Herkese merhabaaaa,
Söz verdiğim üzere hafta olmasını beklemeden yepisyeni bir bölümle buradayım. Ve de çok ama çoook efsane bölüm oldu, benden söylemesi. Kemerleri bağlasın herkes!
Bu arada N.O.A.H adlı hikayem bilim kurgu yaz yarışmasında birinci oldu!!! Bu da kesin ve kesin ona devam edeceğim anlamına geliyor :D ilk bölümü hemen okumanızı tavsiye ederim :)
Şimdilik öpüyorum herkesi. Hadi pek keyifli okumalar size...
E.Ç.
***
But if this is war,
I'll make them run,
If you'll get hurt,
I'll say my goodbye with a loaded gun.***
BÖLÜM: +34
ÇAPRAZ ATEŞ
Rüzgar'dan
Yol. Gece. İstanbul. İnsanlar. Işıklar. Renkler. Sesler. Kokular. Yine gece. Daha çok gece. Karanlık. Pencerenin ötesindeki tüm canlılığa rağmen beni küçük bir zerreye indirgemiş karanlık. O karanlığın içindeki canavarlar. Hayır tek bir canavar. Onun sesi. Onun şekli. Onun sözleri. Yine gece. Hep gece. Hep karanlık.
Caner'in arabasında yol alırken kuyruğunu ısıran bir yılan misali bu düşünceler birbirini kovalıyordu zihnimde. Tekrar ve tekrar ve tekrar. Direksiyonu sıkıca kavramış arkadaşımın kendi dünyasında başka düşmanlarla benzer bir savaş verdiğinin farkındaydım, ama yola çıktığımızdan beri ne onu ne de kendimi teselli edecek bir cümle kurmayı başaramamıştım.
Ela'yla yaptığım konuşmanın hasarını taşıyordu hala bedenim. Onun her zamanki gibi beni kucaklayıp tüm yanlışların arasından yüzeye çıkartacağına öyle emindim ki omzuna yüklediğim gerçeklerle onu da kendimle beraber okyanusun dibine sürüklediğimi ön görememiştim. İlk kez mantıklı bir açıklaması yoktu Ela'nın. Belki de kapanmayacak tek yarasına parmak basmış, oluk oluk akan kanı çaresizce, acıyla izlemiştim. Artık bir değil iki enkaz vardı Meriç'in depreminden geriye kalan. Ancak şimdi anlıyordum Ela'yı aramakla ne büyük bir bencillik ettiğimi. İkimiz de ölene kadar omuzlarımızda taşıyacağımız yükle yaşamak zorundaydık artık.
"Ona inanmıyorsun değil mi?" diye sormuştu Ela tiksintiyle. Hemen "Hayır!" demiştim elbette. Bir yanımın ama dediğini, kalbin ya gerçekten... diye sorduğunu asla itiraf edemezdim. Ne ona ne de kendime... Tıpkı Ela'nın şansım varken Meriç'i öldürmediğim için bana kızgın olduğunu itiraf edemeyeceği gibi... Haklıydı belki. Kendim için değil, ama sevdiğim herkes için ondan sonsuza kadar kurtulabilir ve geçmişin bir daha asla bize zarar vermemesini sağlayabilirdim.
Yapamamıştım. Daha korkuncuysa Meriç'in son anda sözleriyle kalbime sapladığı hançerdi. Göreceksin! demişti. Ela'yı aksine ikna edip rahatlatmayı denemiş olsam da Meriç'in sözünü tutacağını biliyordum. Görecektik. Bir oyun da olsa, gerçek de olsa Meriç bize gösterecekti. İçimdeki sıkıntı ciğerlerime sığmayıp sesli bir nefes verdiğimde Caner endişeyle bana döndü.
"Rüzgar... bu gece benimle gelmek zorunda değilsin. Biliyorsun değil mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYNALI SALON
Romance**WATTYS 2020 YENİ YETİŞKİN KAZANANI** Yasak bir aşktan kaçan İrem'in yeni partneri Meriç sayesinde girdiği; birbirinden kusursuz dansçılarıyla ünlü dans okulunda yaşadığı inişli çıkışlı, heyecan, entrika, en çok da aşk ve tutku dolu hayatı... Çünk...