Bölüm 58

10.1K 573 176
                                    

Hafta ortası sürprizi!

Herkese keyifli okumalar :) Bol yorumlu bölümler olması dileğiyle... 

***

They call me devil...

***

BÖLÜM 58:

KÖTÜ ADAMLAR

İnsanın hayatında her şey kötü gidiyorken küçük, ama baya küçük şeylerden mutlu olmayı da öğreniyordu sanırım. Mesela önceki gün bozulduğu halde bu sabah yeniden çalışmaya karar veren su ısıtıcısı gibi... Ya da bayatladığına emin olduğunuz simidin hala yenebilir olduğunu keşfetmeniz gibi...

İşte ben son iki haftadır tamamen bu minik heyecanlar ve küçük kalp çarpıntılarıyla mutlu oluyordum. Yeni evime hızla adapte olmuş olsam da dansın, Meriç'in ve her günümü beraber geçirdiğim arkadaşlarımın hayatımdan çıkmasına alıştığım pek söylenemezdi. Şanslıysam günde bir iki defa gördüğüm Ela gerçekten kafa bir ev arkadaşı olsa da varlığı eski günlerin özlemini bastırmaya yeterli olmuyordu maalesef. Gerçi, ben o hayata geri dönmek istesem de gideceğim bir okul kalmamış gibi duruyordu ya...

Oya'yla neredeyse her akşam telefonda konuştuğumuzdan skandalları çok geçmeden ondan duymuştum. Gidişimin ardından salonda kopan fırtınaları tüm detaylarıyla anlatırken gerçekten üzgün geliyordu Oya'nın sesi. Önce benle Meriç, sonra Beliz, ardından Tuğçe ve son olarak da Alev'in gidişiyle tüm ekip parçalanmıştı. Kendi başlarına antrenman yaparak bu durumun geçeceğine kendilerini ikna etmeye çalışsalar da gün geçtikçe onların da umutlarının azaldığını Oya'nın sesinden ve Memoji'nin giderek karamsarlaşan mesajlarından anlayabiliyordum. Öyle görünüyordu ki bu kez Rüzgar'ın bile gücü yetmemişti ekibi bir arada tutmaya.

Sanırım arkadaşlarımın benimle bağlarını korumaya çalışmaları da bundandı. Oya yerli yersiz arayıp anlattığı hikayelerle, Memoji'yse mütemadiyen attığı o eğlenceli mesajlarıyla beni hayatlarının bir parçası olarak tutmaya devam ediyorlardı. İkizlerle birkaç defa yazışmış, Kuzey'le daha çok Tuğçe'nin gidişini konuştuğumuz üzücü bir uzaktan dertleşme seansı geçirmiştik.

Asla cevap vermediğim mesajları ve aramalarıyla Meriç'i saymazsak, ekipten konuşmadığım tek kişi Rüzgar'dı. Evdeki ilk gecemde ona söylediklerimi gerçekten ciddiye almış ve hayatımdan tamamen çıkmaya karar vermişti Rüzgar sanırım. Arada Ela'nın onunla konuştuğunu işitsem de ne ben Rüzgar'la ilgili bir şey sormuştum ne de Ela ondan bahsetmişti.

Yalan değildi, o geceden beri durmadan sözlerimi de hareketlerimi de düşünüyor, ona haksızlık edip etmediğimi kendime soruyordum. Rüzgar benden sakladığı sırra rağmen belki de bana en çok yardım etmiş insandı. Yokluğunu hissedecek kadar ona alıştığımı fark etmek garip ama gerçekti korkarım. Onun tüm sakinliği ve ağır başlılığıyla etrafımda olmasını özlüyordum. Gerçi... olanlardan sonra bunu idrak etmiş olmamın pek de önemi yoktu ya... Yollarımız bir daha birleşmemek üzere ayrılmıştı.

Neyse ki tüm bunlar yaşanırken hayatımın hiçbir beklentim olmayan taraflarında iyi giden şeyler de vuku buluyordu. Mesela derslere katılmamla notlarımın doğru orantılı bir şekilde yükseldiğini öğrenmiştim şu iki haftada. Amfideki kesintisiz varlığım başta hocalarım sonra da bölümdekilere şaşırtıcı gelmiş olsa da bir süre sonra bu ani değişimimle ilgilenmeyi bırakıp beni benimsemeye karar vermişlerdi.

Eski notlarının fotokopisini çekmeme izin vermiş iki kız, proje grubu için numarasını vermiş bir oğlan ve yanlarından geçerken selam veren üç beş öğrenci ilk haftadan yanıma kalan kardı. Gerçekten çalıştığım için tam not aldığım quiz'in ardından bu popülaritem daha da artmış, kantinde yanıma oturup benimle muhabbet eden bir iki kişi bile olmuştu.

AYNALI SALONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin