrildi yeniden. Köşkten çıkıp arabalara dağıldığımızdan beri ağzını bıçak açmamıştı Rüzgar'ın. Arada bir arkamdan Ela'nın burun çektiğini işitiyor, bazen de ben sıkıntıyla ciğerlerimdeki havayı boşaltıp Mert'in oflamalarına katılıyordum. Yaşadığımız dehşeti birbirimizle paylaşmak için başka bir yol bulamamıştık hiçbirimiz. Hemen ardımızdan bizim arabayı takip eden Tuğçe ve ikizlerin durumunun da bizimkinden farklı olduğunu sanmıyordum. Meriç yine enkaza çevirmişti hepimizi, ama bu kez sadece üç beş kelimeyle...
Elveda çocuklar. Bir anlamı yok ama, yine de özür dilerim. Aklımın başımda olduğu tüm anlarda sizi çok sevdim. En azından bu sözüme güvenebilirsiniz.
Sonunda bizim evin önüne park ettiğinde ilk kez yüzünü bana döndü Rüzgar. Kaybolmuştu. Sanki tek hedefi o köşkten kaçıp buraya ulaşmaktı da bundan sonra ne yapacağını bilmiyordu. Ela ve Mert arabadan indiğinde gayri ihtiyari onları taklit etse de bir yaprak gibi dalgalanıyordu kendi rüzgarında. Elini bıraktığım an savrulacaktı şüphesiz. Aynı fırtınanın eşiğinde dikiliyordum ben de, bir adım atsam aynı kasırgaya kapılacaktı bedenim. Yine de ona sıkıca sarılmış ve "Kal!" demiştim. "Bu gece burada kal. Sen de Ela! Mert! Birlikte kalalım bu gece."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYNALI SALON
Romance**WATTYS 2020 YENİ YETİŞKİN KAZANANI** Yasak bir aşktan kaçan İrem'in yeni partneri Meriç sayesinde girdiği; birbirinden kusursuz dansçılarıyla ünlü dans okulunda yaşadığı inişli çıkışlı, heyecan, entrika, en çok da aşk ve tutku dolu hayatı... Çünk...