♏39.Kimseye Güvenme♏

3.5K 496 54
                                    

SU

Nihayet evin önüne geldiğimizde derin bir nefes aldım. Yaklaşık yarım saattir arabadayız ve yarım saat boyunca ne tek kelime ettik, ne de birbirimizle konuştuk. Bu gerçekten can sıkıcı bir durumdu. Kemerimi çıkardım ve kapının kolunu açtım. Ardından bacağımın birini arabanın dışına koyup ona döndüm.

-eve bıraktığın için teşeAAA...

Tam ona teşekkür edecektim arabanın kapısı birden bire kapandı ve bacağım araba ile kapı arasında kaldı. Jungkook bağırmamla ilk başta ne olduğunu anlamadı fakat bacağımı gördüğünde ağzından bir kaç küfür savırup hızla aşağı indi. Arabanın önünden dolaşıp benim tarafıma geldiğine kapıyı hışımla açtı ve yere eğildi. Ardından bacağımı nazik bir şekilde tutup kaldırdı.

Jungkook
-neden dikkat etmiyorsun.

Diye bağırdığında yerimde sıçradım. Bilerek yapmamıştım. Neden her seferinde beni azarlıyor. Bileğimin acısıyla onun bağırması birleşince kendimi tutamadım ve gözümden bir damla yaş aktı.

Jungkook
-bileğin kötü görünü-

Ağladığımı gördüğünde gözleri şaşkınlıkla açıldı. Fakat bunu kısa kesip eski soğuk haline döndü. Elinin birini bileğimden çekti ve çeneme getirip yavaşça kaldırdı. Bunu yapmasıyla görüş açıma kahverengi gözleri girdi.

Jungkook
-neden ağlıyorsun.

Dediğinde omuz silktim ve burnumu içime çektim. Kaşlarını çattı.

Jungkook
-çok mu acıyor?

Sesi biraz öncekine göre daha sakin ve şefkat dolu çıkmıştı. Annemden ve babamdan alamadığım şefkati sürekli tanımadığım bu çocuktan alıyordum. Bu bana o kadar ağır geliyordu ki artık dayanamıyordum.

Bi keresinde evde alevle yakalamacılık oynarken annemin en değerli vazolarından birini kırmıştım. Çocuktum o zaman ne yapacağımı bilememiştim. Eğildim ve parçaları toplamaya başladım ama elim kesildiğinde ağlamaya başlamıştım. Annem gelmişti o sırada. Bağırdı çağırdı bize. Alev suçu kendi üstüne almıştı. Sırf bu yüzden bir hafta boyunca bodrumda kilitli kalmıştı. Annemse benim kanayan elimi gördüğünde hiç yardım etmemiş, umursamamıştı yaramı. Yalvarmıştım anneme yardım et diye ama onun dediği tek şey şuydu.

-şu hayatta yaralandığında sana kimse yardım etmeyecek. O yüzden şimdiden alışman lazım. Ecza malzemelerini al ve kendi eline pansuman yap.

Bunu dedi. 5 yaşındaki bir kız çocuğuna sarf ettiği kelimeler buydu. Fakat karşımdaki çocuğu yaklaşık bir aydır tanıyorum ama o bana her seferinde yardım ediyor. Hiç sorgulamadan, usanmadan.

-neden bana yardım ediyorsun.

Sorduğum ani soruyla bileğimle ilgilenmeyi bırakıp bana çevirdi bakışlarını. Afalladığı belliydi. Bir kaç saniye içinde kendini topladı.

Jungkook
-başıma sürekli dert açıyorsun. Yardım etmemin tek sebebi alevin bize bir konuda yardımda bulunması. Yoksa senin gibi bir baş belasına yardım etmezdim.

Dediğinde göz yaşlarımı sildim. Annem haklıymış, ne yazık ki. Şu hayatta insanlar çıkarları olmadan başka bir insana yardım etmiyolarmış.

Jungkook
-ayağını yere basamazsın büyük ihtimalle. Kollarını uzat.

Dediğinde yüzüne baktım. Yine hiçbir duygu kırıntısı yoktu gözlerinde. Neden sürekli maske takıyor yüzüne. Ne saklamaya çalışıyor insanlardan. Bizim gözlerinde görmemizi istemediği şey ne?

-ben kendim gidebilirim. Seni rahatsız ettiğim için özür dilerim.

