SU
Okul bahçesine girdiğim halde hala koşuyordum. Üstelik ders çoktan başlamış olmalı. Ah... Geç kaldım. Aslında okula zamanında gelecektim fakat duştayken sular kesildi ve ben duşakabinin içerisinde köpüklü kaldım. Allahtan babam hemen markete gitti ve bana su getirdi. Yoksa evde kalırdım ve okula gelemezdim. Bu... Kabus gibi.
Okuldan içeri girdiğimde çoktan dersin başladığını anladım çünkü koridorlarda kimse yoktu. Hızla merdivenleri çıkarken birine çarptım ve sendeleyerek bir kaç basamak aşağı indim. Başımı kaldırdığımda bana çarpanın bir kız olduğunu gördüm. Bakışlarını bana indirdiği an tam ağzını açacaktı ki sustu ve kaşlarını çattı. Ne! Bilerek olmadı ki, neden bana bu şekilde bakıyor.
Kız gözlerini kıstı ve beni kolumdan tutup sürüklemeye başladı. Ne kadar dirensemde beni sürüklemeyi bırkmadı ve ilerlemeye devam etti. Koridorun sonuna geldiğimizde beni sertçe duvara fırlattı. Acıyan sırtım yüzünden yüzümü buruşturdum. Hadi ama. Filmlerde bu sahne birbirini seven erkek ve kız arasında yaşanırdı, neden bana bu kız denk geldi.
'hayaller, hayatlar güzelim' diyen iç sesime hak verdim. Evet, hayaller ve hayatlar.
Karşımdaki kız yanıma yaklaştı ve saçlarımı tutup yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Bağırmamak için dudaklarımı birbirine bastırdım.
-ooo... Beni yenmeyi planlayan küçük s*rtüğümüzde buradaymış.
Dedi ve dudaklarının arasından bir kahkaha firar etti.
-bana bak.
Dediğinde bakmadım ve kapadığım göz kapaklarımı daha çok birbirine bastırdım. Kirpik diplerim bu baskıyla acıyordu.
Ona bakmayı reddettiğim için saçıma daha çok asıldı. Anın verdiği acıyla gözlerim kocaman açıldı. Gülüyordu.
-sakın bir daha dediğim şeyi yapmamazlık etme.
Sadece dişlerimi sıktım.
Acizlik...
Şu an kelimenin tam anlamıyla acizdim.
-beni dinle karayel, çeteler arası karşılaşmada bana yenileceksin, anladın mı beni?
Bir şey demedim. Daha da sinirlenmiş olacak ki saçımı daha çok çekip yüzünü yüzüme yaklaştırdı.
-anladın mı dedim.
Gözlerimi kapadım ve çaresizlikle başımı aşağı yukarı salladım. Neyi onayladığımı bile bilmiyordum.
-güzel...
Dedi ve bana daha çok yaklaştı. Artık burnu, burnuma değiyordu.
-çünkü bu cumartesi günü başına geleceklerin ön gösterimiydi.
Dedikten sonra saçlarımı serbest bıraktı. O an saç diplerimde hissettiğim yoğun acıyla gözlerim doldu.
Arkasını dönüp uzun koridorda ilerlerken bir anlığına durdu ve omzunun üzerinden bana baktı. Yüzünde şeytani bir gülümseme peydah olmuştu.
-bu arada... Taehyungtan uzak duracaksın.
Dedi ve saçlarını savurup gözden kayboldu. Alev... Yine mi dövüşecek?
ALEV
Ben uyumaya çalışırken sınıfın kapısının açılma sesini duydum. Başımı kaldırıp baktığımda taehyung olduğunu gördüm. Bana öldürücü bakışlar atıp sırasına geçti. Allah Allah gelen giden öldürücü bakış atıyor. Bir ölmedim anasını satayım. Yok böyle bir şey.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANKA (BTS) ~ (Kaybediş Serisi ll)
Fanfiction*Deney #1* Kadın kollarını kaldırdı ve adamın boynuna sardı. Ardından ona doğru yaklaştı. Genç adamda aynı şekilde kollarını onun bedenine sardı ve vücudunu ona doğru çekti. Adam burnunu kızın burnuna sürttü hafifçe. - bu alevlerle yanan küçük bir...