Gökyüzüne Vurgun 2.Bölüm

5.3K 417 100
                                    

🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿

Medyadaki müzikle dinleyin isterseniz.. hikayemize bayağı uygundur...

🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿

"İnanç başlı başına bir diriliştir. Bir mucizedir. Demiri yumuşatan Hz Davut eli gibi...
Ölüyü dirilten Hz İsa parmağı gibi... Kuyulardan kurtulup, kölelikten kurtulup... Mapuslardan geçerek Mısır'a Sultan olan Hz Yusuf gibi...
Ateşlere atılıp yakılmak istenen Hz İbrahim'in yanmamasıydı inanç. Zaman ve mekanı aşan bir inanç meşalesidir iman...

İnsanı güçlü tutan imanıdır .
Onu kaybederse her şeyini kaybetmiştir. Her zorluğa imanıyla göğüs gerer insan.
Biliyorum ki bu sıkıntılar kalıcı değil bende... Elbet geçecek kulluğumu ispat etmem gerek en güzel şekilde. Hem kulluğumu hemde bana Allah'ın kutsal bildirdiği annemin ve babamın hayır duasını alarak başaracağım ben. Benim babam da annem kadar yaralı. Kimin bedelini çekmiş benim annem ve babam...

Anlayışsız büyüklerinin bedelini ödemişler...Hiç hak etmeden hemde. Sevdalarını bile yaşayamamışlar özgürce..." dedi Fatma öğle namazını kıldıktan sonra oturduğu ağacın dibinde piknik yapan ailesine ve komşularına bakarak.

Sonra da tüm yaşadıklarına rağmen acılarına rağmen halen daha genç ve yakışıklı olan babasına baktı iç çekerek. 44 yaşında ki babası Ali'ye sonra da 49 yaşındaki üvey annesi Sultan'a baktı. Sanki pikniğe değilde bir davete gelmiş gibi süslü püslü yüzündeki makyajı ile adeta küçük dağları ben yarattım edasıyla kurulmuştu.Baş köşeye...

Ağladı Fatma sonra gözyaşlarını sildi. Sanki sığıntı gibi oturan annesine baktı... Halbu ki onun annesi değildi sığıntı olacak olan... Bunu herkes biliyordu... Ama gariban Hatice'yi kim umursardı. Üvey annesi öyle bir davranıyordu ki sanki babasıyla annesinin arasına giren o değilmiş gibi...Annesini yıllarca bir sığıntı gibi öz evladına bakıcı yaptıran o değilmiş gibi davranıyordu...

Günahkarın en büyüğü oydu .
O ve tüm Akça sülalesiydi...
Babasını ,annesini ve Fatma'yı yakan bunlardı...
Örenmişti Fatma yıllarca tüm sırları bu Akça konağında çok sır vardı .
Çok ah vardı. Çok gözyaşı vardı .
Bu ahta Ali ile Hatice'nin sonra da onların olan kızı Fatma'nın dı.
Bir zaman sonra bu sırlar ortaya çıkacaktı. O sırlar ortaya çıktıktan sonra kıyamet kopacaktı. Bu günahkarların başına. Mazlum gözyaşlarının üzerine kurulmuştu her saltanatları. Çökecekti o saltanat.Tahttan düşmesi çok ağır olacaktı hemde.O üvey annesinin...

O günkü halini çok merak ediyordu Fatma...
Fatma kinci bir kız değildi.
İntikam almak için yapmıyordu bunu. Ama bu sırların ortaya çıkması lazımdı.
Çünkü bu sırlar bir-çok kişinin hayatını mahvediyordu.
Birisinin artık dur demesi
lazımdı buna ...
Yoksa zulüm sonsuza dek ölünceye kadar devam edecekti...
Ve bu da vebaldi ,bunca insanın
vebaliydi...
Bu sırrı bilen birisi olarak Fatma'nın da omuzlarındaydı bu vebal.
O yüzden artık iyice nefes alamaz oluyordu bazen daralıyordu.

"Allah'ım günaha mı giriyorum...? (Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır bildirmiş.)Peygamberimiz.
Ben de öyle miyim haksızlığa susarak şeytan mı oluyorum?
Allah'ım sen affet sen yardım et bana... Bir kapı aç bir yol aç bana. Ben aciz biçare bir kulunum. Daha hiçbir imkanım yokken ne yapabilirim ki...? Babamın zaten elini kolunu bağlamışlar yıllar önce...
Yoksa öyle olmasaydı benim babam bunların hiçbirisine göz yumacak birisi değildi.

Ah dede ah babaanne siz bağladınız benim babamın elini kolunu hem de yıllar önce.
Ben doğmadan kardeşlerim doğmadan bağlamışsınız babamın elini kolunu.
(Haksızlık önünde eğilmeyiniz.
Çünkü hakkınızla beraber şerefinizi de kaybedersiniz) demiş Hz Ali Efendimiz..."dedi kimse görmesin diye gözyaşlarını silerek Fatma. Annesini öğrendiği için mutluydu küçücük yaşında. Ama bir-çok sırrı da öğrenmesi omuzlarına yük olmuştu.

Sabr-ı Sükût 2.Seri (Aşk-ı Muhal) TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin