🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿
Medyadaki müzikle dinleyin isterseniz...
🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿
Kına töreni Fatma'nın teyzesi ve ailesinin gelmesi ile ve onların hemen akabinden Yavuz'un kardeşlerinin de gelmesi ile devam ediyordu...
Yavuz, Fatma'ya kardeşlerini tanıttı;
" Fatma, bu kardeşim Furkan benim küçüğüm.
Bu da onun küçüğü Erhan...
Bu da en küçüğümüz Azra.
Furkan'ın eşi de var ama o buraya yetişemedi yurtdışında eğitimdeydi.
İstanbul'da ki öbür düğüne gelecek..." dedi.Furkan gülümseyerek"hayırlı olsun yenge. Evet yenge bizde daha aşağı yukarı 2 aylık evliyiz. Ama düğünden hemen sonra eşim yurt dışına gitti eğitiminden dolayı... Yani daha doğru dürüst birlikte vakit geçiremedik.
Evlendikten 4-5 gün sonra gitmişti zaten ailesi orada..." dedi gülümseyerek.Fatma'da gülümseyerek" Allah kavuştursun abi.."dedi.
Erhan'da neşeyle " yenge hayırlı uğurlu olsun. Ama bizim oğlan buraya iş için gelmişti ne çabuk aklını çeldin böyle...?" dedi şaka yaparak.
Fatma" nasipmiş Erhan abi..."dedi.
Azra sadece" hayırlı olsun" dedi.
Fatma sıcak gülümsemesiyle "çok teşekkür ederim. Hoş geldiniz kusura bakmazsanız nasıl hitap etmem gerek bilemedim..." deyince ;
Yavuz" o da seninle yaşıt ismiyle hitap etmen yeterli Fatma..." dedi.
"O zaman hoş geldin Azra..."
" Hoş bulduk Fatma..." dedi Azra'da.
"Fatma, daha akrabalarım çok ama malum acil olunca sadece kendi ailem gelebildi buraya..." dedi Yavuz.
Fatma, kocasının ailesi ile tanıştıktan sonra kına yakmak için Yavuz ve Fatma'yı ortaya aldılar.
Dualarla, tekbirlerle kınayı yakmaya başladılar.Zeynep Hanım, Fatma'nın eline altınını koyarak kınasını yaktı.
Hatice'de damadının eline kınasını yaktı dualarla.Fatma, belli etmiyordu ama kaburgaları ağrıyordu. Yavaş yavaş nefes alması da zorlaşıyor gibiydi.
" Yavuz beyin dediği doğru çıktı galiba soğudukça daha belli olacak ağrım. Allah'ım düğünü bari tamamlayabilecek kadar dayanabilsem..." dedi içinden.
Kınada okunan ilahilere, ezgilere ve ağıtlara dayanamamış ağlamıştı Fatma.
Yavuz, yan tarafında oturan Fatma'nın elini tuttu ağladığını biliyordu.
Hem de içli içli ağlıyordu.
Aradan biraz zaman geçtikten sonra kız kardeşi Nur ve kuaför Fatma'nın gelinliğini giymesine yardım ettiler. Kuaför gelinliğinin başörtüsünü yapmıştı, hafifte sade doğal gözüken makyaj yapmıştı.
Fatma istememişti ama Nur ısrar etmişti.Gelinliği ile odada beklerken Yavuz geldi. Fatma'yı öyle görünce bir daha hayran kaldı.
" Kuğu gibi olmuş..."diye içinden geçirdi.
Gururla koluna takıp tekrar halk eğitimin bahçesine çıkardı.
Halk eğitimin bahçesinde ki kendilerine ayrılmış masaya tekrar oturdular.Düğün kesilen pasta ve meyve suyu ikramı ile devam ediyordu...
Saat gece yarısına gelmişti...
Ayrılık vakti de gelmişti.
Fatma'nın öğrencileri ve öğrencisi olan kadınlar Fatma ile vedalaştılar. Gözyaşları sel olmuştu.Çünkü Fatma'yı hepsi çok seviyordu. Fatma çok mütevazi ve naif birisi olduğu için herkese sıcak, samimi, candan davranıp gönlünü alabiliyordu.
Büyük, küçük demiyor;
Küçükle küçük ,büyükle büyük oluyordu...
Gönül dilini çok iyi biliyordu.
Kalp kazanmasını çok seviyor ve bunu Allah rızası olarak görüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sabr-ı Sükût 2.Seri (Aşk-ı Muhal) TAMAMLANDI
General FictionNOT:ÇALINTI VEYA EN UFAK BİR KOPYALAMA DURUMUMDA AVUKAT KUZENİM VE ABLAM TARAFINDAN GEREKEN TÜM YASAL İŞLEMLER YAPILACAKTIR... KURGUMUN HİÇ BİR KURUM VEYA KURULUŞLA ASLA VE ASLA EN KÜÇÜK BİR İLGİSİ YOKTUR TAMAMEN HAYALİDİR... Yaralı kalplerin büyü...