Bölüm 16

14.1K 785 54
                                    






Should I stay or should I go?


***

BÖLÜM 16:

BOL ŞANS


"Şu etleri uzat bakalım oradan güzellik."

"Ben senin yamağın mıyım ya?"

Meriç Oya'nın söylene söylene verdiği et dolu tabağı alırken sırıtıyordu. Omzunun üzerinden bana dönüp göz kırptığında ağzımın kulaklarıma varmasına engel olamadım. O an üzerindeki önlükle tamamen moda girmiş, kendini yıldızlı bir şef zanneden Meriç'i izlemekten kendimi alamıyordum bir türlü. Oya'nın kafasını dağıtmaya çalışırken öyle tatlıydı ki...

Yutkunup elimdeki işe odaklanmaya çalıştım. Elbette en başından bana layık görülen yeşilliklerimle uğraşıyordum. Hızlı bir market alışverişinin ardından Rüzgarların iki katlı, mütevazi evlerine gelmiş, hep birlikte işe girişmiştik. İkizler ve Memo mangalın başına geçerken Rüzgar masayı hazırlamaya koyulmuş, Meriç de Oya'yı yanına alıp etleri marine etmeye başlamıştı.  Ben mi? Dedim ya, ben salatadan sorumluydum. Amerikan mutfağı salondan ayıran adanın başında marulu keserken sık sık Meriç'e kayan gözlerim olmasa o ana kadar iyi bir iş çıkardığım bile söylenebilirdi. Kulağımın dibinde bir ses işittiğimde o arsız gözlerim henüz önüme dönmüştü.

"Nasıl gidiyor?"

Hemen yanımda tezgaha yaslanmış olan Rüzgar hazırladığım salataya bakıyordu şimdi. Ben bir cevap ararken Meriç sosa bulanmış etlerle dolu tabağı ona uzatmış, ellerini sildiği havluyu omzuna atmıştı.

"Yeni bir yamak istiyorum." dedi yandan yandan Oya'ya bakarak. "Bu hem işten anlamıyor hem durmadan söyleniyor."

"Uff, çok meraklıydım ben de senin yamağın olmaya." diye homurdandı Oya ama kızgından çok eğleniyormuş gibi görünüyordu. Meriç yine şeytan tüyünü kullanarak bir kızın daha gecesini kurtarmayı başarmıştı işte. Tezgahta duran birayı kafasına diktikten sonra sırıtıp alt dudağını ısırdı. Sanki her hareketi beni daha da delirtmek için özellikle yapıyordu.

"Sen boş ver onu." dedi Rüzgar kolunu Oya'nın omzuna atıp. "Dışarıda yangın çıkarmaya çalışan bir grup adam var. Onları mangalın başından almama yardım et de yiyecek bir şeyimiz olsun bu gece."

Rüzgar'la bahçe kapısına doğru yürürken Oya'nın ona nasıl baktığını görmek kalbimde bir sızıya yol açmıştı. Çalışmada yaşadığı üzüntüye rağmen o an öyle tatlı gülümsüyordu ki kız sanki biri yeniden bulutların üzerine çıkarmıştı onu. Ve o biri muhtemelen ne yaptığının bile farkında olmayan Rüzgar'dan başkası değildi.

"Senin de yardıma ihtiyacın var sanki ha?"

Meriç'in sesini işitmemle kendime gelip önüme dönmüştüm. "Salata yapıyorum Meriç." dedim. "Ne kadar kötü olabilir ki?"

Adacığın üzerinden uzanıp elini kaseye daldırdı ve bir avuç yeşilliği ağzına attı. "Tam düşündüğüm gibi." dedi lokmayı evirip çevirdikten sonra. "Tadı tuzu yok. Sos yok, baharat yok. Çekil kenara acemi seni."

Daha ben ne yaptığını anlayana kadar yanıma gelmiş, bıçağı da elimden almıştı. "Şimdi bir şef dokunuşu nasıl olurmuş izle bakalım." dedi gözlerini kısıp. O an Meriç'e salatanın zerre kadar umurumda olmadığını, izlemek istediğim tek şeyin o olduğunu söyleyemeyeceğimden sadece derin bir nefes aldım.

"Bak bakalım nar ekşisiyle balzemik bulabilecek misin bir yerlerde."

Meriç benden devraldığı marulları müthiş bir ustalıkla incecik doğrarken dikkatimi başka bir şeye verebildiğim için şükrederek kafamı dolapların içine gömdüm. "Nerededir sence?"

AYNALI SALONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin