-hazırsan çıkalım.Su
-tamam.Suyla birlikte sırt çantalarımızı alıp evden çıktığımızdahala aklımda o aptal ödev vardı. Üstelik bu gün o aptal ödevimiz için fotoğraf çekmemiz gerekiyor ve bizim fotoğraf makinemiz yok. Harika değil mi. Türkiyenin sayılı zenginlerinden olan Alev Karayel ve Su Karayelin bir fotoğraf makinesi alacak gücü bile yok. Halimiz içler acısı.
Su önden önden giderken sırt çantasının arkasından tutup hafifçe kendime çektim. Bu hareketimle bana döndü ve 'ne var' dercesine başını salladı.
-taehyung sapık çıktı ona yaklaşma. Benden demesi.
Dedim yüzümü buruşturarak. Kaşları merakla havaya kalktı.
Su
-neden? Ne yaptı ki sana?Çantasının sapını bıraktım ve yürümeye devam ettim. O da meraklı bir şekilde arkamdan geliyordu.
-dün ben okula gittiğimde yer değiştirdiğimizi anladı. Nasıl anladın diy sorduğumda bana senin göğsün onunkinden biraz daha büyük oradan anladım dedi.
Bu dediğime su alayla güldü. Vay pislik kesin bu gülüşü benden öğrendi.
Su
-kardeşim kusura bakma ama sen aptal mısın. İkimizin bedenleri ve ölçüleri aynı.Dediği şeyle biraz düşündüm. Evet lan bizim bedenlerimiz aynı. O zaman o beni mi kandırdı. Aaahh.. Nasıl kandım ki ben ona. Beni resmen mal yerine koydu. Evet mal. Ama hala beni nasıl ayırt ettiğini bilmiyorum. Bunu ona sormalıyım.
Hızla okula girdik ve direkt sınıfa çıktık. Çantamı sırama fırlatırken yanlışlıkla taehyunga fırlattım ama o kafasını yana eğip kurtuldu. Aslında bilerek kafasına atmıştım ama isabet etmedi. Her neyse. Onun bunu bilmesine gerek yok.
Sırama geçtikten bir kaç dakika sonra ders başladı. Hadi bakalım tahmin edin ders ne. A aaa... Matematik. Cidden harika. Haftanın her gününe matematik koyan kore milli eğitim müdürüne buradan selamlar. Hoca ders anlatırken bıkkınca taehyunga döndürdüm başımı. Kafasını arkadaki duvara yaslamış ve uyuyordu. Kişiliğiyle yüzünün cidden alakası yok. Nasıl bu kadar sert ve serseri biri olabiliyor. Hemde bu bebeksi yüzle. Yüzü benimkinden bile yumuşak olmalı. Acaba krem falan mı sürüyor?
V
-biraz daha bakarsan cidden beni gözünle soymaya çalıştığına inanacağım ama sen bilirsin.Dediğinde önüme baktım. Nasıl yaa... Resmen gözü kapalı hissetti. Yok böyle bir şey. Acaba telekinezi falan mı yapabiliyor. Yani belki öyle bir özelliği vardır. Birilerini beyniyle gördüğünü düşününsize, bu gerçekten de havalı olurde ve biraz da iğrenç. Hadi ama kim beyniyle görmek ister ki. Tekrar ona döndüm ve dürttüm ama cevap vermedi. Yuh uyudu mu hemen. Tekrar dürttüm yine uyanmadı. Sırada onun yüzüne doğru uzandım ve elimi salladım ama yine tık yok. Acabaa....
Ona yaklaştım ve saçının önünü örmek için bir tutam aldım ama anında bileğimi tuttu. Hadi ama şaka bile yapamıyorsam niye geldim ben bu okula.
-yuh! Ödümü patlattın lan.
Tabi bunu türkçe söyledim. Tüm sınıf bize döndü hatta canım(!) matematik hocamda döndü.
-alev, bir şey mi dedin kızım.
-yok hocam omzum ağrımışta sesli söylemişim.
Dedim ve omzumu ovmaya başladım. Ardından taehyunga döndüm. Her zamanki gibi sırıtarak beni izliyodu.
V
-gerçekten patladı mı.Dedi her zamanki alaycı haliyle. Kaşlarımı çattım.
-ne patladı mı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANKA (BTS) ~ (Kaybediş Serisi ll)
Fanfic*Deney #1* Kadın kollarını kaldırdı ve adamın boynuna sardı. Ardından ona doğru yaklaştı. Genç adamda aynı şekilde kollarını onun bedenine sardı ve vücudunu ona doğru çekti. Adam burnunu kızın burnuna sürttü hafifçe. - bu alevlerle yanan küçük bir...