Sabr-ı Sükût 2.Seri (Aşk-ı Muhal) TAMAMLANDI

Kalbi Doldurmak

🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿

Medyadaki müzikle dinleyin isterseniz...

🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿

Babaanne "geç güzel gelinim elbette deneye bilirsin. Ama üzerin uygun değil...Elbisen batmasın.  Gülay kızım,  gelinime uygun bir şeyler ver de giysin..."

"Tamam anne. Fatma sen, gel sana uygun bir şeyler vereyim..."

"Tamam hala "diyerek halasıyla onun yatak odasına girdiler.
Fatma, yatak odasına giderken evin içini de iyice incelemişti.

"Çok temiz ve düzenli güzel ferahlatan bir ev. İçi de dışı gibi insanı bambaşka bir dünyaya götürüyor...Huzur var bu evde diye bağırıyor adeta her köşesi..."Dedi Fatma içinden.

Gülay hala dolaptan bir tane pempe çiçekli şalvar ve çiçeklerinin renginde penye ve kenarları incili oyalı yazma verdi.

" Yeni bunlar Fatma giyer misin?"

"Giyerim hala.Bizde giyerdik Antalya'da annemle birlikte. Bazen babamın ektiği tarlalara, seralara çalışmaya gittiğimiz zaman böyle yufka açarken rahat oluyordu...Ama halam bahçede Yavuz'un arkadaşları var ve bu penye de biraz dar gibi bana bir yelek gibi geniş bir şey versen varsa zahmet olmazsa..."

"Tamam o zaman bak burada benim geçen yıl ördüğüm ve bir kaç defa ancak giydiğim yelek var.Bak bunu giyebilirsin şayet giyilmiş demezsen ...?"

" Olurmu hala öyle şey? Giyilmiş olsa ne olacak ki ? Ben sorun etmem öyle şeyleri. Hepsi tertemiz pırıl pırıl benim için önemli olan bu..."Dedi Fatma naif duruşu ile.

Gülay hala gelinlerinin mütevazi birisi olduğunu anlamıştı her şekilde memnun olmuş bir şekilde "Sen burada giyine bilirsin Fatma. Ben çıkayım..."Dedi bahçeye çıkıp kaldığı yerden çayını içmeye devam ediyordu bir taraftanda koyu sohbetlerini yapıyorlardı.

Fatma'da hızlıca üzerini değiştirip aynada kendine bakıp çıktı.

Fatma, bahçeye çıkınca Dilber nine gülerek" gel bakalım güzel gelinim.Ne kadar da yakışmış Maşallah...deyince Yavuz karısına baktı iç çekerek.

" Çok güzel olmuş..."Dedi içinden.

Fatma, müsade isteyerek hemen senidin başına oturup Besmelesini çekip, leğenden biraz hamur alıp beze yaptı.
Hepsi pür dikkat Fatma'yı izliyordu .

Fatma, bezeye un atıp oklavayla açmaya başladı.
Hamur tabak büyüklüğünde olunca üzerine tekrar un serpip oklavaya dolayıp dolayıp açmaya başladı hızlı hızlı...Kısa bir süre sonra yufka ekmeği kocaman açılmıştı.
Yufkayı oklavaya dolayıp hemen ocakta ki odun ateşinin üzerinde ki kızgın saca serdi.

Tahta büyük pişirme aparatını alıp ters yüz edip biraz pişirip saçtan göle doğru sarkıtıp gevretmeye başladı...
Ekmeği kusursuz bir şekilde pişirip  yerdeki büyük sinin üzerine
güzelce serdi.

Hepsi pür dikkat Fatma'yı izliyordu yine. Fatma'dan  bu kadar büyük bir performans beklemiyordı o yüzden şaşkınalardı ama bir o kadarda mutlu olmuşlardı gelinlerinin mütevazi ve maharetli hallerine.

"Hiç ben çok güzel açarım bu işte ustayım bile dememiştin gelin. Ben bir açayım bakın beğenirseniz demiştin. Başkası olsa ben açarım hem de çok güzel açarım diye hemen ortaya atardı kendini..." Dedi Dilber nine omuzları kabarmış bir şekilde.

Suna kayınvalidesine bakarak "ama yılların yufka açan kadınları gibiydi adeta. Pişirmesi de öyleydi. Maşallah maşallah..."Dedi gülümseyerek.