Sabr-ı Sükût 2.Seri (Aşk-ı Muhal) TAMAMLANDI

Süt Kardeşler

🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿

Medyadaki müzikle dinleyin isterseniz...

🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿

Fatma, Nur, Hatice ve Zeynep Hanım Yavuz'un arabasında halk eğitime doğru gidiyorlardı.
Yavuz merakla " Hatice anne yanlış anlamazsan sana bir şey sormak istiyorum...Ama sakın yanlış anlama sorduğumu. Sen çok inançlı bir kadınsın. Seni çok takdir ediyorum bu konuda.

Mustafa'ya, Ahmet'e ve Onur'a,
Nur'a da çok güzel bir annelik yapmışsın.
Ama sen çok dindar da bir kadın olarak biraz önce dikkatimi çekti;
Mustafa'ya çok rahat dokundun.

Fatma halk eğitimde benim yüzüme bile bakmamasının sebebini çok güzel açıklamıştı... O yüzden çok merak ettim..."dedi.

Hatice" elbette oğlum sorabilirsin bir sakıncası yok.
Elbette namahreme dikkat ederiz ama Ahmet ve Mustafa benim süt yeğenim de oluyorlar.
Onur zaten kocamın öz çocuğu olduğu için bana namahrem değil kendi evladım sayılıyor...

Yıllar öncesi biz Ali ile nişanı attıktan sonra malum Mersin'de benim için hiç iyi olmayan olaylar yaşandı.
Ablam Ayşe ile kocası İbrahim yani eniştem dayanamamışlar benim yaşadıklarıma.
Biliyorlardı benim masum olduğumu.

Ali'yi de çok seviyordu eniştem. Hatta Ali enişteme ilk nişanı attığında hakkında yanlış düşünmemesi için. Sultan'ın karnında ki çocuğun kendinden olmadığını itiraf etmiş. Tüm gerçekleri anlatmasa bile sadece bu kadarını anlatmış.

Ama eniştem de uyanık adam bu işin altında başka şeyler olduğunu sezmiş.
Birde sürekli olarak benden haber almak için eniştemi arayınca;
Bir de Ali'nin nikahtan hemen sonra İstanbul'a gittiğini araştırıp öğrenince bütün taşlar kafasında yerine oturmuş aslında.

Tabii ki bundan benim haberim yoktu. Sadece ablamın ve eniştemin haberi varmış. Bana söylemiyorlarmış Ali tembihlermiş...
Bu benim üçüncü kuma gitme olayı olunca ablam ve eniştem Ali'de askerden geldikten sonra hemen Antalya'ya gelmişler.

Ali ile buluşmuşlar o kuma olayını anlatmışlar...
Ali çok üzülmüş ağlamış bırakmam Hatice'yi demiş. Neyse eniştemle ve ablamla planı yapmışlar.
Ali beni kaçıracakmış onlar da yardımcı olacakmış. 50 yaşında ki adama kuma gideceğine, sevdiği ve sevildiği Ali'ye gitsin demiş ablam ve eniştem...

Eniştem İbrahim'de imamdı.
Ali'ye demiş ki ; Sen bu çocukları çok seviyorsun evladım diyorsun, bırakmam diyorsun.
Ama Hatice bu eve geldikten sonra;
Bu çocuklar büyüyünce Hatice'ye namahrem olur demiş.Ve şöyle açıklamış bu evlatlık olayını.

Alınan evlatlık, büyüyünce erkek ise karına , kız ise beye yabancı olur. Yabancı bir kimse ile beraber kalmak,yalnız bunmak ise caiz değildir. Bu bakımdan dolayı evlatlık alırken, kardeşlerinizden birinin oğlunu veya kocanın kardeşlerinden birinin kızını alırsanız sorun kalmaz.

Yahut, aldığınız erkek çocuk, kız kardeşlerinizden birini veya erkek kardeşlerinizden birinin karısı emzirirse sizin yeğeniniz olacağı için evlatlık alan kadına yabancı olmaz.

Kız bebek alınca da, kocanızın kız kardeşlerinden biri yada kardeşlerinin karılarından biri emzirirse kocanızın yeğeni olacağı için ona yabancı olmaz.

Diye açıklayınca;
Ali kara kara düşünmeye başlamış benim yapımı biliyor tabii ki. Ben küçükken o çocuklara bakardım. Ama büyüyünce de nasıl vazgeçerdim ablam da,eniştemde, Ali'de çok iyi biliyordu bunu.

Allah razı olsun onlardan. Benim hiçbir şeyden haberim yokken eniştem ve ablam benim geleceğimi düşünerek ellerinden geleni yapmışlar... Ablam o zaman ikinci çocuğunu yeni doğurmuştu ve emziriyordu.