Ay Işığı...BÖLÜM 10:
BEETHOVEN
Soğuk...
Düşünebildiğim tek gerçeklik buydu. Gözlerim hiçbir şey seçmediği halde bir süredir anlam veremediğim sesler işitiyordum. Uzakta bir yerlerde, birilerinin konuştuğuna neredeyse emindim, ama bedenimi titreten soğuk diğer tüm duyuları yok etmiş gibiydi. Görmüyor, duymuyor, sağlıklı düşünemiyordum.
"Hayır!"
Sonunda anlamlı tek bir kelime seçebildiğimde kendimi daha fazlası için zorladım. "Neden?" diyordu ısrarla biri. "Neden anlamak istemiyorsun abi?"
İsimsiz ziyaretçimin kim olduğuna da kimi azarladığına da emin değildim ama onun ısrarcı sözlerine ters bir cevap geldiğinde bu kez beynim sesi tanımıştı. Meriç demek istediysem de sözlerim dudaklarıma takılı kaldı. Boğazım kaktüslü bir çöl gibi kupkuruydu ve demek istediklerim dikenlere çarpıp içimde yok oluyordu. Ne olmuştu da bu hale gelmiştim? Ne zamandır karanlıkta duruyordum. Neredeydim? Ve en önemlisi hava neden bu kadar soğuktu?
"Canımı sıkıyorsun artık." diyordu Meriç bu arada. "Diyeceğini dedin zaten defalarca, kes artık!"
Öfke dolu bir nefes Meriç'in sözlerini takip etti. "Annen biliyor mu peki? Evine soktuğu kızın geçmişini anlattın mı Lale Hanım'a?"
"Rüzgar! Kes dedim!"
Yutkundum. Hiçbir şey hissetmediğim o ana geri dönmek istesem de kulaklarım canımı yakan bu sözleri duymuş, beynime dolan tüm anılarla birlikte tenimi yakan soğuk anında kalbimi buza çevirmişti. Korkunç ağlama isteğine rağmen hala kupkuru hissediyordum. Parçalara bölünmüş, tükenmiş ve çaresiz... Davetsizce misafir olduğum bu konuşmadan kaçıp kurtulmak için debelensem de vücudum hala kontrolüm dışındaydı. Renkler, sesler, kokular kafamda allak bullak olmuş tüm algılarımı zorlarken ayağa kalkmak için çırpındım ama belime kadar bile doğrulmayı başaramamıştım.
"Hey, hey, hey!"
Üzerimde bir baskı hissettiğimde görüşüm de yavaş yavaş netleşiyordu. Meriç demek istedim bir kez daha. Dünya hızla etrafımızda dönerken gözüm önce onu, sonra odanın köşesinden bizi izleyen Rüzgar'ı seçmişti.
"Yatman lazım." dedi Meriç başımı yastığa geri koymama yardım ederken. "Neden kalkmak istedin ki bir anda?"
Görüş kabiliyetimi geri kazandığımdan Meriç'in kaşının üzerindeki bandajı fark etmiştim. Partnerimin yaralı yüzü bir kez daha kalbimin kötü anılarla acımasına neden olurken elim titreyerek ona doğru uzandı. "Sen... Sen iyi misin?"
Meriç daha parmaklarım ona ulaşamadan elimi tutup avcunun içine hapsetmişti. "Asıl sen iyi misin?" dedi şüpheyle.
Nasıl bu sedyenin üzerine geldiğime emin değildim. Gözlerim bir an için Rüzgar'a kaydığında hatırladığım son şeyin birbirimize söylediğimiz o aşağılık sözler olduğunu fark ettim. Sonrası ise koca bir toz bulutuydu.
"Bayılmışsın." dedi Meriç sanki düşüncelerimi duymuş gibi. "Doktor yorgunluktan ya da üzüntüden olabileceğini söyledi."
"Ben iyiyim!" dedim tam tersi hissetmeme rağmen. Rüzgar az ileriden çatık kaşlarıyla bizi süzerken Meriç'in bu iyi niyeti vicdanımı daha da hırpalıyordu. Hak etmiyordum. Ne bu ilgiyi ne de şu zamana kadar bana yaptığı onca iyiliği... Yaşanan her şeyin suçlusu olduğumu bile bile onun suratına bakmaya çalışmak bile can yakıcıydı. Ama Meriç hiç de öyle düşünmüyormuş gibi şefkatle gülümseyip saçımı okşadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYNALI SALON
Romance**WATTYS 2020 YENİ YETİŞKİN KAZANANI** Yasak bir aşktan kaçan İrem'in yeni partneri Meriç sayesinde girdiği; birbirinden kusursuz dansçılarıyla ünlü dans okulunda yaşadığı inişli çıkışlı, heyecan, entrika, en çok da aşk ve tutku dolu hayatı... Çünk...