Bölüm 62

10.3K 588 218
                                    


Selamlar Aynalı okuyucuları :)

Haftanıza renk katmaya geldim. Hem de bol Rüzgar'lı bir bölümle :)

Keyifli okumalar, bol yorumlar, bir sürü beğeniler <3

Sizi kocuman öperimm

***

And oh, stupid things I do

I'm far from good, it's true

But still I find you

Next to me (next to me)

***

BÖLÜM 62:

BİR İLERİ BİR GERİ

'Selam...'

Selam mı? diye tekrarladım kendi kendime.

Selam... Daha samimiyetsiz bir giriş yapamazdım herhalde. Gönder tuşuna basmadan yazdığımı hemen sildim ve başka alternatiflerle serbest saçmalamaya başladım.

'Teşekkürler.' yazmıştım ilk. Sonra fazla doğrudan konuya girdiğimi fark edip sildim ve 'Bugün yardım ettiğin için teşekkürler.' diye değiştirdim. Öyle duygusuz gelmişti ki bu cümle yeniden sildim ve bu kez 'Nasılsın?' yazdım. Bu şekilde konuşmaya başlamak en mantıklısıydı muhtemelen. Tabi günlerdir suratına bakmadığım birine nasıl olduğunu sormak yeterince garip değilse...

Sesli bir nefes verip başımı yeniden koluma gömdüm. Bu çok saçma... diye söylendim kendi kendime. Onca zaman sergilediğim sevimsiz tavırlardan sonra basit bir teşekkür mesajı ve birkaç sevimsiz emojiyle işlerin düzeleceğine inanmak fazlasıyla çocukça gelmişti bir an. Bir ergen gibi davranmayı bırakmalı ve Rüzgar'ın karşısına geçip onunla yetişkin bir birey gibi konuşmalıydım. Ben bağıra çağıra da olsa neye kırıldığımı gayet iyi anlatmış olabilirdim, oysa Rüzgar'ın kendini bana açıklama şansı hiç olmamıştı.

Belki antrenmandan önce benimle buluşmasını isteyebilirdim. Ya da kampüste görüşebilirdik... Kesin daha rahat konuşurduk o zaman. Hatta onu kantine davet edip bir şeyler ısmarlayabilirdim. Rüzgar'ın çift kaşarlı güzel bir tosta hayır diyemeyeceğini umuyordum. Ya da belki... Belki onun beni götürdüğü film odası? Orada buluşmayı teklif etmek çok mu acayip anlaşılırdı acaba? Yo yo... en iyisi aynalıydı. Kimse gelmeden, şöyle sabah saatlerinde konuşsak... Gerçi o zaman da...

Uyku düşüncelerimden hızlı davranıp beni karanlığın kollarına çekerken hala doğru adımın ne olduğuna karar vermeye çalışıyordum. Öyle derin uyumuş olmalıydım ki yeniden gözlerimi açtığımda hava aydınlanmış, ev arkadaşım başımın altına kanepenin yastığını koymuş ve üzerime battaniye örtmüştü. Ela'nın ne zaman geldiğini de o tüm bunları yaparken nasıl olup da fark etmediğimi de bilmiyordum. Şu an tek hissettiğimse aşırı uyumaktan uyuşmuş uzuvlar ve tutulmuş boynumdu.

Neyse ki saatin dokuzu geçtiğini fark etmemle bedenime pompalanan adrenalin birkaç saniye içinde kendime getirmişti beni. Panikle yerimden fırlayıp dosdoğru duşa koştum. Mert'le tam bir saat belirlememiş olsak da öğleden önce salonda buluşmak için sözleşmiştik. İlk günden çalışmaya geç kalan umursamaz ve tembel bir kız olduğumu düşünmesini asla istemiyordum. Bu korku insanüstü bir hızla hazırlanmam için yeterliydi. Zaten şansıma su ısıtıcı bu sabah çalışmamayı seçtiğinden acele etmekten başka şansım yoktu.

AYNALI SALONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin