Geçmişin Acısı

3.4K 401 119
                                    

🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿

Medyadaki müzikle dinleyin isterseniz...

🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿

"Hayat; buğulu bir cam gibi .
Bazen bulanıklaşıyor ,bazen o buharlar, bulanıklıklar gidince ışıl ışıl karşıyı gösterir...
Bazen o camdaki buharlardan akan damlalar yol bulup up uzun akarak kedilerine değişik bir desen oluştururlar...
Bazen bir su damlasının bile oluşturduğu desenlere şaşırırsın.
Sanki en güzel ebru çalışması gibi gelir gözüne o anda.

Hayatta ki yaşamımızda öyle aslında. Bazen öyle bir bulanıklaşır ki yaşadıklarımızla bir adım ötemizi  göremeyiz.
Nasıl davranmamız gerek nasıl ilerlememiz gerek bilemeyiz.
Sanki bir adım atsan dipsiz kuyulara düşecekmişsin gibi. Ne önüne, ne arkana haraket ede biliyorsun .

Ne ilerisi vardır .Ne gerisi vardır.
Zaten geçmiş ,gerisi acılarla doludur. Gelecekte neler beklediğini bilmediği için korkuyor insan.
Ürküyor insan, insan bilmediğinden korkar, ürker elbette .
Ama belki o buharların oluşturduğu eşsiz desenler gibi bu bulanıklaşan hayatımız da bize güzel ışıklarını sunacaktır.
Buharlaşan kalbimiz de umut
ışıkları açacaktır.En güzel desenlerini sunacaktır bizede.
Rabbim büyük dedi..." ağlayan Fatma annesinin ellerini tutarak.

Annesi de ağlıyordu Fatma'da ağlıyordu. Babası Ali de ağlıyordu. Gece herkes uyurken üçü birlikte Ali'nin çalışma odasında bu konuyu konuşuyorlardı.
Fatma korktuğunu yaşamaya başlamıştı.
Halasının oğlu İlker, Fatma ile evlenmek istiyordu .
Ve tüm Akça Ailesi de bunu istiyordu. Hele Sultan kadın zaten Hatice acı çeksin istiyordu kendini mutlu etmek için...

İlker'in nasıl bir pislik olduğunu hepsi biliyordu aslında .
Nasıl sorumsuzca bir hayat yaşadığını. Fatma tam 3 yıldır onu gördüğü yerde kaçıyordu. Konağa geldiğinde bile çıkmıyordu odasından .
Hatice'de durumun farkındaydı onlar gelince kızının üzerinden gözünü çekemiyordu...
Onlar konakta yatınca kızını koynunda yatıyordu.
Kapısını kilitliyordu defalarca da kontrol ediyordu emin olmak için.
Ama tüm bunlara rağmen bugün korktuğu her şey ortaya çıkmıştı .

Dedesi ve ninesi zaten "torunumuz" diyerekten bütün hatalarını görmezden geliyorlardı İlker'in. Sultan kadın zaten ailenin baş amiriydi.Herkesin üzerinde hak talep edebileceğini sanıyordu.

Ali Bey karısına ve kızına sarılarak. "Merak etmeyin güzellerim, yıllar önce Hatice'm ile benim yaşadığımı evlatlarımın hiçbirine yaşatmayacağım. Gereken neyse onu yapacağım... Sen de benim senin iyiliğini istediğimi bileceksin yavrum. Ben seni bilmediğim yollara sürmem. Düşüneceğim bir çıkış yolu, bulacağım. Ben seni korurum koruyacağım da .

Ama sen bu Akça ailesini yüzeysel biliyorsun kızım duyduklarınla, az bir gördüklerinle biliyorsun .
Bunlar ne yapar eder insanı
katakuleye getirir.
Bunu söylemek benim için çok ağır. Ama benim ailem böyleler ,insan ailesini seçemiyor yavrum .
Özür dilerim annenden de senden de. Sizlere bunlara yaşattığım için..."dedi karısını ve kızını öperek .

Hatice ağlamaktan artık mecalsiz düşmüştü.
Ali "kızım sen artık annenin yanında yatıyorsun devamlı.
Ve o kapıyı kilitliyorsunuz geceleri sıkı sıkı .Ben zaten burada ki gizli bölmede ki kapıdan odaya giriyorum. Sizin yanınıza..."diyerek duvardaki büyük dolabı açtı.

Bu dolabın içerisin de Ali Bey'in kıyafetleri, eşyaları her şeyi vardı. Kocaman boydan boya olan dolapta, özel yaptırmaydı.
Çünkü Ali Bey hiç Sultan'ın yanında yatmamıştı.Ve o odaya hiç girmiyordu.
Eşyalarını Hatice'nin odasına da taşıyamayacağı için böyle bir plan yapmıştı aynısı karşı tarafta Hatice'nin odasında da vardı.Aslında gizli bir geçitti.

Sabr-ı Sükût 2.Seri (Aşk-ı Muhal) TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin