Fatma Uyanıyor

2.3K 337 121
                                    


🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿

Medyadaki müzikle dinleyin isterseniz...

🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿

Fatma, yoğun bakımı odasına getirildiği andan itibaren bir rüya görüyordu devamlı olarak...Ama o rüya sanıyordu. Gerçek alemden ruhlar alemine uzanan bir anı yaşıyordu...Çünkü gözüyle değil de ruhuyla ve işitme duyularıyla duyup görüyordu.
Kulağıyla, derisiyle, kalp gözüyle...
Bedeni bir cesetti şu anda.

Devamlı olarak birilerinin gelip Kuran-ı Kerim okuduğunu işitiyordu...
Annesinin, babasının, kız kardeşi Nur'un, sevdası kocasının sesleriydi bu tanıyordu .

Onlara cevap vermek istiyordu ama sesi çıkmıyordu bir türlü...
Aslında konuşuyordu da onlara duyuramıyordu.
"Niye bana cevap vermiyorsunuz?" diyordu devamlı olarak ama yine cevap vermiyorlardı.
Üzerinde dağlar varmış gibi hissediyordu kendini...

Ama her okumalarında hafiflediğini rahatladığını hissediyordu.
Hele kocasının okuya okuya vücudunun her yerini elleriyle mesh yaptığını hissedince daha da rahatlıyordu,hafifliyordu.. Baş ucundan ayak ucuna kadar ellerini gezdirişini hissediyordu.

Sonra kocası bir şeyler anlatıyordu ağlıyordu" dön bana ahu gözlüm" diyordu...
Kalkmak kocasına sarılıp gözyaşlarını silip "ben buradayım Yavuz'um. Senin yanında değilmiyim de ağlıyorsun?
Yavuz ,bana ne oldu ? Senin yanındayım ama sana sesimi niye duyuramıyorum? Niye duymuyorsunuz beni ?
Bak halbuki ben burada bas bas sana bağırıyorum.

Ağlama lütfen, annem ve babam, Nur'da ağlamasın...Hem niye devamlı olarak bana dön ne olur diyorsunuz...?
Onlarda duymuyor beni...
Bakın ben sizin yanınızdayım..."diyordu.

Sonra kocasının yanından uzaklaştığını hatta sesinin duyulamaz oluşunu hissetmişti.
"Gitme, lütfen, beni bırakma" diye feryat ediyordu ama kocasının artık sesini duyamaz olmuştu.

Yavuz,karısının yanından istemeye istemeye gözyaşlarıyla dışarıya çıkar çıkmaz, dostu doktor Emin onun yıkılmış haline dayanamayarak, omuzuna tutunup yanına oturup konuşarak rahatlatmak için uğraşıyordu. Ama nafileydi.

Yavuz, soğuk ve ciddi ama bir o kadarda acılı sesiyle ve kıpkırmızı olmuş gözleriyle dostuna döndü ve;

"Emin, Fatma'm oradan çıkabilecek mi...? O benim hayatıma aşkın yıldızı, umudun başlangıçı, gecenin ışığı, gündüzün yüzü, ihtişamın ışığı diye de düşünülen Çoban Yıldızı gibi girmişti...

Antalya'nın dağ başında bir çeşmenin başında...

Çoban yıldızı yön gösteren bir yıldız olarakta bilinir...Güneş doğmadan veya batmadan önce çok parlak olarak gözüktüğü için
çobanlar tarafından kolaylıkla görülebildiği için ve eski zamanda vakit belirttiği için...
Halk arasında Çoban yıldızı olarak biliniyor... Akşam yıldızı, sabah yıldızı diye adlandırılan Zühre gezegenidir aslında...

İşte şu kısacık zaman diliminde karım benim Zühre yıldızım oldu...Bana yönümü göstermişti...Şimdi ben Yavuz Turhan , Zühre yıldızımı kaybetmek istemiyorum..."Dedi gözyaşlarıyla.

Doktor Engin'de ağlıyordu artık. Çünkü dostunu daha önce hiç böyle görmemişti...
Her daim güçlü sert ve soğuk ciddi olarak görsede ama bir o kadarda babacan ,yiğit ve mert bisi olduğunu biliyordu.

Hele hele bunca yıllık dostluklarında ağlarken veya duygularından bahsederken asla görmemişti.
Tek Engin değil diğer dostları, ailesi de dahil olmak üzere...Sadece çok az yüzeysel biliyorlardı bazı şeyleri.

Sabr-ı Sükût 2.Seri (Aşk-ı Muhal) TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin