Bölüm 66

10.2K 591 255
                                    


Herkese güzel pazarlar :)

Bazı bölümler var, yazmaktan öyle keyif alıyorum ki bitiresim gelmiyor. Bu da onlardan biri oldu, pek de uzun oldu. Sıcacık bir bölüm valla... Yumuşacık, böyle pamuk gibi :D 

İçinde aşk var,  dans var, heyecan var  ve tabi ki entrika var. #TEAMRÜZGAR ve #TEAMCANER en çok siz mutlu olacaksınız.

En az hikaye kadar da tatlış bir şarkı koydum multimedyaya. Hikayeyle de mis gibi gider :)

Herkese keyif dolu okumalar. Yorumlarınız benimle de paylaşmayı unutmayın!!! 

Öpücükk

***

And I saw sparks...

***

BÖLÜM 66:

PRENS ile CADI

Rüzgar'dan...

Sanırım henüz on beş dakika bile olmamıştı. Otelin duvarları boş kalmasın diye konmuş ucuz tablolardan birine gözümü dikmiş öylece bekliyordum. Şimdiye kadar resimdeki tüm ayrıntıları ezberlemiş olmam gerekirdi ya aklım bambaşka bir yerdeydi. İçeri girmek ve bu bekleyişe bir son vermek için hareketlendiğim tüm seferleri kendimce uydurduğum bahanelerle durdurmayı başarmıştım, ama artık sabrımın son sınırındaydım.

Meriç ne konuşuyordu? İrem ne demişti? İçerde ne yapıyorlardı? Ve ben nasıl bir adamdım ki sevdiğim kadını kendi ellerimle tüm korkularının, nefretinin, öfkesinin ortasına bırakmıştım. Hala odaya dalmamış, onu çekip Meriç'in ellerinden almamış olmamın tek bir nedeni vardı: parçalanmışlık. Karşımdaki Meriç olmasa, o tüm benliğiyle kurtulmak için benden yardım istemese ya da arkadaşımın hayatıyla arasındaki o incecik bağın İrem olduğunu bilmesem şu an bambaşka bir yerde olurdum şüphesiz. Oysa şimdi ellerim yaslandığım duvar gibi buz gibi, kalbim kaskatıydı.

Kapıdan ses geldiğinde neredeyse yerimden sıçrayacaktım. Nedense bu odadan ilk çıkanın hep İrem olacağını düşünmüştüm. Belki de bu yüzden Meriç ıslak gözleri ve kırık tebessümüyle karşımda durduğunda gördüklerime anlam veremedim.

 Belki de bu yüzden Meriç ıslak gözleri ve kırık tebessümüyle karşımda durduğunda gördüklerime anlam veremedim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Ne oldu?"

Meriç elini omzuma koyup gülümsedi. "Teşekkürler kardeşim. Her şey için. Sayende artık bir umudum var."

İstemsizce kaşlarım çatıldı. Şu dağılmış haline bakarak Meriç'in mutlu olduğunu söylemek iddialı olurdu belki, ama olmasını hayal ettiğim gibi mahvolmuş ya da hayata küsmüş gibi de durmuyordu. "Ne konuştunuz?" diye üsteledim. "İrem nasıl?"

AYNALI SALONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin