Bölüm 34

10.9K 619 30
                                    


I'm tasting my medicine now...

***


BÖLÜM 34:

BAŞLAYALIM


Soğuk

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Soğuk.

Çok soğuktu.

Daha önce hiç böyle üşümüş müydüm bilmiyordum. Bedenimin kontrolsüzce titrediğini hissettiğim halde kollarımla kendimi korumaya bile gücüm yoktu. O an etrafımı kuşatan tüm renkler kızgın bir akarsu gibi çalkalanıyor, bense dipsiz bir karanlıktan başka bir şey görmüyordum.

Kulaklarıma takılı kalan sözler bozuk bir plak gibi tekrar tekrar zihnimde çalarken uzaktan gelen o cılız sese nasıl odaklanabilirdim ki? Oysa o ses bir süredir içimde yaşam mücadelesi veren kıza ulaşmaya çalışıyordu.

"İrem..." dediğini işittim bir kez daha. Tepki verebilsem ona susmasını ve beni yalnız bırakmasını söylerdim. Veremiyordum. Omzumda bir sıcaklık hissettiğimde bir an irkilip kendimi geri çekmem bilinçli yaptığım bir hareket değil, vücudumun kendini koruma çabasıydı.

"Bunu sırtına al." dedi ses ceketi bir kez daha omzuma koyarken. "Donuyorsun İrem resmen, şu haline bak."

Soğuk diye düşündüm. Elbette donuyordum. Ama onun düşündüğü gibi havanın ısısından değil, damarlarımda buz kesen kanım yüzünden... Kalbim kaskatıydı. Her nefes alışımda üzerinde oluşan çatırtıları duyduğuma yemin edebilirdim. Ruhuma kar yağıyordu sessizce. Gözlerim bile kupkuru kalmıştı.

"İrem..." dedi ses bir kez daha. Çenemden nazikçe tutan parmaklar beni karşımda kendini duyurmak için çırpınan çocuğa bakmaya zorladı.

Rüzgar...

Neden hala yanımdaydı, ne yapmaya çalışıyordu bilmiyordum. Ondan ölesiye nefret etmem gerektiğini anımsadığım halde bana ettiği lafları unutmuştum. Aklımda çınlayan tek ses Zehra'nınkiydi artık. Zehra'nın sesi ve yok edici sözleri...

"İrem dinle beni." dedi Rüzgar. Eli hala çenemde olduğundan bakışlarımızın karşılaşmasına engel olamamıştım. Onun gözlerindeki kaygıyı okuyabiliyordum, ama ruhum buna tepki vermek için bile fazlasıyla mağlup durumdaydı. "Lütfen konuş benimle." dedi Rüzgar. "Özür dilerim! Gerçekten... Sana öyle şeyler söylemem hataydı."

Başımı onun parmaklarından kurtarıp diğer yöne çevirdim. Yüzümü yalayan soğuk rüzgar içimi kaplayan kışa rağmen hala hayatta olduğumu hissettiriyordu. Karşımda oturmuş benden özür dileyen adam, birkaç cümleyle beni yerle bir eden Zehra, masalın hiçbir yerinde karşılaşamadığım kahramanım Meriç... Hepsi beni parça parça yok etmek istemişti, ama lanet olsun ki hala burada, bu koca terasta duruyordum ve kahrolası hayat benimle alay ederce devam ediyordu.

AYNALI SALONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin