Üzerindeki ceketi çıkararak kendini koltuğa atmıştı. İşıkları bile yakmamıştı.Bir şey söylemeden ben de direkt mutfağa geçtim. Belkide karanlıkta biraz dinlenmek istiyordur.
Kendime bir bardak su alarak hepsini başıma dikmiştim. Ahhh çok soğukmuş.
Bu lanet topluluklar da zaten ayaklarımı mahvetmişti.Topuklularımı hemen çıkararak ellerimle tezgahdan destek alarak biraz bekledim. Gerçekten bacaklarım çok acıyordu. O yüzden ağırlığımı tezgaha vererek bacaklarımı dinlendirmeye çalışıyordum. Sanırım uyusam daha iyi olacaktı.
Jimin de ayaklarını sürükleyerek yavaş adımlarla buzdolabına yönelmişti. Bir şey söylemedim. Sonuçta ona seslenmiştim ve beni umursamamıştı o yüzden önüme dönerek öylece durmaya devam ettim.
Buzdolabının kapısını sertçe kapattığında boşluk bir anımda olduğu için irkilmiştim. Gerçekten derdi neydi? Ahh tamam sakin ol Victoria belli ki bir şeylere kızmış.
Şuan arka tezgahta ne yapıyordu bilmiyorum ama bilerek herşeyi sertçe tezgaha vuruyordu.
"Jimin şunu yapmayı keser misin?"
Arkama dönmeden yavaş bir ses tonuyla söylemiştim. Karşılık olarak hiçbir cevap vermemişti. Ama inadına elindeki bardağı daha sert bir şekilde lavaboya bırakmıştı. Ahh arkaya dönüp bir şey söylersem kızgınlıkla kötü şeyler olacaktı o yüzden bir şey söylemedim.
Sessizlik olduğunda gideceğini düşünmüştüm. Gözlerimi kapatarak hiçbir şey söylemeden gitmesini bekledim...
Ama gitmemişti. Biranda arkamdan belime sarıldığında ne yapacağımı şaşırmıştım. Kollarını benim kollarımın üzerine getirerek sırtımı tamamen göğsüne yaslamıştı.
Kollarımın üzerinde duran kollarıyla belime daha sıkı sarılarak çenesini omzuma yaslandığında gözlerimi kapatarak beklemiştim.Kesinlikle sarılması iyi hissettiriyordu.
Bir süre sonra yavaşça çekilerek uzaklaşmıştı. Hiçbir şey söylemeden mutfaktan çıktığında aklımdaki kargaşayla beni baş başa bırakmıştı.
On dakika hareket etmeden olduğum yerde beklemiştim. Çünkü ne yapacağıma karar verememiştim. Kendimi toparlayarak ayakkabılarımı elime alarak mutfaktan çıktığımda biranda etraf aydınlaşmıştı.
Diğerleri gülerek ve yüksek sesli sevinç sesleriyle içeri girmişti. Onlaŕı bu kadar mutlu görmek beni daha mutlu ediyordu.
Taehyung elindeki çantaları fırlatarak hemen bana doğru koşmuştu. Elimden tutarak nazik bir şekilde eğilmişti.
Th-Bu dansı bana lütfeder misiniz hanımefendi?
Ne yapıyor bu çocuk?
Th-Bir şey söylemediğiniz için bunu olumlu cevap olarak kabul ediyorum.
Kolumdan tutarak kendiyle beraber diğerlerinin yanına çekerek dans etmeye başlamıştı. Elini sırtıma yerleştirmiş ve elimi tutarak ikimizide döndürmeye başladığında midemin bulanmaması için gözlerimi kapatmıştım
Diğerleriyse Taehyung'a ayak uydurarak çantalardaki paraları havaya savurarak deli gibi dans etmeye başlamışlardı.
Gözlerimi açtığımda Jiminle göz göze gelmiştim. Az önceki kızgınlığından eser yoktu. Jungkookla birlikte şampanya patlatıp içiyorlardı.
"Ahh Taehyung lütfen dur artık başım dönüyor"
Dediğim anda beni durdurarak önümde dans etmeye başlamıştı. Tanrım bu çocuk gerçekten deliydi.Namjoon'un elinden aldığı başka bir şampanyayı uzatarak bana içirmeye çalıştığında elimle ittirerek kendimden uzaklaştırmıştım.
Evi mahvettiler resmen heryer şampanya olmuştu.
Bb-Hadi ama Victoria bu gün çok önemli bir görevde başarılı olduk. Kutlayalım...
Sinirle durun diye bağırdığımda hepsi olduğu yerde durmuştu. Taehyungun elindeki şampanyayı sertçe çekerek beklemiştim.
Hepsi morali bozulmuş gibi bana bakıyordu.
"Gerçekten şarkı olmadan kutlama mı yapıyorsunuz"
Masanın üzerindeki kumandayı alarak hemen güzel bir şarkı açmıştım.
"Ne? Böyle suratıma bön bön bakmaya devam mı edeceksiniz? Hadii kutlayalım"
Elimdeki şampanyayı sallayıp etrafa dökerek onlara ayka uydurmuştum.
Beni öyle gördüklerinde dans etmeye devam etmişlerdi.Sanırım hayatımda ilk defa kutlama yapıyordum. Bu yüzden etrafın dağılması umrumda değildi. Dans etmekten daha çok Taehyung Ve Bambam'in garip danslarına gülmekle uğraşıyordum.
Jimin Jungkookla bir köşede içerek ellerini bir birlerinin omzuna atmış dans ediyorlardı. Bense gülmekten kendimi koltuklardan birine atarak sadece ikisini izliyordum. Ahh hayatımda ilk defa bu kadar çok gülüyordum. Umarım bu gün ölüm günüm falan değildir.
Yoongi eliyle gelmem için işaret ettiğinde elimle olumsuz anlamda işaret ederek oturmaya devam etmiştim. Ahh çok güldüğüm için ayağa kalkacak halim yoktu.
Jaebum'un koltuğa yanıma oturmasıyla hemen ayağa kalkmıştım. Tamam o gün sinirlerimi sakinleştirmiştim ama yinede onu bu kadar yakından görmemem iyi olurdu.
Jb-Özür dilerim. Lütfen dinler misin?
Dediği şeyle yavaşça tekrar yerime oturmuştum.
Ona doğru bakmamaya kararlıydım. Öne bakarak diğerlerini izliyordum.
Jb-Biz bir takım olarak çalışıyoruz ve bu tür şeyler hepimizi etkiler. Ben yaptığım ve söylediğim şeyler için özür dilerim. Beni reddettiğin için sana kızgındım ve ne yapacağımı bilmiyordum.
Özür dilerim gerçekten. Hayatımda ilk defa birinden özür diliyorum ve bunları şuan söylemek bile benim için çok zor. Seni incitmeyi istememiştim sadece çok kızgındım.
Sakinleşerek yavaşça ona doğru dönmüştüm. Gözlerine baktığımda elimi tutarak içten bir şekilde özür dilemişti.
Elime baktığında biranda koluma odaklanarak gülümsemişti.
Jb-Jimin'in bilekliği...
....bunu kolundan asla çıkarmazdı.Gülerek farklı bir ses tonuyla söylemişti. Sanki bir şeyler ima etmeye çalışıyordu.
Jimin'in bilekliği olduğunu biliyordum ama hiçbir zaman kolundan çıkarmadığı kısmını bilmiyordum.
Jb-Neyse...umarım eskisi gibi oluruz. Ve yaptığım o şey için affedersin.
"Peki... özrünü kabul ediyorum ama lütfen aynı şeyi bir daha tekrarlama"
Jb-Emin ol birdaha olmaz..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Katil•GANGSTA✦ℙ𝕁𝕄✦ +18
Fanfiction+Sen katil değilsin Jimin. Sen hepimiz gibisin. -Yanılıyorsun ben acımasız bir katilim ve bu benim işim unuttun mu? Hepimizin bir görevi var. Plan yapmak, araştırmak, bulmak, ve benimki öldürmek. Gerekirse hiç acımadan seni de öldürürüm... ✦ +Anlam...