♏48. Neredeler?♏

3.5K 479 113
                                    

SU

Ateşin etrafında şarkılar söyleyip korku hikayeleri anlatıyorduk. Bu cidden eğlenceliydi. Annem daha önce bize hiç izin vermedi kampa gitmemiz için. Bir hanım efendinin kampa gitmesini aptalca buluyordu. Ben onu dinlesem de tabiiki alev dinlemiyordu ve annemin karşı çıktığı ne varsa onu yapıyordu. Kendi bundan hoşlanmasa bile. Bilmiyorum, küçüklüğümden beri annem ve ikisi sürekli bir savaş halindeler.

Beni düşüncelerimden sıyıran şey birinin beni izlediği hissine kapılmamdı. Başımı ateşin etrafına dizilmiş kalabalığın içinde gezdirmeye başladım. Gözlerim bir yerde takılı kaldı. Jungkook beni izliyordu. Hemen gözlerimi kaçırdım. Ah, ona baktığımda onun bu yaptığından utanıp gözlerini benden çekmesi gerekirdi. Ama o her zamanki gibi beni şaşırtıyor. Utanan tarafsa o değil ben oluyorum. Her zaman ki gibi.

Onun dışında başka yerlere bakmaya başladım. Gözlerim alevin oturduğu yeri bulunca onu göremedim. Ne zaman kalktı bu kız. Yerimden kalktım ve hızla çadırına gittim. Çadırda da kimse yoktu. Allah Allah. Hemen ateşin oraya gittim ve hocayı buldum. Şarkılara eşlik ediyordu.

-öğretmen kim.

Dediğimde şarkı söylemeyi kesti ve bana döndü.

-efendim su.

Derken kaşlarını çatmıştı. Sanırım endişelendiğim belli oluyor.

-alev yok. Gitmiş.

-çadırına baktın mı.

Derken bir yandan da ayağa kalkıyordu. Gitar sesi gitmiş, yerini uğultuya bırakmıştı.

-evet orada da değil.

Bay kim bizi dinleyen kalabalığa döndü.

-arkadaşlar alev ortalıkta yok. Herkes sıra arkadaşıyla eş olsun ve ormanı aramaya başlasın.

Dedikten sonra erkeklerden birine döndü.

-sen burada dur ve yarım saate bir işaret fişeğini ateşle.

Ardından tekrar kalabalığa döndü.

-siz de eğer bulamazsanız, işaret fişeğini takip ederek kamp alanına dönün.

Dedikten sonra harekete geçmemiz için el çırptı. Ben jungkooku beklemeden ormana daldım ve ilerlemeye başladım. Ahh bu kız beni öldürecek. Çok sorumsuz ve kendinden başka kimseyi düşünmüyor. Sonra da gelmiş bana çocuk diyor. Hadi ama o benden daha çocuk. Bu bariz bir şekilde ortada.

Bir elin ağzıma kapatılması ve kolumdan çkilip ağaca yaslanmam sadece saniyeleri bulmuştu. Göğsüm hızla inip kalkarken karşımdaki kişiyi gördüğümde rahatladım. Bana sırıtarak bakan jungkookun kasıklarına hızla dizimi geçirdim. Bunu yapmamla bağırarak yere diz çöktü. Kaşlarım şaşkınlıkla havaya kalktı.

-o kadar acıdımı yaa...

Dudaklarını ısırdı ve başını aşağı yukarı salladı. Dudaklarını ısırmayı bıraktığında dudakları titreyerek konuştu.

Jungkook
-bu kadar... Ahh... Bu kadar sert vurmayı nereden öğrendin. Alev gibi... Alev gibi eğitim falan mı aldın.

Omuz silkerek cevap verdim.

-hayır, bunları bana alev öğretti. Yalnızca bir kaç temel hareket biliyorum. Onun dışında tecrübeli değilim. Alev işime yarıyacağını söylediği içi onu kırmamıştım ki iyiki öğrenmişim.

Dedim gülümseyerek. Kaşlarını çattı. Hala sızlanıyordu.

Jungkook
-benim olduğumu gördüğün halde neden vurdun. Ahh lanet olsun. Eğer çocuğum olmazsa seni bulurum ve... Her neyse.

Dedi ve yavaşça ayağa kalktı. Ahh vicdan azabı duyuyorum. O yürümeye başladığında onu takip ettim. İkimizde sessizce ilerliyorduk fakat bazen onun sızlanmalarını duyuyordum. Sanırım sert vurdum. Yaklaşık on dakika sonra konuşmaya karar verdim.

-kusura bakma sadece çok sinirlenmiştim. Şey...

Dediğimde durdu ve bana döndü. Tek kaşı havadaydı.

Jungkook
-ney...

-çok acıdımı.

Derken utanmıştım. Ahh hadi ama kim utanmaz ki. Şu anda konuştuğumuz şey biraz tuhaf. Hatta fazlasıyla tuhaf.

Jungkook
-ne acıdımı.

Dedi sırıtarak. Derin bir nefes aldım. Kesinlikle bilerek yapıyor.

-vurduğum yer.

Jungkoo
-nereye vurdun ki.

Gülümsemesi genişlerken onu ilk defa gülerken gördüğüm aklıma geldi. Şimdiye kadar hep soğuk duruyordu. Grubu dışında kimseyle konuşmadan buz kütlesi gibi gibiydi. Belki de buzlarını kırıyordur. Ya da bana öyle geliyor. O çok zor birisi.

Jungkook
-hey ,nereye bakıyorsun.

Dedi gülerek. Gözlerimi bir kaç kez kırpıştırdığımda nereye baktığımı gördüm. Ne?!?!

-dalmışım, kusura bakma. Üstelik oraya vurduğum içinde kusura bakma. Oraya yanlışlıkla baktığım için de kusura bakma. Hiçbir şey  yapma. Sadece yürü.

Dediğimde gülümsemesi hala yüzündeydi. Biri ona bu kadar gülemenin iyi olmayacağından bahsedebilir mi. Tamam öyle bir şey yok ama bu kadar gülmemeli. Bu başka insanların zihin sağlığı için hiçte iyi olmaz.

Jungkook
-kızardın.

Gözlerimi kocaman açmış ona bakarken kahkaha atmaya başladı. Ahh, hadi ama hayatımda hiç bu kadar rezil olmamıştım. Bu en az sınavdan 99 almak gibi kötü bir duygu.

-susta devam et.

ALEV

Taehyungla kamp yerine geri döndüğümüzde kimsenin oladığını gördük.  Ne yani gece gece orman keşfine falan mı çıktılar. Hangi salağın fikriydi bu.

-sen benden sonra gelmiştin. Nereye gittiklerinden haberin var mı.

Dedim taehyunga başını olumsuzca salladı.

V
-hayır.

Dediğinde ileride bir silüet belirdi. O tarafa doğru ilerlediğimizde bizim sınıftan bir çocuk olduğunu gördüm.

-diğerleri nerede haberin var mı.

Bunu dediğimde arkasını döndü. Beni gördüğünde derin bir nefes aldı ve bize doğru yaklaştı.

-herkes seni aramak için grup haline geldi. İlk günden kayboldun. Neden haber vermedin.

Dediğinde üzerine yürüdüm. Bunun üzerine korkuyla bir kaç adım geriledi.

-ben nerden biliyim sizin beni arayacağınızı. Her neyse, onlra nasıl haber vereceğiz.

Elindeki tabancayı gösterdi.

-işaret fişeğiyle.

Dedi ve elindeki tabancayı havaya kaldırdı. Ateş ettiğinde yukarı doğru parlak bir şey yükseldi. Gözlerimi göğe yükselen parlak ışıktan alıp ona çevirdim.

-birazdan burada olurlar.



Taehyung ve Alev geri geldi, peki ya Jungkook ile Su nerede? Jssjj

Umarım bölümü beğenmişsinizdir.

Yorum ve votelerinizi bekliyorum.

Hepinize BTS'li günler. 😛






ANKA (BTS) ~ (Kaybediş Serisi ll) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin