Öğle arasında cole ve ben kantine indik. Şimdi siz neden ikiniz indiniz diye soracaksınız. Hemen cevaplayayım. Çünkü biz seçilmiş kişileriz. Aslında böyle söylendiğinde gayet havalı oldu ama işin aslı öyle değil. Kura çektiğimizde biz iki salak seçildik kantine inmek için. Su ve ji eunsa sınıfta keyif çatıyorlar.
Kantinden içeri girdiğimizde coleyi dürttüm. Her zamanki sıcak gülümsemesiyle bana baktı. Bu çocuk çok fazla gülüyor ve bu benim sinirlerimi bozuyor.
-bende gelmeyeyim. Sen git ben masada oturuyorum.
Cole
-tamam, özel olarak istediğin bir şey var mı?Dediğinde elimi çeneme koydum ve bir kaç saniye düşündüm. Cevabı bulduğumda bakışlarım onu buldu.
-huzur.
Dedim omuz silkerek. Gülümsemesi genişledi.
Cole
-bulursan bir dal da bana ver.Ona izci selamı verdiğimde bana gülümseyip kantine doğru ilerledi. Ben de arkamı döndüm ve kendi masama rahatça oturdum. Sırtımı sandalyeye yasladım ve esneyerek kantinde tıkınan ergen sürülerine baktım. Hepside kıtlıktan çıkmış gibiydi. Başımı umutsuzca iki yana sallayıp önüme döndüm fakat dönerken gördüğüm bir çift kahverengi göz duraksamamı sağladı.
Taehyung sandalyesinde geriye yaslanmış bana bakıyordu. Sert bir şekilde yutkundun ve gözlerimi ondan çekip önüme döndüm. Sakin ol alev. Neden bu kadar telaşlanıyorsun ki. Dün akşam sadece spor salonuna gittik ve orayı temizledik. Daha doğrusu sen temizledin ve o da seninle dalga geçip temizlik yapmanı izledi. Aranızda bundan başka bir şey olmadı. Rahat nefes al.
İç sesime kulak verip derin bir nefes aldım ve göz ucuyla ona baktım fakat bakmamla önüme dönmem bir oldu. Taehyung elleri siyah dar pantolonunun cebinde bana doğru geliyordu ve yüzünde her zaman ki kendinden emin ve sert ifadesi vardı.
Hızla masadan kalktım ve kantinin çıkışına doğru hızlı adımlarla ilerlemeye başladım. Onunla karşılaşmak istemiyorum. Merdivenlerden ikişer ikişer inerken arkamdan duyduğum ayak sesleri daha da hızlanmama sebep oldu. Yakalanmamalıydım. Tam son basamağı inecektim ki bodrum kata geldiğimi anlamamla sessiz bir küfür savurdum. Ardından hızla arkamı döndüm fakat dönememle taehyungu burnumun dibinde bulmam bir oldu. Hass...
V
-sanırım son durağımıza geldik.Onun bu alaylı sözleriyle birlikte geri geri gitmeye başladım. Attığım her adımda o da bana doğru bir adım atıyordu. Ne yapabileceğimi kestirmek için gözlerine baktım fakat bir şey anlayamadığımda dişlerimi sıktım. Duygularını bu kadar iyi saklamasından nefret ediyorum.
Gözlerimi hızla gözlerinden çektim. Onun zifiri bir karanlığı andıran gözlerine uzun süre bakamıyordum. Eğer uzun süre bakarsam o karanlık beni içine çekecek gibiydi ve ben o karanlığa düşersem bir daha çıkamayacağımı adım gibi biliyorum.
Sırtım soğuk duvara değdiğinde vücudumu bir ürperme esir aldı. Boğazıma bir yumru oturmuştu. Eğer onun yerinde başka biri olsaydı onu kolayca alt edebilirdim fakat o... O beni yenebilen tek kişi. Üstelik hiç bir şey yapmadan.
Tam önüme geldiğinde ayakkabılarının ucu, benim ayakkabılarımın ucuna değiyordu. Gözlerimi gözlerinden kaçırmaya çalışırken bakışlarım dudaklarında sabit kaldı. Dün akşam beni bu dudaklarla öpmüştü. Acaba şimdide öpecek mi? Düşüncelerimin gittiği yönü fark ettiğimde o görmeden kendimi cimcikledim. Kendime gelmeliyim.
Taehyung başını bana oğru eğmeye başladığında ellerimi kaldırıp göğsüne koydum. Bu yaptığımla vücudunun kasıldığını hissettim ama o bunu umursamıyormuş gibiydi. Çünkü hala bana yaklaşıyor!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANKA (BTS) ~ (Kaybediş Serisi ll)
Fanfiction*Deney #1* Kadın kollarını kaldırdı ve adamın boynuna sardı. Ardından ona doğru yaklaştı. Genç adamda aynı şekilde kollarını onun bedenine sardı ve vücudunu ona doğru çekti. Adam burnunu kızın burnuna sürttü hafifçe. - bu alevlerle yanan küçük bir...