Bölüm +11

6.2K 422 42
                                    

Herkese selaaaam,

Şu koşturmaca arasında bir mucize yarattıııım ve kolilerin arasında, boyaların ustaların ortasında size yepisyeni ve de upuzun bir bölüm yazdım. Aslında bambaşka bir karakterin gözünden bir bölüm planlamıştım, ama bir anda Caner'i yazmak istediğime karar verdim. Pek de ii oldu bence :D

Bazılarınız fark etmiştir, bu iş ek bölümlerden 2. kitaba evriliverdi. Korkarım hiç şikayetçi değilim bu durumdan, çünkü aynalıdan bir türlü kopamıyorum :)))) veee size pek çılgın bölümler kurguladım. Geçen bölüm söylediğim gibi çılgın karakterlere ve çılgın olaylara hazır olun.

Şimdilik öperim.

E.Ç.

***

And I can tell just what you want

You dont want to be alone

****

BÖLÜM: +11

MANGOLU SUFLE

Caner'den

"Ne yapıyorsun orada? Beren... Beren! Beren otur şuraya ve kemerini bağla!"

"Uf tamam!" dedi Beren geri yerine yerleşip. "Amma söylendin ya!"

Öldürecekmiş gibi ona baktım. "Bir de seni hastaneye götürmekle uğraşamam! Tak şu kemerini!"

Beren sözlerimden ne kadar sıkıldığını hiç saklamadan gözlerini devirdi. Son beş dakikadır arka koltuğa fırlattığı çantası içinde bir şey arayıp duruyor, bense başka işim yokmuş gibi onu yerine oturmaya ikna etmeye çalışıyordum. Elbette beni dinlediğinden değil, sonunda istediğini bulduğundan yerine dönmüştü Beren. Siyah bir kumaş parçasını elinde evirip çevirip "Hiç yoktan iyidir." dedi kendi kendine. Ben neden bahsettiğini anlayana kadar önce ceketini, sonra da bir anda tişörtünü çıkarmıştı.

"Ne yapıyorsun?" dedim dehşet ve şok içinde. O sutyeniyle yanımda oturması gayet normal bir şeymiş gibi davransa da ben panikle bakışlarımı öteye çevirmiştim.

Verdiğim tepkiyi hiç umursamadan elindeki kumaş parçasını boynundan geçirdi Beren. "Daha önce görmediğin bir şey değil." dedi yandan ukala bir bakış atıp. Teknik olarak doğru söylüyor olsa da bu kadar rahat davranmasını kaldıramıyordum. Üzerine giydiği elbiseyi poposunun altına çekiştirip pantolonunu indirdiğinde başımı tamamen cama çevirmem de bundandı.

"Tamam rahatla, giydim işte." dedi botlarını bağlarken. Sesindeki alaycı tını zaten bozuk olan sinirlerimi iyice zıplatmıştı.

"Hayır ne diye üstünü değiştiriyorsun ki?" dedim sinirle. "Nereye gidiyoruz? Bir şey de söylemiyorsun."

Ufladı Beren. Aynı anda telefonundan bir mesaj açıp gözüme sokar gibi uzatmıştı. "Seni gizli bir partiye sokacağım." dedi gururla.

Telefonu elinden kapıp gösterdiği resme baktım. Daha ilk cümleyi okuduğum an onun neden bahsettiğini anlamış, kaşlarım çatılmıştı. "Dalga mı geçiyorsun?" dedim sinirle. "Gitmek istediğin parti bu mu?"

"Ne var ki?"

Ne mi var? demek istedim ona. Ne yoktu ki... Bu yeraltı partilerini düzenleyen çocuğu bizzat tanıyordum ben. Defalarca kez özel olarak davetlerine gitmiş, aklımın hayalimin almayacağı pisliğe o mekanlarda tanıklık etmiştim. Ergenlik yıllarımı sayısız hatayla geçirmiş olabilirdim, evet. Ama aklı başında olgun bir adam olarak böyle bir salaklık yapacak yaşta değildim artık. Hem de tüm dünyayı yerle bir etmek istediğim böylesi bir gecede bile...

AYNALI SALONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin