Bölüm +41

4.1K 314 14
                                    

Güzel geceler Aynalı okurlarıııı,

Son 10 bölüme girmiş bulunmaktayız! Bundan sonra çok daha hızlı gelecek bölümler. Hatta ilki şu an gelmiş bulunmakta :D Kitabımızı ebediyen sonlandırmadan önce doyasıya tadını çıkarın diye bol bölümlü, bol olaylı, epey de aşklı bölüm yazdım size <3 siz de bol yorum bırakır, bol bol beğenirseniz şa-ya-ne olur!!!

Hadi keyifli okumalar

E.Ç.

***

I am with you
I will carry you through it all
I won't leave you I will catch you

***

BÖLÜM: +41

ÇİLEK REÇELİ

Caner'den

Sersemlemiş, darmaduman, karma karışık... Dikiz aynasından bana bakan yansımam aynen böyleydi. Bu geceye başlarken bedenimi katı bir kütleye çeviren korkular yerini şaşkınlığa bırakmış; geriye yorgun, pelte gibi bir adam kalmıştı. Ne beklemiştik, ne yaşamıştık, ben bu haldeysem ne yaşıyordu şu an Rüzgar, İrem?

Camı aralayıp soğuk geceyle kuşattım etrafımı. Cipteydim, yalnız. Yarım saattir acele etmeden akıyordum boş yollarda. Sonsuza kadar ardımda bıraktığım bir hayaletin görünmez parmak izleri vardı üzerimde. Etkisi henüz geçmemiş, sözlerinin yankısı kulaklarımı terk etmemişti.

Elveda çocuklar. Bir anlamı yok ama, yine de özür dilerim. Aklımın başımda olduğu tüm anlarda sizi çok sevdim. En azından bu sözüme güvenebilirsiniz.

Şimdi yeniden burnumu sızlatan duyguyu içime çektiğim temiz havayla bastırdım. Bu gece beni bile ağlatmayı başarmıştı Meriç ve ona inanmış, ondan etkilenmiş olmak hala canımı sıkıyordu. O köşke giderken başımıza geleceğini düşündüğüm tüm kötü sürprizlerden biri gerçekleşmiş olsa her şey ne kadar kolay olurdu. Şeytanı yakala, kötüyü cezalandır, sorunu kökünden bitir. Oysa belki de ilk kez oyun oynamamıştı Meriç. Tamamen ölmeden önce ödeyebildiği tüm borçlardan kurtulacağı bir cenaze töreniydi bizi davet ettiği. Kendi ayaklarıyla girmişti çukura, kendi atmıştı toprağını üzerine. Gidişi gerçekti, doktorun uyarısına rağmen yarın sabaha alınmış biletleri gerçekti, İtalya'da onları karşılayacak araba bile gerçekti. Kontrol ettirmiştim.

Sahiden de yok oluyordu Meriç. Bizi salonun ortasında tokat yemiş suratlarımızla ve ıslak gözlerimizle bırakıp Sophie'nin ittiği yöne gitmiş ve koridorda kaybolmuştu. Her şeye itiraz eder gibi elindeki dosyayı sıkan Rüzgar'ın, gözü mahkeme kararlarına dalmış Ela'nın, hala Mert'in elini tutan İrem'in, ilk kez öfkesi göğüs kafesine sıkışmış kuzenimin, ikizlerin, Memoji'yle Oya'nın, Beliz'in ve hatta benim söyleyecek daha tonla şeyimiz vardı. Konuşulmayan kelimeler bizden daha fazla yer kaplıyordu sanki salonda.

Yine de birimiz bile Meriç'i durdurmaya cesaret edememiştik. Onun gidişinden, hayatımızdan tamamen çıkışından ne kadar etkilendiğimizi birbirimize itiraf edemezdik. Üzülmek bile günahtı sanki. Bir canavarın sözlerine göz yaşı dökmek, özrünü duymak, geçmişin unutulabileceğine, farklı bir gelecek olabileceğine inanmak... Biz de susmuş, göz göze dahi gelmekten bile kaçmıştık arabalara dönene kadar.

Bir tek Rüzgar bakmıştı bana direksiyona oturmadan önce son anda. Başını hafifçe oynatmaktan fazlasını yapacak gücü yoktu, ama bunun bir teşekkür olduğunu biliyordum. Hiç işe yaramasa da bu gece aldığım onca önlem için, doktor için, her şeyden çok da yanında olduğum için... Keşke elimden fazlası gelse, hem geçmişi hem geleceği değiştirebilseydim. Ama... daha kendi elimdekini koruyup bu anı düzeltemiyordum ki...

AYNALI SALONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin