Ailenin Önemi

2.1K 325 180
                                    

🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿

Medyadaki müzikle dinleyin isterseniz...

🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿

Akşam olmuştu artık. Turhanların villasında da Yavuz'un dönüşünün heyecanı vardı.

Ali bey ve Hatice hanım, çocukları,  hem Yavuz'u hemde bebekleri görmek için gelmişlerdi.
Bebekleri birer almıştı dedeleri, anneanne ve babaanneleri.

Kolik akşam ağlama kotalarını bugün de tamamlayan bebeklerinde onlarında keyfi yerindeydi torunlarıyla birlikte.

Çocuklar sakinleştikten sonra, Fatma, Nazlı ve kızlar hep birlikte sofrayı kurmuşlardı.
Salona kurulan kocaman yemek masasının etrafında toplanmıştı hepsi birlikte...

Çocukların ağlama krizi sonrasında iyice yorgun düşen Fatma kocasının yardımıyla çocuklarını salonda ki otomatik ana kucağına koymuştu.

" Yavuz, çok ileri görüşlü birisisin. Salona da otomatik ana kucağı alacağın zaman ,ne gerek var? demiştim.

Sende , dört tane ana kucağını aşağı yukarı taşımak zor olur.
Yalnız olduğun zamanlar zor olur senin için,hem yatak odamıza hemde salona alacağım ben demiştin.

O zaman bu fikir bana saçma gelmişti. Dört tane yeter diye düşünmüştüm ama inan şu anda iyiki Yavuz sekiz tane almış diyorum..."dedi gülerek.

Tüm aile gülmüştü Fatma'nın sözlerine.

Yavuz " ee biliyordum ben ve o yüzden öyle bir karar vermiştim. Hatta sekiz tane otomatik ana kucağını aldığım zaman satıcı bile şaşırmıştı. Abi senin kaç tane çocuğun olacak? demişti.
Bende, dördüzler deyince ;
Bir an korktum abi sekiz diyeceksin deyip ,gülmüştü birde...

Hatta hepinizde bana ,ne gerek var sekiz taneye ? demiştiniz.
Ben geleceğimizi de düşündüm. Nurettin var ,Erhan ve Furkan var .Onların bebekleri kullanır sonra demiştim "deyince tüm aile kahkahalarla gülmüştü ama bir tarafları da buruktu Furkan için.

Masaya oturan Yavuz ve Fatma'yla yemeğe başlamıştı hepsi Beslemesini çekerek.

Dilber nine, dayanamayarak" o benim celalli Furkan'ım ne yapıyor Yavuz oğlum...?"dedi gözyaşlarıyla.

Dilber ninenin, sözüyle zaten Furkan'ın yokluğunu en derinden hisseden aile üyeleri sarsılmıştı.
Aslın da herkesin sormak istediği ve çok merak ettiği şeylerdi.

Ama Yavuz daha yeni geldiği için ve kardeşinden ayrıldığı için üzgün olduğunu her halinden anladıkları için soramamıştı hiç birisi.
Hepsi can kulağıyla Yavuz'un ağzından çıkacak olanları bekliyordu.

Nur,kendisini bir tuhaf hissetmişti. Ağzında ki çorbayı bile yutamayacak hale gelmişti.
Gözleri kızarmıştı kendisini zorla sakinleştirmeye çalışmıştı ama olmuyordu.
Masadan kalmak istiyordu ama yanlış anlaşılmaktan da korkuyordu.
Derken imdadına yeğeni Hatice yetişti.

Hatice bebek ağlamaya başlayınca kalkmak üzere olan ablası ve Azra'ya " lütfen siz oturun ben bakarım. Hem siz istediğiniz zaman görüyorsunuz. Ben pek aç değilim sonra çayın yanında börekten yiyeceğim..."diyerek hemen yeğeninin yanına gitti.Kucağına alıp salonun en kuytu köşesine çekildi ama kulağı eniştesindeydi.

Dilber nine " ee hadi bakalım anlat oğlum...Gelmeyecek mi benim dedesi kılıklı oğlum Furkan'ım...?"dedi merakla.

Yavuz ,derince bir iç çekerek " Furkan çok iyi ninem. Bir görsen sakalda bırakmış, daha da yakışıklı ve heybetli olmuş. Üstelik orada da yeni anlaşmalar yapmak üzere. Yani başarısına başarı ekliyor.
Şu anda gelemeyecek ama elbet bir gün dönecek.
Hepinize hediyeler gönderecekti ,herkesi benim yerime öp demişti ama ben hediyeleri getirmedim.
Kendin gel ver hediyelerini ve hepsini sen öp dedim.
O da sizleri çok özlemiş ama işte..."dedi ve sustu.

Sabr-ı Sükût 2.Seri (Aşk-ı Muhal) TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin