Bölüm +7

6.2K 472 83
                                    


Herkese merhabaaaaaaa,

Hadi itiraf edin, yeni bölümü bu kadar çabuk beklemiyordunuz. Eee söz verince bir kere, çabucak yazdım, bitirdim, yükledim. 

Valla bu bölümü tekrar, tekrar okudum, her defasında da ben yazmamışım gibi heyecanlandım :D Umarım siz de benim gibi heyecanla okursunuz. Yorumlarınızı kesin bekliyorum, bence konuşmamız gereken çok şey var :)

E hadi ben susayım da siz başlayın...

(Multimedyadaki şarkı da şahane bu arada. Bence dinleyin :))

Öpücük

E.Ç.


***

Bu gece son defa içim ölüyor, ölüyor içim.

***

BÖLÜM: +7

MORON

Caner'den

Ne oluyor diye soruyordu beynim.

"Caner..." diyordu İrem aynı anda. "Gerçekleri duyman lazım!"

"Gerçekleri mi?"

Duymam gereken bir şey vardı belli. İrem'in bembeyaz suratı her şeyi anlatıyordu ama aklım karşısındaki manzarayla öyle meşguldü ki İrem'in sesine odaklanamıyordum.

Neden çıkmıyor? diye soruyordu hala beynim. İç sesim çığlık çığlığa isyandaydı. Boğulacak!

"Caner, Oya..."

Oya mı demişti İrem? Dikkatimi yeniden ona vermeyi denediysem de korku tüm duyularımın kontrolünü ele geçirmişti.

"Ne yapmaya çalışıyor bu kız?"

Ölmeye diye cevapladı beynim kendi sorusunu. Bu ihtimalin gerçekliği öyle kuvvetliydi ki dehşetle titredim. Neden kimse fark etmiyordu? Neden kimse tutup çekmiyordu onu sudan?

Boğulacak!

Çığlıklar atan kalbim sonunda bedenimin öne atılması için komut vermişti. Ama o sırada İrem'in dudaklarından dökülen kelimeler beton gibi ayaklarıma çökünce olduğum yerde kalakaldım.

Oya... Kaan... baş başa... samimi bir şekilde...

"Nasıl?" diyebildim. "Nasıl Kaan'la..."

Devam edememiştim. Kalbim iki dehşetin arasına sıkışmış, can çekişiyordu. Oya... Kaan... baş başa... neden? Nasıl? Beren... ölecek...

Kupkuru boğazımdan çıkan son sesle "Neden çıkmıyor..." diye mırıldandığımda konuşan bir başkasıydı sanki. Öne atılan beden başkasının, İrem'in sözlerine takılıp olduğu yerde yok olan ruh başkasınındı. Ben yoktum. Sesler bitmiş, renkler tükenmiş, ölüm tüm yaşamı bir lokmada çiğneyip yutuvermişti. Suya daldığım an kulaklarımı kuşatan uğultu tek gerçeğimdi artık. Klorla yanan gözlerimin ötesindeki birbirine karışmış renkler kapana kısıldığım yeni cehennemim olmalıydı.

Ve bu yeraltı krallığının prensesi tam karşımdaydı şimdi. Ben ona ulaşmaya çalışırken o her şeyden bihaber, havada süzülen siyah bir kuzgun misali dalgalanıyordu suyun içinde. Hayat onu çoktan terk etmiş gibi iki büklüm olmuştu zayıf bedeni. Daha önce de korkmuştum. Pek çok farklı zaman, pek çok farklı şey için... Oysa şu an kalbimin atmasına engel olan paniğe benzer bir duyguyu bildiğimi hiç zannetmiyordum. Nefes almak için başımı sudan çıkardığım kısa bir anın ardından yeniden maviliğe dalıp Beren'e doğru ilerlemeyi sürdürdüm.

AYNALI SALONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin