Saçlarımı havalı bir şekilde savurdum ve alayla suya baktım.
-ya ne sandın kızıım. Ben her türlü yalan uydururum. Senin gibi de yalan söylerken kızarmam. Yalan söylerken değil ben hiçbir şekilde kızarmam.
Dadikten sonra sinir bozucu bir kahkaha attım. Su cidden çok çabuk kızarıyor ve kızardığındaysa domatesten farkı kalmıyor. Onun bu huyuyla her zaman dalga geçmişimdir. Düşünsenize, bu bir nevi karşındaki insanın senin düşüncelerini öğrenme yöntemi. Yani kızardığını gördüğünde sinirlimi veya utandı mı anlayabiliyor. Bu gerçekten iğrenç.
-neyse hadi sınıfa gidelim de şu matemetikçiyle bir dalga geçelim. En sevmediğim gıcık ho-
Suyun çığlık atmasıyla başımı hızla arkama çevirdim. Chanyeol onu belinden tutmuş ve yere doğru eğilmiş olduğunu gördüm. Su şaşkın gözlerle cahnyeole bakıyordu. Tabi Chanyeolda da aynı şaşkın bakışlar vardı.
-su iyi misin.
Diyerek oraya yöneldim. Sesimi duymalarıyla ikiside başını hızla bana çevirdi. Ardından Chanyeol onu belinden tutup doğrulmadı için kaldırdığında hala birbirlerinin gözlerine bakıyorlardı. Hadi ama.
-hadi su.
Dedim bıkkın bir şekilde. O sırada su birden bire kıpkırmızı oldu. Dudaklarını ısırarak başını öne eğdi ve elleriyle oynamaya başladı. Ne zaman utansa böyle yapar.
Su
-ş şey, ben özür dilerim. Yani bilerek olmadı.Chanyeol
-bir dahakine daha dikkatli ol küçük.Dedi ve havalı bir şekilde yanımızdan ayrıldı chanyeol. Hızla suyun yanına gittim. Hala domates gibiydi.
-ne oldu, nasıl o hale geldiniz.
Bakışlarını ellerinden bana çıkardı.
Su
-şey, benim ayağım kaydı. Tam düşerken beni belimden tuttu.Derken daha da kızarmıştı. Gözlerimi devirdim.
-her neyse gel de sınıfa gidelim artık.
Başını olumlu anlamda salladığında birlikte sınıfa grldik. Sürgülü kapıyı açmadan önce suya döndüm.
-su, şimdi içeri ilk önce ben giricem ve yerime oturcam. Ardından biraz bekle ve sen gir. Taehyung sınıfta değilsa yanıma oturursun. Sınıftaysada tek boş yeer, ımm... Hah jungkookun yanı boş. Hani seni kurtaran var ya. Eğer taehyung sınıftaysa onun yanına otur.
Su
-tamam.Kapıyı çaldığımda 'gir' sesini duymamla kapıyı açıp içeri girdim. Tüm gözler bana bakıyordu.
-sonunda teşrif edebildiniz.
Dedi canım öğretmenimiz iğneleyici bir tonda. Ona sinir bozucu bir çarpık gülüş gönderdim.
-ah, evet teşrif etme gereği duydum. Ha bu arada, sözlüme 100 verdiniz mi?
Bunu dememle kaşlarını çattı.
-nasıl çözdüğünü bilmiyorum ama evet, notunu verdim.
Ona alayla gülüp yerime gittim ve sıramın önünde durdum. Taehyung malı kalkmadığı için cam kenarında ki sırama geçemiyordum. Çünkü o beni sinirlendirmeyi seven bir mal.
-kalkta sırama geçeyim arkadaşım.
Dedim dişlerimin arasından. Oysa sadece sırıttı. Zaten başka mimikleri olduğunuda sanmıyorum. Hayatı sırıtma, alayla gülme ve suratsız bakma yüz ifadelerinden oluşuyor. Hayatı bu üçlü mimik arasında gidip geliyor. Gerçekten sıkıcı biri.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANKA (BTS) ~ (Kaybediş Serisi ll)
Fanfiction*Deney #1* Kadın kollarını kaldırdı ve adamın boynuna sardı. Ardından ona doğru yaklaştı. Genç adamda aynı şekilde kollarını onun bedenine sardı ve vücudunu ona doğru çekti. Adam burnunu kızın burnuna sürttü hafifçe. - bu alevlerle yanan küçük bir...