Dedim ve yavaşça arabadan indim. Ayağımı yere bastığım an ağzımdan küçük bir inleme çıktı. Dişlerimi sıkarak tekrar bir adım attığımda birden yerden havalandım. Refleks olarak kollarımı jungkookun boynuna sardım. Şaşkındım.

-ne ne yapıyorsun.

Dedim şaşkınlığımı atlatmaya çalışarak. Daha önce hiç bir erkeğe bu kadar yakın olmamıştım. Tamam daha öncede beni bir kaç kere kurtardığında kucağına aldı ama onları hatırlamıyorum bile.

Jungkook
-ayağın iyi değil.

Dedi ve eve yürümeye başladı. Ben içimden babam ne diyecek diye düşünürken kapıyı çaldı. Bir kaç saniye içerisinde babam kapıyı açtığında gözleri beni buldu. İkimizi bu halde gördüğünde şaşırdı ve bir bana, bir jungkooka baktı. Jungkook daha fazla dayanamamış olacak ki babamın yanından içeri girdi.

-odan neresi.

İşaret ettiğim yere gittiğimizde odanın kapısını açtı ve içeri girdi. Ardından beni yatağıma bıraktı.

Jungkook
-bileğinin üzerine şimdilik basma. Eğer yarına kadar yerinden kıpırdamazsan geçer.

Dedi ve bir şey dememe izin vermeden çıkıp gitti. Çıkar çıkmaz yine beynime hücum eden düşüncelerle başımı geriye yasladım. Çıkarı varmış. Bana yardım etmesinin iyilikle bir alakası yokmuş.

JUNGKOOK

Evlerinin önünde durduğumda arabanın kapısını açtı ve bir ayağını dışarı çıkardı. Ardından bana döndü.

-beni bıraktığın için teşekkürAAA...

Anlamadan ona baktığımda ayak bileğinin arabayla kapı arasında sıkıştığını gördüm. Hızla arabadan indim ve onun olduğu tarafa geçtim. Kapıyı açıp bileğini dizlerimin üzerine koydum. Aptal. Arabadan inmeyi bile beceremiyor.

Kendimi tutamayıp ona bağırdığımda yerinden sıçradı ve ağlamaya başladı. Ağladığını gördüğümde içimden bir şeyler koptu sanki. Bir insan ağlarken bile güzel olabilir mi?

Su
-bana neden yardım ediyorsun.

Bana sorduğu soruyla afalladım. Böyle bir soru beklemiyordum. Ona yardım etmemin belli bir nedeni yoktu aslında. Sadece korunmaya muhtaç bir yapısı vardı ve bu da benim erkeklik iç güdülerimi uyandırıyordu. Onu korumak istiyordum fakat bunu onun bilmesine gerek yok. Hemen kendimi toparladım ve cevap verdim.

-başıma sürekli dert açıyorsun. Yardım etmemin tek sebebi alevin bize bir konuda yardımda bulunması. Yoksa senin gibi bir baş belasına yardım etmezdim.

Dedikten sonra dediğime pişman oldum. Çünkü gözlerindeki o ifade... İçimden kendime bin kere küfrettim. Neden böyle söyledim ki.

Arabadan inip yürümeye çalıştığında ağzından küçük bir inleme çıktı. Dayanamayıp kucağıma aldığımda ilk başta şaşırdı ama sonradan bir şey söylemedi ve... Ve kızardı. Yanaklarına bakmaya başladım. Rüyadan sonra ilk defa utançtan kızaran bir kız görüyorum. Şu haliyle o kadar komik duruyor ki. Gülmemek için dilimi ısırmaya başladım.

Kapıyı açan adam bize bön bön bakmaya başladı. Ahh bu babalık daha çekilmiyceğe benziyor. Onun yanından geçtim ve eve girdim. Ardınsan suyun gösterdiği odaya girdim ve onu yatağa bıraktım.

Evden çıkmak üzereyken biri kolumdan tuttu. Arkamı döndüğümde biraz önceki adamı gördüm. Bu adam fazla olmaya başlıyor.

-sen kimsin, kızımla ne alakan var?

Sorusuna cevap vermeden evden çıktım. Ona cevap verme gibi bir zorunluluğum yok.





Yav sen de kızı ha bire üzüyorsun.. Bulmuşsun cillop gibi kızı hala bekliyorsun be kookie. Gençler bu jungkook akıllanmaz. Jsjsjsjs

Umarım bölümü beğenmişsinizdir.

Hepinize BTS'li günler. 😛




ANKA (BTS) ~ (Kaybediş Serisi ll) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin