Sabah çalan alarmla gözlerimi zar zor da olsa açmayı başardım. Normalde olsa bu saatte çalan alarmı odanın bir köşesine sertçe fırlatırdım ama bu sefer bu muzzam olayı gerçekleştiremeyeceğim. Çünkü fırlattığım taktirde sese Su uyanabilir ve gereksiz bir vedalaşma faslına girebilir. Saati susturup hemen yataktan kalktım ve banyoya gidip işlerimi hallettim. Üzerimi giyindikten sonra ilk iş yavaş adımlarla ikizimin odasına gittim, onu görüpte gidersem güçlü ayrılacağımı biliyordum. Ona uzun bir süre bakıp çıktım odadan. Dün akşamdan hazırladığım valizimi de alıp merdivenlerden inmeye başladım. Küçüklüğümden beri aynı evde oturmama rağmen bir türlü ısınamamıştım bu eve. Aslında bu açıdan baktığımda gitmem iyi oluyor.
Hava alanına vardığımda dün akşamdan ayırttığım biletimle uçağa bindim. Aslında özel uçakla giderdim ama ben diğer normal insanlardan farklı gösteren herşeyden ciddi anlamda nefret ediyorum. Paradan daha çok nefret ediyorum. Para için g*tünü yırtan insanlardansa ileri düzey nefret ediyorum. Derin bir nefes alıp koltuklardan birine geçtiğimde etrafımı inceleme fırsatı buldum. Bir oğlan sevgilisine dönmüş onu izliyor, önümdeki çocuk ağlıyor, sağ tarafımdaki teyze bana her an öğüt verecekmiş gibi tetikte, sol tarafımda... Bi dakika sol tarafımda bir tane taş var. Sanırım yanlış yere bindim diye etrafıma baktım ama ben doğru binmişim. O yanlış bindi heralde. Araştırma merkezi buradan çok uzakta gardaş ne işin var burada? Tamam bu iğrenç bir şakaydı. Normalde insanlara o kadar dikkat etmem ama bu çocuğun dikkat çekici bir görüntüsü vardı. Siyah ve dağınık saçları, buğday teni, siyah kaşları, düzgün bir burnu, kalın dudakları... Tamam işte yakışıklı.
-Merhaba.
Dedi bana bozuk olan türkçesiyle. Anlaşılan yabancıydı. Başımı olumlu anlamda salladım. Erkeklerle muhattap olmak canımı sıkıyordu. Bu ne kadar taş biri olsa da. Çünkü ne zaman erkek biriyle arkadaş olma aşamasına girsem bir haftaya kalmadan sevgili olmak istiyordu ki bu da ciddi anlamda canımı sıkıyordu. Üstelik bu ego falan değil, yalnızca gerçekleri anlatıyorum.
-Tanışalım mı? Ben Cole, sen?
Bende eben. Ya tanışmayalım diyorum illa geliyorsunuz. Üstelik adım Cole mi dedi o? Tahmin ettiğim gibi yabancı. Yine aşırı zekiyim.
-Alev.
Dedim sadece. Daha sonra da kulaklıklarımı taktım. Şimdi muhattap olamam yanımdaki dünya dışı varlıkla. Sabah erken kalkmanın verdiği yorgunlukla gözlerimi yumdum ve başımı geriye yasladım. Güzel bir uyku beni bekliyor.
Birinin beni dürtmesiyle dişlerimi sıkarak gözlerimi açtım. Şu hayatta nefret ettiğim bir şey varsa o da uykumdan uyandırılmamdı. Gözlerimi açar açmaz ilk hissettiğim şey başımın altında yumuşak bir şeyin varlığıydı. Kafamı biraz yukarı kaldırdığımda beni izleyen bir adet Cole gördüm. Evet sayın seyirciler, çocuğun omzuna yatmışım. Biri beni alkışlayabilir mi?
Sanki ateşe değmişim gibi hızla omzundan kalktım ki bu ani hareketime şaşıran Cole usta bir şekilde şaşkınlığını hızla üzerinden attı.
-Omuzun da taş gibiymiş boynum ağrıdı.
Dedim ve valizimi almak için yanından kalktım. Evet bunu gerçekten dedim. Allah'ım lütfen beni çarpma, amin. Arkamdan güldüğünü duysam da ona bakmadım ve hızla ilerlemeye başladım. Uçaktan inip hava alanına girdiğimde etrafıma bakmaya başladım. Bir sürü insan birilerini bekliyordu. Ben de artık gitmeli-
Evet... Adresi o kadından almayı unuttum. Annemi aramalıy-
Hayır. Beni başından savan birini aramamalıyım. O zaman bu gece kendime kalacak bir yer bulmalıyım. Nasılsa annem gitmediğimi öğrenir ve beni arar öyle değil mi? O kadar da umrundayımdır herhalde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANKA (BTS) ~ (Kaybediş Serisi ll)
Fanfiction*Deney #1* Kadın kollarını kaldırdı ve adamın boynuna sardı. Ardından ona doğru yaklaştı. Genç adamda aynı şekilde kollarını onun bedenine sardı ve vücudunu ona doğru çekti. Adam burnunu kızın burnuna sürttü hafifçe. - bu alevlerle yanan küçük bir...