ALEVBilincim yerine gelmeye başladığında kendimi garip hissediyordum. Gözlerim kapalı olduğu halde odadaki canlıların varlığını hissedebiliyordum. Bu... Bu o kadar değişik bir şeydi ki... Bilincim tamamen geldiğinde hareket edemiyordum. Hiçbir uzvum çalışmıyordu ve bu beni daha da deli ediyordu. Gözlerimi ise açamıyordum ama etrafımdaki sesleri duyabiliyordum.
-kıpırdadı.
Yavaşça gözlerimi açtığımda ilk başta her şey bulanık görünsede sonradan düzgün görmeye başladım. Karşımda beş tane doktor vardı. İki tane de siyah giyinimli adam ve bir kaç tane de hemşire. Bulunduğum yerse dibine kadar beyaz bir odaydı. Her yerde doktor malzemeleri vardı ve bir odanın içine üç kamera yerleştirilmişti. Bu ne şimdi. Hadi ama neredeyim ben.
Doktorlardan kır saçlı olanı gülümseyerek bana baktı.
-kendini nasıl hissediyorsun?
-b*k gibi.
Kısa ve net. Adam verdiğim cevapla ilk önce şaşırdı, ardından kaşlarını çattı. Hadi ama ona kibar olmamı bekliyor olamaz öyle değil mi. Sonuçta ailemi öldürdüler, hayatımın içine ettiler, kardeşimi kaçırıp beni onunla tehtit ettiler. Bence bu tavrım bile az.
-ellerimi çözüyor musunuz yoksa ben mi çözeyim.
Diğer iki siyah giyinimli adam ve hemşireler gülmeye başladığında sinirlerim bozuldu. Doktorlar ciddi görünüyordu. Başımı biraz kaldırdım ve bağlı olduğum yere baktım. Beyaz bir yatağa yatırılmıştım. El ve ayak bileklerimdeyse kalın birer demir vardı yatağa sabitlenen. Aslında normal bir insan bunu kıramaz ama taehyungun bana anlattıklarından sonra normal olmadığımı biliyorum.
Ne harika değil mi!
Derin bir nefes aldım. Bu demirleri kırmak benim için çocuk oyuncağı. Gülen arkadaşlara sırıttım ve tek hamlede elimdeki ve ayağımdaki demirlerden kurtuldum. Doktorlar şaşırmamış görünüyordu ama diğerlerinin ağızları neredeyse yere değecekti. Onlara alayla güldüm.
-ne oldu, gülemediniz bir an.
Hepside hala şaşkındı. Anlaşılan sadece doktorların haberi vardı durumumdan. Kameralardan birinin bizi izlediğini hissediyordum. Kendimi odanın dışından gelen sesleri duymak için zorladım. Evet, belli belirsiz konuşmalar geliyordu kulaklarıma. Bu daha önce olmamıştı.
Gözümü kameralardan birine diktim ve başımı yana eğip izlemeye başladım. Kameranın merceğine baktığımda kulağına kulaklık takan bir adamın dikkatle beni zilediğini gördüm. İkimizde birbirimizin gözüne bakıyorduk dikkatle. İlk pes eden adam oldu ve gözlerini kaçırıp kamerayı kapadı. Ardından beni diğer kameradan izlemeye başladı. Sırıttım. Bu eğlenceli olacak gibi. Diğer kameraya döndüm ve ona ithafen konuştum.
-hayatımın içine s*çan şerefsizi sen mi çağırırsın yoksa ben mi gidip buluyum.
-zorluk çıkarma ve yatağa yat.
Kafamı kameradan doktora çevirdim ve alayla güldüm. Ne yapabilirlerdi ki. Yataktan ayaklarımı sarkıttım ve ayağa kalktım. Onlara doğru bir adım attım fakat attığım an vücudumda hissettiğim elektrikle olduğum yerde kaldım ve sarsılmaya başladım. Sanki vücuduma milyonlarca iğne aynı anda batırılıyormuş gibi hissediyordum. Ellerim ve ayaklarım uyuştuğunda gözlerim karardı. Daha fazla kendimi ayakta tutamadığım için yere devrildim.
JUNGKOOK
Gözlerimi açtığımda başımda şiddetli bir ağrı vardı. Ahh... En son o p*ç koluma iğne vurmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANKA (BTS) ~ (Kaybediş Serisi ll)
Fanfiction*Deney #1* Kadın kollarını kaldırdı ve adamın boynuna sardı. Ardından ona doğru yaklaştı. Genç adamda aynı şekilde kollarını onun bedenine sardı ve vücudunu ona doğru çekti. Adam burnunu kızın burnuna sürttü hafifçe. - bu alevlerle yanan küçük bir...