♏52. İş♏

3.7K 573 36
                                    

Defter sayfasından kopardığım küçük bir kağıdı sıraya koydum ve elime kalem alıp yazmaya başladım. Bir işe yaramıyor en azından dersi kaynatmaya yarasın değil mi.

Ji eun. Şimdi beni iyi dinle. Tamam bu biraz saçma oldu. Beni iyi oku o zaman. Her beyse...
Benim bir işe ihtiyacım var. Acaba senin bildiğin yarı zamanlı bir iş var mı. Okuldan sonraları gidip çalışsam.

Yazdığım kağıdı katladım ve ji eunun sırasına fırlattım. Tabii ki de sırasına fırlatmadım saçmalamayın. Kafasına fırlattım. Kafasını ovalafıktan sonra başını çevirip bana baktığında çenemle kağıdı işaret ettim. Beni başıyla onaylayıp kağıdı açtı ve içindeki silgiyi çıkarıp okumaya başladı. NE? Kağıdın içerisine silgi koyup fırlatmış olamaz mıyım.

Ona gönderdiğim notu okuduktan sonra kağıda bir şeyler yazmaya başladı. Yazma işi bitince bana döndü ve sırama fırlattı kağıdı. Hemen kağıdı aldım ve açıp okudum.

Bir kaç yer biliyorum. Tanıdık var ama elemana ihtiyaçları var mı emin değilim. Ben sorarım. Eğer elemana ihtiyaç varsa sana mesaj atarım.

Başımı kaldırıp ona gülümsedim. Umarım bir iş bulabilirim.

♊♊♊

Birinin kolumu deşmesiyle başımı kaldırdım ve bunu yapan kişiye baktım. Ji eun. Onun dürttüğünü gördüğümde esneyerek doğruldum ve ayağa kalktım. Gülüyordu. Bu da demek ki bana iş buldu.

Ji eun
-alev sana yarı zamanlı bir iş buldum ama sen bu işi istemezsin.

Bakın ben demedim mi bana iş buldu diye. Fakat neden istemeyim ki?

-niye istemeyim. Hem nasıl bir iş ki.

Ji eun
-garsonluk yapacaksın.

Dediğinde derin bir nefes aldım. Bu muydu yani yaparım.

-garsonluk mu. E ne var bunda.

Çantasını sırtına takmaya çalışırken bir yandan da konuşuyordu.

Ji eun
-ama senin bildiğin garsonluk değil. Ya hani sen okula ilk geldiğinde biz bir kafeye gitmiştik. Hatırladın mı?

O günü düşünmeye başladım. Evet bir kafeye gittiğimizi hatırlıyorum da neden orada çalışa-

-ahh ji eun orası olmaz. Orası kostümlü. Ben rezil olurum o kostümle. Benim belli bir karizmam var.

Ji eun
-ama başka bir yer bulamadım. Elemana ihtiyacı olan tek yer orası.

Derin bir nefes aldım ve ellerimi saçlarımın arasından geçirdim. Coleye olan borcum bayağı fazla. Sanırım orada iki hafta falan çalışsam o parayı kazanabilirim.

-peki bir şey soracağım. Bizim okuldan kimse o kafeye uğruyor mu. Yani kimseye yakalanmak istemiyorun.

Elini önemli değil der gibi havada salladı.

Ji eun
-ahh merak etme. Oraya uğramazlar. Bizimkiler genelde bar falan takılırlar. Anlıyacağın öyle sakin bir yerde işleri olmaz. Sadece ben gidiyorum oraya. Nedeni de müşterilerle çok cana yakın ilgilenmeleri ve sessiz olması.

E kimse oraya uğramıyorsa olur o zaman.

-tamam o zaman. Okuldan sonra benimle gelir misin. Zaten bu son ders.

Ji eun
-pekala.

Dedikten sonra tekrar kendi sırasına geçti. Bende kendi sırama geçip kafamı sıraya yasladım. Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama birisi tekrar beni dürtmeye başladı. Başlarım artık böyle işe.

-her kimsen o parmaklarını hemen çekmezsen kırmaktan çekinmem.

Sözlerim bittiğinde eli geri çekildi. O sırada sınıfta uğultular olmaya başladı. Tekrar uykuma dalacaktım ki tekrar dürtülmemle hızla başımı kaldırdım.

-sana dedim ki-

-güzellik uykun bitti mi alevciğim.

Gözlerimi devirdim. Bir bu eksikti.

-daha bitmedi hocam. Siz derse devam edin, ben bir tur daha uyuyup kalkıyorum.

Dedim ve tekrar başımı sıraya koydum. Hocanın suratını tahmin edebiliyorum ama bakamıyacak kadar üşengecim. Hem bu kadın beni ne diye kaldırıyor ki.

Adım sesleri kulağıma geldiğinde hocanın gittiğini anladım. Fakat adım sesleri tekrar bana yaklaşmaya başladı. Umursamadan uyumaya çalıştım. Taa ki ensemden boynuma, oradan da göğsüme akan soğuk suyu hissedene kadar. Başımı sıradan yavaş bir şekilde kaldırdığımda, elinde su şişesiyle bana bakan hocayı gördüm.

Hayır alev sakin ol. Şu an hocaya yumruk atmaya çalışma, hayır alev sakin ol. Yanında taehyung var, yumruğun hocaya kadar yetişmez. Hayır yetişebileceği yerlere de vurmayacaksın, sakin ol.

-sanırım şimdi güzellik uykun bitti.

Dediğinde başımı arkaya atıp histerik bir kahkaha atmaya başladım. Yoksa elimden bir kaza çıkacak. Ben rahatlamak için gülmeye başladığımda hoca da dahil hepsi yerine pısmış benim ne yaptığımı izliyorlardı. Suysa benim rahatlamak için güldüğümü bildiği için o kadar endişelenmedi. Kahkahalarım yerini yavaş yavaş sırıtışa bırakırken gözlerimi kısıp hocaya baktım. Ahh sanırım gözlerinde korku var. Sırıtmam genişlerken başımı yana eğdim ve ona yaklaştım. Yüzüm yüzüne çok yakındı ki neredeyse  burnum burnuna değecekti.

-sanırım bana bir özür borcunuz var bayan park.

Dedim yzüne doğru. Onun olmayan otoritesini şu an şurada bitirmek istiyorum. Gözlerini kırpıştırdı ve bana baktı. Ardından boğazını temizleyip benden uzaklaştı.

-nerede kalmıştık çocuklar. Ahh evet. Mitoz bölünme evr-

Yavaştan benden uzaklaşırken elimi koluna getirdim ve sıkarak bana bakmasını sağladım. Her saniye daha fazla sıkıyordum. Belli bir zaman sonra acıdan yüzü kızarmaya başladı. Bu benim gülümsememi arttırdı. Ahh sanırım sadist bir ruhum var. Peki bu bana rahatsızlık veriyor mu, HAYIR...

V
-alev bırak.

-neden, bence gayet eğlenceli. Baksana gözlerine, neredeyse ağlayacak.

Derken dudaklarımı büzmüş ve yüzümü hüzünlü bir hale büründürmüştüm. Bana karşı çıkan aptallara acıyorum.

Birinin kolumu tutmasıyla sanki hipnozdan çıkmışım gibi etrafıma bakmaya başladım. Sırıtışım yavaş yavaş silinirken hocaya baktım. Ağlıyordu. Hızla elimi kendime çektim. Ahh ben ne zaman bu kadar ileri gittim.

'üzülme alev, o kadın haketti'
İç sesime hak verip taehyunga omuz silktim ve sınıftan çıktım. Sonuçta haketti. Hem de sonuna kadar.





Bölüm atabildiim. Sjsjss

Arkadaşlar umarım bölümü beğenmişsinizdir.

                               👇
Yorum ve 👉votelerinizi👈 bekliyorum.       👆

Hepinize BTS'li günler. 😛😂





ANKA (BTS) ~ (Kaybediş Serisi ll) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin