Bölüm 72

8.4K 563 290
                                    

Herkese selam :)

Aynalı'da son dönemeçteyiz artık. Finale çok çok çok az bölüm kaldı. 

Aynalı'ya veda etmek benim için bir tık üzücü olsa da son düzlükte sizi çok heyecanlı bölümler beklediğini garanti ederim :)

Ve işte onlardan bir tanesi aşağıda sizi bekliyor bile:)

Keyifli okumalar, öpücükler, kalpler 

<3

***

Keep your eyes open

***

BÖLÜM 72:

KAN REVAN

İnsan bazen hayatta en sevdiği şeyi bile yapmak istemeyebiliyordu sanırım. Otobüs durağına kadar ayağımı sürüyerek gittikten sonra, tüm yol boyu suratımı asmam bir anda danstan soğuduğumdan değildi. Sadece korkunç kabuslarla dolu, uykusuz bir gece geçirmiştim ve yeni güne başlamaya hazır hissetmiyordum. Ertesi gün yarışma olmasa muhtemelen evden de çıkmazdım ya, ilk kez Mert'le hakem karşısına çıkacak olma fikri zor da olsa antrenman için motivasyon bulmama yardımcı olmuştu.

Otobüs ineceğim durağa yaklaşırken bir kez daha Mert'i arayıp ona ulaşmayı denedim, ama sabahtan beri olduğu gibi şimdi de partnerimin neşeli sesi yerine sevimsiz bir kadın cevaplamıştı beni. Belki de çoktan salona gelmiş çalışıyordur diye telkin ettim kendimi. Ya da belki Ela gibi son gün antrenman yapmamak gibi bir prensibi vardı Mert'in de...

Bilmiyordum, çünkü önceki gece Meriç bir meteor gibi ortamıza düştükten sonra bu tip dünyevi konuları konuşmaya takati kalmamıştı hiçbirimizin. Ela herkesin ortasına bayılacağımı düşünüp beni hızla ortamdan uzaklaştırırken diğerleri arkamdan ne konuşmuştu, ne yapmıştı hiçbir fikrim yoktu. Sadece son anda Rüzgar'a kaçamak bir bakış atabilmiştim. Belki de tüm gecemi lanetleyen karabasanların nedeni de o an onun yüzünde gördüğüm çaresizlikti.

Lanet olası Meriç diye geçirdim içimden salona doğru ağır ağır ilerlerken. Resmen dakikalara sığan varlığı haftalardır süregelen mutluluğumuzu yok edip yerine acımtırak bir boşluk bırakmıştı. Bir süredir geceleri yastığa başımı huzurla koyduğumu, gözümü yeni güne gülümseyerek açtığımı bu sabah bir kez daha başımda korkunç bir ağrıyla uyandığımda fark etmiştim. Bunu demem haksızlıktı biliyordum, ama keşke demiştim içimden defalarca. Keşke hiç gelmeseydi... Keşke her şey o yokken olduğu gibi kalabilseydi... Keşke...

Okulun kapısından o sırada çıkan dansçılardan birinin selamını son anda fark edip gülümsemeye çalıştım. Alev Hoca'nın diyarına adım atmamla farkı bir boyuta geçiş yapmış, dış dünyanın problemleri büyülü bir duvarın ardında kalmış gibi hissetmiştim. Yarışma öncesi herkes dışarıda son hazırlıklarını hallediyor olsa gerek okul nispeten boştu bugün. Koridordaki sakinlik, uzaktan gelen yumuşak müzik, bu tanıdık cila kokusu... Belki de antrenmana gelmek düşündüğüm kadar kötü bir fikir değildi. En azından bu sayede evde bir başıma kurup kurup kendimi hasta etmeyecektim.

Küçük salonlarda kendi kendine çalışan birkaç çifti görmezden gelip doğrudan soyunma odasına yöneldim ve üstümü değiştirir değiştirmez çatıya çıktım. Tek isteğim müzik, aynalar ve kendimle baş başa kalabileceğim sakin bir sabah geçirmekti. Ama kapının ardında hayal ettiğimden daha güzel bir sürpriz bekliyordu beni.

AYNALI SALONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin