Merhabaaaa....
Yine bir Cuma, yine bir aynalı heyecanı :)
Önceki bölümde Beren'in yarattığı krizden aynı hızla devam ediyoruz. Beren-Caner okumak isteyenler, kemerlerinizi bağlayın pek sallantılı bir bölüm oldu :)
Multimedyaya çok çok çok eski bir şarkı koydum. Allah'ım ne güzelmiş eski şarkılar diyip yaşımı da belli ettikten sonra sizi bölümle baş başa bırakıyorum artık.
(Yorum yazın lütfen lütfen lütfen. Onları okumak benim en büyük yazma motivasyonum. Aksi halde hikayenin için ne kadar girdiğinizi, sizin hayalinizde neler yaşandığını anlayamıyorum :))
ÖPPÜCÜKKKK
E.Ç.
***
Scare myself to death
That's why I keep on running***
BÖLÜM: +24
ÇOK SAÇMA
Caner'den
Saçma! Saçma! Saçma! Çok saçma! diye geçirdim içimden. Bugün kaçıncı defa bunu tekrar etmiştim kendi kendime bilmiyordum. Saçmaydı çünkü. Çok saçma!
Camı tamamen aşağı indirip rahatlamayı denediysem de olmuyordu bir türlü. Sahil şeridinde trafik tamamen durduğundan gözlerimi denize çevirip huzuru Boğaz'ın güzelliğinde bulmayı denedim. Bu yavruağzı gün batımında İstanbul her zamanki gibi büyüleyiciydi. Tam arabanın üstünü açmalık, yüzünü rüzgara dönüp anın tadını çıkarmalık limonata gibi bir hava vardı dışarıda. Gece için planlar yapabilir, sınırsız olasılıkla hayatımı renklendirebilirdim. Oysa ben bu güzelliğin hakkını vermek yerine bozuk bir plak gibi aynı düşüncelerin arasında gide gele sürmenaj etmiştim kendimi.
Yeniden telefonu açıp listedeki kayıtlı olmayan tek numaradan gelen mesajları okudum. Evde. yazmıştı bundan iki saat önce adam. Bir önceki mesajıysa dün gecedendi: Eve döndü.
Hata payının neredeyse sıfır olduğunu bilmeme rağmen bir yanım hala ajanımı aramak ve tasdiklemek istiyordu. Tıpkı dün geceki gibi bugün de böyle bir amatörlük yapmayacaktım elbette. Babama çalışan kimse bana yalan söylemeye cüret edemezdi. Beren evindeydi, nokta! Düşünmeyi kesmeli ve hayatıma kaldığım yerden devam etmeliydim ben de. Ne yazık ki, bunu yapmak söylemekten daha zordu.
Mekandan kaçarak hepimize kalp krizi yaşattıktan sonra bu sabah hiçbir şey olmamış gibi antrenmana gelivermişti Beren. Telefonlarımızı açmamış ya da mesajlarımıza cevap vermemiş olması onun için bir sorun değil gibi duruyordu. Sabah onu almak için evinin önünde kös kös beklememin ve ancak hizmetçi kız gelip haber verdiğinde Beren'in zaten okula gittiğini öğrenmiş olmamın da bir önemi yoktu.
İrem'e iyi olduğunu söylemek dışında kimseyle konuşmamıştı. Oysa iyi olmaktan öyle uzaktı ki... Bembeyazdı yüzü. Uyumadığını göz altındaki morluklara bakarak rahatlıkla söyleyebilirdim. Hepimizin yeniden bayılacak mı acaba diye korkuyla onu izlediği bir saatin sonunda Alev bile durumu fark edip eve gitmesini istemişti. Peşine taktığım adamdan gelen mesaj onun sahiden de eve döndüğünü doğruluyordu. Beren'se kızgınlığıma rağmen dayanamayıp ona attığım mesajlara cevap vermemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYNALI SALON
Romance**WATTYS 2020 YENİ YETİŞKİN KAZANANI** Yasak bir aşktan kaçan İrem'in yeni partneri Meriç sayesinde girdiği; birbirinden kusursuz dansçılarıyla ünlü dans okulunda yaşadığı inişli çıkışlı, heyecan, entrika, en çok da aşk ve tutku dolu hayatı... Çünk...